Uzun süreden beri yazı yazmıyorum. Yazılarıma ara vermek zorunda kaldım. Nedenleri üzerinde durmayacağım. Ama bir şeyide söylemeden geçme olanağım yok.
Türkiye de gazeteciler neden yazılarına ara vermişlerse, anlı, şanlı gazetecilere bir gün kusura bakma seninle yollarımızı ayırmak zorundayız deyip bir günde yazması nasıl engelleniyorsa benim için de böyle oldu.
Bu gün yeni bir sürece başladık. Hem İzmir in, hem de Narlıdere nin seçeneksiz olmadığını, Bağımsız ama gerçekten bağımsız bir gazeteyi yaratabilecek demokrasi kültürüne sahip olduğunu gösterecek bir sürecin başlangıcı bugün.
Teslim alınmış ve dayatılmış GÜNDEM lerin değil, Barıştan, demokrasiden, özgürlükten ve hoşgörüden yana bir DURUŞ un temsilcisi olacak bir sürecin başlangıcı bugün.
Hiçbir olaya tek pencereden bakmayacak, olumsuzlukları övgüye dönüştürmeyecek, ama asla olumluluklara gözlerini kapamayacak bir sürecin başlangıcı bugün.
Sayfalarını ve kalemlerini tek bir anlayışa esir vermeyen, Yolu barıştan, özgürlükten, demokrasiden ve hoşgörüden geçen bütün renklere kucağını açan bir sürecin başlangıcı bugün.
Sanılmasın ki; bu gün yayın yaşamının yeni bir dönemine başlayan DURUŞ gazetesi herhangi bir siyasal, sosyal, kültürel ve etnik bir yapının karşısında, yada yanında yayın yapacak. Duruş Gazetesinin yayın politikası barış ve demokrasi eksenli herkese eşit mesafede duracak. Bu güne kadar kendilerini ifade etme olanağı bulamayan herkesin sesi ve sözcüsü olacak.
Narlıderelilere ve İzmirlilere hayırlı olsun DURUŞ Gazetesi.
TÜRKİYE DE YAŞANANLAR
Türkiye geçtiğimiz 7 aylık süreçte önemli ama bir o kadar da çalkantılı bir süreç yaşadı.
Önce hem iktidarın hem de muhalefetin önemli umutlar bağladığı yerel seçimler gerçekleşti. İktidarın kendi yaptırdığı kamuoyu anketlerinde gördüğü %50 bandı beklentisi, muhalefetin de AKP nin çökme sürecine girdiği, bu nedenle oylarını yükselteceği beklentisi tutmadı.
AKP %43, CHP de %27 bandında kilitlendi. Her ne Kadar CHP oylarını artırsa ve genel seçimlere göre bir puan öne geçse de, AKP nin Milli İrade gene bizi seçti algısını yıkmaya yeterli olamadı.
Ancak bir konunun altını kalın bir şekilde çizmek gerekirse, CHP adaylarını söz verdiği gibi halka sorarak belirlese idi CHP nin oyunu %30 bandına oturtması önünde hiçbir engel bulunmuyordu.
İzmir de CHP 29 Belediye Başkanlığı ile girdiği seçimleri 22 Belediye Başkanlığı ile tamamladı. Yani elinde ki 8 ilçeyi kaybetti . Hasar bununla da kalmadı 6 ilçeyi de kaybederek kazandı.
CHP nin tartışmasız güçlü olduğu Foça da %16, Urla da %14 Narlıdere de %10, Konakta %9, Balçova da %8, Buca da %7, oy kaybı olduğu halde Belediye Başkanlığı CHP tarafından kazanılmıştır. Bakıldığında bu ilçelerde de başarı değil başarısızlık vardır.
Yerel seçimlerin henüz tartışmaları bitmeden devreye giren cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Bu ülkede Yönetmelikleri yasaları hatta Anayasayı yok sayarak Ülkeyi keyfi şekilde yöneten R.T.E. hem Devletin olanaklarını kullanıp, hem de partisinin propagandasını yaparak her türlü manipülasyonu ortaya koyarak kıl payı da olsa Cumhurbaşkanı olmayı başardı. Köşke giderken de yerine emrinden çıkmayacak bir Başbakan atadı. Atadı atamasına ama şu anda Başbakan sanki Dışişleri Bakanlığına devam ediyor gibi. Başbakanlığı da, Cumhurbaşkanlığını da hatta AKP Genel Başkanlığını da fiilen R.T.E yürütüyor.
Türkiye Cumhuriyetinin rejimi fiilen değişmiş gibi görünüyor . Yargı ayaklar altına alınıyor, Türkiye Cumhuriyetinin gelenekleri yok sayılıyor. Ülke Tek adam zihniyetine doğru hızla sürükleniyor R.T.E bütün umudunu 2015 seçimlerine bırakmış durumda. Beklentisi Anayasayı değiştirecek çoğunluk yaratmak. Onun için de seçimler Davutoğlu nun başarısızlığı ortaya çıkmadan erken seçim peşinde.
AKP sürecini uzatmanın manevralarını ne kadar yaparsa yapsın, İnişe geçmiştir. ANAP, DYP, DSP de olduğu gibi bitişi kaçınılmazdır.
NARLIDEREDE NELER OLUYOR
Duruş Gazetesinin yeni bir sürece girdiği bu ilk sayıda Yerel seçim süreci de dahil Narlıdere de yaşananları bugünkü satırlara sığdırmam zor. Narlıdere yi önümüzde ki sayılarda anlatırız. Ama önemli bir durum var bundan söz etmeden geçmem mümkün değil.
Narlıdere İlerici, demokrat, aydın insanların yaşadığı bir ilçe. Doğal dır ki CHP Narlıdere İlçe üyeleride Demokrasi mücadelesi konusunda daha duyarlı insanlardan oluşuyor. Demokrasi duyarlılığı olan insanların elbette CHP nin daha başarılı olabilmesi için önerileri, tartışmaları olur. Bunlar parti içi demokrasinin de gereğidir. Ancak önce SHP süreci, sonra da CHP sürecinde iç mücadele sonucunda ne parti disiplin kurulu devreye sokulmuş, ne de hiçbir konu yargıya intikal ettirilmemiştir.
1999 Seçimlerinde CHP üyesi olarak Doğru Yol Partisi adayı Abdül Batur u destekleyenler, fiilen seçim bürolarında çalışanlar, partinin afişlerini sökenler, falçatalı sopalarla bayraklarını indirenler ne disiplin kurullarına gönderilmiş, ne de partiden uzaklaştırılmıştır. Hatta partinin afişlerini indirenler, Bayraklarını yırtanlar sonra CHP de yönetici olmuşlardır, meclis üyesi olmuşlardır.
30 Mart seçimlerinden sonra İzmir de seçim kaybeden ilçelerde bile yaşanmayan 32 parti üyesi İlçe örgütünün yönlendirilmiş kararı ile Disiplin Kuruluna gönderilmiştir.
İçlerinde CHP yi en zor dönemlerde omuzlamış, emeğini, alınterini, maddi gücünü ortaya koymuş iki eski İlçe Başkanı, 6 tane eski ilçe Başkan yardımcısı, 4 tane eski ilçe sekreteri, 2 tane eski meclis üyesi, bir kadın kolları sekreteri, bir tane de halen birinci yedekte bulunan meclis adayı var.
Bu konuları daha sonra daha detaylı değerlendiririz ama, bir şeyin altını çizerek bugünkü yazımı birirmek istiyorum.
Disipline gönderilen 32 kişi hangi somut gerekçelere dayanılarak Disiplin Kuruluna gönderildi onu henüz bilmiyoruz ama, bildiğimiz bir şey var; CHP Narlıdere de 2009 Yerel seçimlerinde %71 oy almıştı. 2014 Yerel seçimlerinde %76 hedefledi ancak %61 Oy aldı. Yani bir önceki seçimden 10 puan, hedefinden de 15 puan geri düşmüştür. İşte disiplin olayları da bu başarısızlığı örtmeye yönelik bir manevradır.