“Bir gün sosyal medyada hiç tanımadığım insanlar, fotoğrafımın üzerine adımı yazarak paylaşacaklar diye ödüm kopuyor.”

Sosyal medyada rastladığım bu sözler genç bir kız tarafından yazılmış, bugün gördüm. Yaşam sevincinin dorukta olduğu, hayalleri ve ideallerini paylaşacağı yaşta olan gençlerimiz, başına gelebilecek en kötü şeyleri düşünür oldu artık, geleceğimizin ne derece ak olduğunu varın siz düşünün.

Bu hafta farklı bir konu işlemeyi planlamışken sanırım “kadın” olmamın hassasiyetiyle, son yıllarda gitgide artan “kadın yaşamına yapılan saldırılar” üzerine yazma gereği duydum. Belki de her şeyden önce “insan olarak” duyduğum vicdanımın yangınını hafifleteceğim kendimce.

Güzel ülkemde bugün de insanlık öldü, vicdan öldü, iyi niyet öldü.. Özgecan, Şule, Emine, Zeynep, bugün de Seher Fak ve Pınar Gültekin’den geldi acı haberler. Biri eski erkek arkadaşı, diğeri ise oğlu tarafından katledildi. Katledildi diyorum, çünkü bu bir canilik! Tüm bu caniliğe aldırış etmeden sosyal medyada “yalnız yaşamasıyla, giydiğiyle, diniyle, ırkıyla” ilgili fütursuzca sorgulamaya kalkan, durumu normalleştirmeye çalışan insan müsveddeleri ise kol geziyor. Hâlen daha istatistikî verilere rakam olarak yansımaktan öteye geçmeyen bu isimler devlet erkânından mı olmalı ülkece kaygılanmamız için? Temel hak ve özgürlüklerimizden her geçen gün birkaç adım daha geriye gittiğimizin kanıtı değil mi sizce de?

6284-AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİ YASASI VE İSTANBUL SÖZLEŞMESİ
6284 Yasasına ek olarak 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da gerçekleşen Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu toplantısında imzaya açılan ve ilk olarak Türkiye’nin imzaladığı, kadına yönelik şiddeti kapsamlı bir şekilde ele alan İstanbul Sözleşmesi 2014 yılından beri yürürlükte imiş. Sözleşmenin belli başlı birkaç maddesini sizlerle paylaşacağım, yükümlülüklerinin gereği gibi uygulandığı sonucunu ise takdirlerinize bırakacağım.
  • Toplumsal cinsiyete karşı duyarlı, kapsayıcı ve eşgüdümlü politikalar uygulamak,
  • Mali kaynaklar ayırmak,
  • Resmi bir eşgüdüm birimi kurmak,
  • İstatistiksel veri toplamak, incelemek ve yayınlamak,
  • Şiddetin önlenmesi için zihniyet değişikliği sağlamak,
  • Şiddetin sonlandırılması için sivil toplum örgütleri ve ilgili platformlarla işbirliği yapmak,
  • Denetim mekanizması getirmek,
Son üç maddeye özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum.

ZİHNİYET DEĞİŞİKLİĞİ: Çocuklarımıza/öğrencilerimize her zaman haklı olmayı, her daim kazanmayı, hep daha fazlasını istemeyi, öfkeyi, kini, bağırmayı, yumruğunu masaya vurmayı değil, “HAYIR” cevabı alsa da saygı duymayı ve olgunlukla karşılamayı öğretmeli çocukluktan itibaren. Sevgiyi aşılamalı kalplere küçüklükten..

STK VE PLATFORMLARLA İŞBİRLİĞİ: Kadına şiddeti önleme konusunda içimize umut serpen gelişmeler üç büyükşehirden gelmiş, ne mutlu. Uygulamalar ise İstanbul Sözleşmesinin vücut bulmuş hali gibi geldi bana, sizlerle de paylaşmak isterim.

Ankara Büyükşehir Belediyesi, kadına karşı şiddetin ve kadın cinayetlerinin önlenmesi için Başkent Mobil uygulamasına “Mor Buton” özelliğini eklediğini duyurmuştu geçtiğimiz günlerde. Kadınların, maruz kaldığı her türlü şiddete karşı yerel yönetimlerin yanında olacağını bilmesi umut verici.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi de “Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Eylem Planı” ile İstanbul Sözleşmesini desteklediklerini, insanları eşit ölçüde değerli ve saygın kabul ettiklerini gösteren %40 kadın istihdam kotası getirerek anlamlı bir süreç başlatmış, helal olsun. Mağdur kadınlar için sığınma evleri ve çocuklar için ise “Yuvamız İstanbul” projesi ile okul öncesi eğitime destek vermenin yanında, çocuklara yönelik işlenen ihmal ve istismar suçlarına karşı “Çocuk Koruma ve Koordinasyon Birimi” kurarak çocuk ihmal ve istismarı ile aktif olarak mücadele içerisinde olmasıyla gerçek bir yerel yönetim örneği sergiliyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi ise mağdur kadınların ve çocuklarının barınma ihtiyacını karşılamak adına 3 ayrı yerde misafirhane açmak için harekete geçmekle kalmamış, ihtiyaç sahiplerine hukuksal danışmanlık hizmeti vermek adına 400 00 14 numaralı hattı açmış, insana insanca değer verilen örnek bir yönetim anlayışı. Darısı tüm kurumlara olsun.

DENETİM MEKANİZMASI:  Kuşkusuz hukuki düzenlemeler önemlidir ve şiddet sorunu bu yolla bir ölçüde azaltılabilse de, çözümün yalnızca hukuki düzenlemeler yapmak ya da hukuk önünde eşit olmakla ilgili olduğunu düşünmüyorum. İşin takibi açısından önem arz eden en önemli unsur denetimdir. Şiddette yol açan sebepleri tespit etmeden ve de toplumsal ve ekonomik eşitsizlik giderilmeden bu sorunla baş edilmesi zordur. Hukuki düzenlemelerin eksikliklerinin giderilmesi hatta daha iyisinin yapılması ancak denetim olduğunda yararlıdır.

Hem kırsal bölgelerin, hem kentlerin ihtiyacını karşılamayı esas alan yaygınlıkta ve sayıda sığınma evleri, çocuk evlerinin gerekliliğinin en başında ve öncelikli olarak eğitim yuvaları gelmelidir. Ardından da yazılı ve görsel basında kadına yönelik dramlarla ilgili yayınlara düzenleme şart. Sorunun kökleşmesine ve olağan bir durum gibi kavratılmasına katkı sağlayan tüm yayın organlarına sağlam bir ültimatom çekilmelidir. Bu konuda umudumu yitirmek istemiyorum.

Hakaret içeren sözlere karşı gösterilen hassasiyeti, ulusal tepkileri ve caydırıcı yaptırımları, canice kaybettiğimiz canlar için de görmeyi umut ediyor, vahşetin acısını tüm benliğiyle taşıyan ailelere dayanma gücü diliyorum. Hayatta kalın..
 
Günsenin PARLAK
Sosyolog & Aile Danışmanı