Dönüşü olmayan zamanları keşke sözcükleri süsler. Olmasını arzu ettiğimiz düşünceler, eylemler keşke ile anlatılır.

Dönüşü olmayan zamanları keşke sözcükleri süsler. Olmasını arzu ettiğimiz düşünceler, eylemler keşke ile anlatılır. Hepimizin hayatında bu sözcük bir şekilde yer alır. Kelimeler arasında yer bulamazsa düşüncelerde kendine yer bulur. Böyle bir anda günün yorgunluğunu iki kadeh rakı ile atmaya çalışıyorum. Telefonumdan müzik dinleyerek düşünceler arasında gezmek hoş, duygu yüklü oluyor. Sırada ki eserde Tahir Uçar’ın sözleri düşündürüyor, güldürüyor, yüksek sesle eşlik etmeme neden oluyor. Diyor ki;

Senin sevdan geldi geçti, Ya bendeki ne olacak.

Al götür sevdanı benden, Yoksa sebebim olacak.

Gülüyorum, sevdasını alıp götürmesi mümkün değil. Yine de düşündürücü, anlamlı geliyor sözler. Defalarca dinliyorum. Ortaokul, lise, yüksekokul dönemleri bir şerit gibi geçiyor gözümün önünden. Sevdaların ve en önemlisi de hayal dünyan, ulaşmak istediğin meslek.

Lise de iyi bir öğrenciydim. Sınıfımız başarılı, çalışkan öğrencilerin yoğun olduğu fen bölümüydü. Lise birincisi sınıfımızda sıra arkadaşımdı. Normalde bu sınıf öğrencileri üniversite sınavında çok iyi okulları kazanabilecek kişilerdi. O yıllar farkına varamadığımız sonradan keşke ile süslediğimiz sınav yaşamımız boyunca hep karşımıza çıktı. Okulumuzda ki öğretim klasik sistemdi oysaki üniversite sınavı modern sisteme göreydi. İyi hatırlıyorum, matematik sorularının çoğunu çözebilirdim. Fakat bana çok sayıda müsvedde kâğıt ve uzun zaman lazımdı. Bu nedenle bize rastgele işaretlemek kalmıştı. Arkadaşlarımızın çoğu iki yıllık yüksekokullara ön kayıt sistemiyle girdiler. Bir kısmı resmi dairelerde görev aldılar, birkaçı ise üniversiteye gidebildiler.

Eğitim, öğretim birbirini tamamlayan önemli unsurlar. Dikkatle programlandırılmalı, titizlikle araştırılarak yöntem belirlenmeli. Dünya devletlerinin gelişmiş ülkelerin programları iyi irdelenmeli çağa uygun, aydın, bilimsel olanlar seçilmeli. Seçimler, değişiklikler, geçişler kişilerin hayat çizgisini değiştiriyor. Önemli olan bu etkilemelerin

pozitif olmasını sağlamaktır. Negatif etkilemelerin içinde çokça keşkeler yer alıyor. Balzac’ın güzel bir sözü var. Diyor ki;

“Belki de hayattan beklediğim saadet onun bize borçlu olduğundan fazlaydı. Bizler hakikatin ille hayalimize uymasını istiyoruz.”

Okumayı, okuyanları seviyorum. Kitaplığımda ki kitapların rafları süslemesini değil, okunmasını istiyorum. Bu nedenle kitaplığımda kitap sayısı azdır. Bu beni mutlu ediyor. Okundukça zevk alıyorum. Ülkemizin, toplumun okuyan kişilere ihtiyacı var. Saklı Asa adlı kitapta okuduğum bir söz, “Kölelik kitap okumayan toplumların kaderidir.” Bence de doğru bir söz.

Düşünceler bana Butimar kuşunu hatırlattı. Pers mitolojisinde aşkından ölen kuşun adıdır. Kendisi tatlı su içmez. Deniz suyu ile beslenir. Butimar denize çok âşıktır. Her gün güneşin altında denizi seyreder, susadığı zaman denizin suyunun kuruyacağı korkusuyla tek bir yudum dahi içmez. Sonunda vücudu dayanamaz ve susuzluktan can verir.

Okumayan toplumlarında kuruyacağından korkuyorum. Önce kendimizi sonrada çocuklarımızı sağlıklı aydın bir kişi olarak yetiştirmeliyiz. İkinci kadehim bitmek üzere, keşke siz bir yaşam, aydınlık günler dilerim.

Hoşça kalın.