Aborjinler yaşam içinde renkleri artıran, kişiye güç veren hikâyelere yer vermişler.
Aborjinlere göre:
Ölümün insan yaşamında bir son olmadığına inanan Aborjinler için rüyalarda ölmüş akrabalarla iletişim kurmak ve hatta rüya gören kişinin rüyadaki akrabaları tarafından iyileştirilmesi bile mümkündür. Ölüm kişinin uykuda geçici olarak gittiği düş zamanından doğum yoluyla çıktığı ve daha sonra tekrar düş zamanına geri gittiği hayat döngüsünün bir parçasıdır.
Yaşama katkı sunmak, güzelliği, umut ve sevgiyi sunmak önemli. Bence bu olgular kişide pozitif gelişimi sağlıyor.
Bir dostum diyor ki:
“Ne kadar zor seni büyütmek çocuk, ne kadar zor seni okutmak, eğitmek, duyarlı, insancıl, hoş görülü genç yapmak.
Çok zor çocuk çok zor.
Sen dokuz ay on günlüksün; sen karakaşlı, ela gözlü, sevecensin. Sen insansın çocuk insan.
Üzülüyorum;
Üzüldüğüm seni yok edenlerinde dokuz ay on günlük olması.
Üzülüyorum;
Üzüldüğüm senin de bu havada, bu toprakta, bu alemde, seni yok edenler kadar hakkın olduğu.
Üzüldüğüm;
Hakk'ın bir cehille yok edilmesi.”
Cehalet kolay yok olmuyor. Vicdan kolay gelişmiyor. Temelinde eğitim, kültürel yapı var.
Dostum diyor ki:
“Özgüvenli, kültürlü, bilgili, sorgulayıcı, adil, hümanist, empatiyi özümleyen kısaca aydın olabilsek. İnanıyorum ki güzel yaşam aydın olmaktan geçiyor.”
Ağlamak gülmenin kardeşidir. Ağlamayan gülemez. Ağlamak vicdan ile orantılı, gülmek yaşama sevinciyle… Güzel ülke, güzel yaşam demektir. Aydın, kültürlü toplum seviyeli yaşamla özdeşleşir.
Einstein diyor ki:
“Bir ülkenin geleceği o ülkenin insanlarının göreceği eğitime bağlıdır. Eğitim ise insanların okulda öğrendiği her şeyi unuttuğunda arta kalanıdır.”
İrademiz dışında aynı zaman dilimini, aynı coğrafyayı paylaşıyoruz. Yaşamımızı saygı, sevgi, hoşgörü ile unutulmaz güzelliklerin yaşandığı dünya kılmak umuduyla.
Hoşça kalın
Eftal YILDIZ
26 Eylül 2013