Kemal Avcı ismini duydunuz mu? Onu tanıyor musunuz? Kemal Avcı bir devrimci! Tekirdağ 2 No’lu Hapishanesinin hücrelerinde kanserle mücadele ediyor. Sadece kanserle mi? 13 yıldır baskının, zulmün, hukuksuzluğun keyfiyetin ve hastalıkların kaynağı olan tecritle de mücadele ediyor Kemal. Tecrit insanı hasta ediyor. Bunu 13 yıldır yazıyoruz, anlatıyoruz, belgelerini sunuyoruz ama sesimizi duyuramıyoruz! Kemal, saatlerce süren yolculukla Edirne Tıp Fakültesi’ne ‘tedavi’ye götürülüyor! Hem de ring aracıyla. Hem de bu sıcaklarda ve kanserken…”
Kandıra 1Nolu Hapishane’de tutuklu olan Bülent Özdemir yazmış bunları. Yalnızca o mu? Yine aynı cezaevinden Beşir Özdemir, Kandıra 2 Nolu Hapishane’den ise Hüseyin Karaoğlan, Erdem Hanoğlu ve Mehmet Avcu da Kemal Avcı’yı yazmışlar. Edirne F Tipi Hapishane’den Özgür Aydın da… Mehmet Avcu gönderdiği mektupta açık bir çağrı yapıyor ve şunları söylüyor: “Bu ismi duymamış olsanız bile, yarın kör bir F Tipi hücrede öldüğünde kuşkusuz bu ismi duyacaksınız ama geç kalmış olacaksınız, tıpkı Güler Zere gibi! Kemal Avcı, ayaklarından zincir varken, başında askerler beklerken, yanı başında morg varken, ring aracında gidip gelirken tedavi olamaz. Kemal’in tedavisinin olabilmesi için tahliye edilmesi şart ancak savcılık Kemal için ‘içerde kalabilir’ kararı verdi… Bu insani talebi sizin aracılığınızla duyurmak ve kanser hastası Kemal Avcı’nın neden tahliye edilmediğini Adalet Bakanlığı’na sormanızı bekliyoruz. Yarın çok geç olmasın. Cinayete ortak olmak istemiyorsanız buna karşı çıkın, sesimiz ses katın!”
HÂLÂ İDDİANAME YOK!
Bizim ülkede Cezaevleri her zaman adaletsizliğin merkezi oldular, olmaya da devam ediyorlar. Çok sık kullanılır hale gelmiş olsa da, bir gerçek olduğu için bir kez daha yazmak gerekiyor: Başka ülkelere, başka halklara adalet dersi vermeye çalışanlar kendi adaletsizliklerini ısrarla görmek istemiyorlar… 19 Şubat’ta KESK operasyonunda gözaltına alınan ve sonra tutuklanan Cafer Bin, gönderdiği mektupta bu adaletsizliği anlatmış. Ediren F Tipi Hapishane’de yatan KESK’e bağlı Yapı Yol Sen üyesi ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Sultanbeyli Şube Başkanı olan Cafer Bin, “tutuklulukta altıncı ayı bitirmek üzere olmamıza rağmen hakkımızda halen iddianame hazırlanmadı” diyor. Cafer, “tutuklamanın devamı ile ilgili kararlarda hukuksuzluk ve keyfiyet aleni bir şekilde sırıtmaktadır. Bu durumun devam etmesi sadece bize değil, yakınlarımıza da yapılan bir işkenceye dönüşmüştür” dedikten sonra adalet isteyen “herkesi keyfiyete ve hukuksuzluğa karşı mücadeleye” davete ediyor!
KOMİK SORULAR!
Gezi eylemleri sırasında 18 Haziran’da tutuklanan ve halen Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishane’de yatmakta olan Ali Karaçay ise gönderdiği mektupta, gözaltı ve tutuklamalarda yaşanan keyfiyete ve hukuksuzluğa vurgu yaparken kendisine sorulan soruları örnek göstermiş. ESP üyesi ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Merkez yöneticisi de olan Karaçay “bir konferansta yapılan konuşmaların notları, Sivas katliamı ile ilgili bir afiş bile delil olarak dosyaya koymuşlar” diye belirtikten sonra, savcının kendisine sorduğu bazı sorulardan örnek vermiş. Tam akıllara ziyan sorular, örnek mi? İşte birkaç örnek: Adam yasal sol bir partinin üyesi ve ona “1 Mayıs’a neden katıldın” diye soruyorsunuz! Adam, Pir Sultan Derneği merkez yöneticisi ama ona “Alevilerin Ankara Sıhhiye’de düzenlediği ‘Eşit Haklar Mitingi’ne niçin katıldığını” soruyorsunuz! Ağlar mısın, güler misin?
DİYANET TV
Bir başka mektup ise Edirne F Tip Hapishanesi’nde yatan Özgür Aydın’dan. Özgür bir başka konuya dikkat çekmiş, diyor ki; “F tipi hapishanelerde her şey bir baskı araç olarak kullanılır. TV kanalları da bunlardan biridir. Geçenlerde televizyondan TRT Müzik kanalını kaldırdılar yerine TRT Diyanet kanalını koydular. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “bir dinin, mezhebin tahakkümünü egemen kılma çabası” ortadayken böyle bir kurumun televizyonunu öne çıkarmak, hapishanelerdeki tecrit politikasıyla birlikte amaçlanan asimilasyondur..."