Güneş, ısıtacaksa gökyüzünü; zevk almalıyım. Maviliğiyle okşamalı, gökyüzü yüreğimi. Sevgi, aşk, mutluluk kol gezmeli her yerde. Üzüntüyü tanımamalıyım bu kısa ömrümde. Ben insan olarak yaşamalıyım; dünya denen pencerenin önünden geçerken.

Sırası gelen, dünya denen pencerenin önünden dışarıya bakarak geçiyor. Amaç güzel şeyler görmek, mutlu olmak, sevgiyi, aşkı hissetmek ve insanca yaşamak.

Dünyayı güzelleştiren de insan, çirkinleştiren de insan. Oysaki çirkinleştiren insanın yeri olmamalı bu dünyada. Bu dünyada diyorum; “bu benim dünyam, benim dünyamda çirkinlik olmamalı”. Her doğan çocuk boş bir CD. Çevre ne doldurursa o onu söyler. Bizde güzel şeylerle doldurmalıyız; her CD yi. Güzel şeyler dinleyen çocukta güzellikler sunsun yaşama.

Osho güzel söylemiş.

“Eğer çile çekiyorsan, sebebi sensin. Eğer mutluysan, sebebi sensin. Senden başka hiç kimse sorumlu değil, sadece sen sorumlusun. Sen kendi kendinin cenneti ya da cehennemisin.”

Çocuklarımız geleceğimiz. Yaşamın gerçek sahipleri ve şekillendirenleri yaşamın şeklini. Özgür ve kendi dünyalarını, kendi düşüncelerinin eserlerini yaşamalı. Onları olgun yaşın dada, meslek sahibi oldukların dada çocuk görmek; onun hayatını senin yaşaman demektir. Dünya denen bu pencerenin önünden geçerken senin onun yerine bakman demektir. Çocuklarımızın Molek’i olmayalım.

Molek;

Molek de Kronos ya da Minotauros gibi çocuk yiyen, merhametsiz zalim, gerçek tanrıya düşmanlık idolüdür. Çocukları Molek’e teslim etmek, onları bu gaddar tanrıya kurban etmeye işaret eder.

Molek, Tevrat’ta adı geçen Amonlular’ın Molek, Milkom veya Malkom diye bilinen tanrılarıdır. Zaman zaman bu ilahın öfkesini dindirmek için çocukları yakarak kurban ederlerdi.

Çocuklar, bronzdan yapılmış anormal büyüklükteki bir heykelin eline konurdu. Bir mekanizma sayesinde heykelin kolları yukarı doğru kalkardı ve genç kurbanları ağzının içerisindeki fırına kayardı. Onları bu heykelin içindeki ateş yakar ve din adamları, flütler ve tefler eşliğinde kalabalık kurbanların sesini duymasın diye dua ederlerdi.

Bizlerde çocuklarımızı iyi eğiterek, Yaşamlarını kendi yaşamları olarak özgür yaşamalarını sağlarsak; onların Molek’i olmamış oluruz. Dünya denen pencerenin önünden her geçen kendi iradesiyle bakıp geçsin. Özgür düşüncesinin yaşamını sergileyerek geçsin.

Yazımızı Elias Canetti’nin güzel bir sözüyle bitirelim.

Diyor ki;

“İnsan hayatının ölçüt olmaktan çıktığı yerde, artık hiçbir şeyin ölçütü kalmamış demektir.”

Nice güzel, aydın, kültürlü, özgür yaşamın mimarları çocuklar yetiştirmemiz dileğimle.

Hoşçakalın