Son kamuoyu araştırmalarına ve sonuçlara göre yapılan yorumlara bakıldığında parlamentodaki partilerin sandalye dağılımında kayda değer bir değişiklik yok. Yolsuzluklarla ilgili 4 bakanın AKP oylarıyla göz göre göre “aklanmalarının” AKP’nin oylarında kayda değer bir “erime” yaratması da en azından mevcut koşullarda mümkün gözükmüyor!

Bu gerçek, kabul etsek de, etmesek de, seçimlere 5-6 ay kala sokakta ve sandıkta AKP karşısında ibresi sürekli yükselen sol bir alternatif olmadığı anlamına da geliyor. Eğer “reel politikaya” göre tavır alacak ve siyasetin de esas itibariyle bir sonuç alma, iktidarı ele geçirme sanatı olduğunu kabul edersek, 2015 seçimlerinde AKP karşısında sandıkta alternatif olabilecek yalnızca 2 önemli siyasi güç odağı var. Bütün dezavantajlı özelliklerine rağmen CHP ve HDP. Birleşik Haziran Hareketi’nin oluşum biçimi ve söylemleri güven verici olsa da, seçimlere kısa bir süre kalmışken sandıkta alternatif olma olasılığı mümkün gözükmüyor! Belki seçimlere daha uzun bir süre olsaydı ve en önemlisi Gezi’den Yunanistan’daki SYRİZA ya da Almanya’daki SOL PARTİ gibi bir hareket çıksaydı BHH’nın sandıkta da alternatif olacağını bugün çok daha rahat konuşmak mümkün olurdu! Kaldı ki o zaman böyle bir oluşum, Yunanistan, Almanya hatta Lefkoşe’de olduğu siyasi alanının yeniden düzenlenmesine de fiili olarak müdahil olurdu. Hatta, 1980 öncesi Türkiye devrimci hareketinin sosyal demokrasiye etkilediği gibi, bir kez daha sosyal demokrat hareketi soldan olumlu olarak etkiler ve daha da somut söylersek CHP’yi de HDP’yi şimdiki bulundukları pozisyona göre daha sola doğru çekerdi!

Toparlarsak; CHP ve HDP dışında kalan, BHH da dahil, çeşitli sosyal-demokrat, sol, sosyalist partilerin ve çevrelerin “teorik olarak alternatif olma” dışında AKP karşısında fiili bir alternatif olmaları en azından şu aşamada mümkün gözükmüyor! İşin doğrusu Anayasa Mahkemesi’nin seçim barajı ile ilgili olarak dün aldığı karar bu gerçeği daha da güçlendiriyor…

Bir yanda bu gerçek, diğer yanda ise, siyasal İslamcı AKP tarafından ele geçirilen Cumhuriyet Türkiye’si var. Yolsuzlukların aklandığı, onbeşinde çocukların öldürülüp davalarının savsaklandığı, iş cinayetlerinin fıtratla izah edildiği, dindar ve kindar gençlik yetiştirme yaklaşımına uygun olarak laik ve bilimsel eğitim ortadan kaldıran, dini eğitimi öne çıkaran bir Türkiye var! AKP eliyle oluşturulmuş ve adına “yeni” denen bu gerici sistemi yıkmadan, Türkiye ne laik ve demokratik, ne de özgür ve eşitlikçi olur! Çok açık ki; Ülkemizi laik ve demokratik bir ülke haline dönüştürmek, kutuplaştırıcı, mezhepçi ve bölücü politikalardan uzaklaştırmak, bunun yolunu açmak için 2015 seçimlerinde AKP’yi sandıkta yenmek gerekiyor!

Mevcut verilere dönüp baktığımızda, AKP’yi sandıkta yenebilmenin yolu açık ki, “sandıkta sol bir ittifak” yaratmaktan geçiyor! Bunun ilk adımı olarak, “mağduriyet” ve “yenilgi“ söylemleriyle donatılmış “olmazlar” üzerine kurgulanmış “muhalefet söyleminin” dışına çıkarak Mehmet Emin örneğindeki gibi “başarı öykülerini” öne çıkarmak gerekiyor! Cumhurbaşkanı’na hakaretten dolayı okulundan alınarak tutuklanan Mehmet Emin’in tutuklanmasına karşı iyi örgütlenen tepki istenirse ve kararlı durulursa başarının yanı başımızda olduğunu herkese gösterdi! Benzer adımları, dayanışmaları her alan alana yaymak gerekir. BHH’nın gericileştirilen eğitime karşı sokağa çıkacağı 11 Ocak ya da 9 Şubat’ta Alevi kuruluşlarının planladığı “dinci eğitime karşı laik ve bilimsel eğitim boykotu” bu konuda buluşmaların yeni adresleri olabilir…

İKTİDAR ALTERNATİFİ BLOK YARATILABİLİR!

Çok açık ki, en azından Türkiye’nin yarısı, hatta seçime katılma oranları dikkate alındığında yarıdan da çok daha fazlası AKP’den de uygulamalarından da rahatsız ve mutsuz! Rahatsızlık ve mutsuzluk, futbol takımı taraftarlarından basın emekçilerine, maden işçisinden inşaat işçisine, eşitliği “fıtrata” göre mümkün görülmeyen kadınlardan potansiyel suçlu ilan edilen gençlere, Alevilerden Kürtlere kadar çok geniş bir yelpazede kendisini gösteriyor… Bu ülkede biber gazı yiyen, üzerine tazyikli su sıkılan güçlerin tümü seçim sürecinde AKP karşısında doğal müttefiktir! Bu doğal “müttefik güçleri”  bir biçimde sandıkta buluşturmak için şimdiden ortak laik ve demokratik bir blok hareketi yaratmak gerekiyor! Ne konuşursak konuşalım, solun, sosyal demokrasinin becerisi başarı ve iktidar için tam da burada devreye girmesi gerekiyor…

Türkiye’de şu anda sanıldığından daha fazla sayıda kişi, kurum, örgüt, parti, çevre ciddi bir siyasi arayış içinde. Örneğin, CHP yönetim mekanizmaları, seçim ittifakına “soğuk ve mesafeli” duruyor olsa da, CHP’nin üyeleri, 12 yılda 10 kez yenilmiş 12 milyona ulaşan seçmeni “artık yeter” diyor, sandıkta zafer istiyor, iktidar istiyor! Son iki ayda katıldığım 7-8 panelde, konferansta bunun zeminin olduğunu açıkça gördüm. Kaldı ki CHP içinde, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere “CHP Sol Kanat gibi, Sol Birlik gibi,Parti içi Demokrasi, Ülke için İktidar” gibi onlarca irili-ufaklı grup CHP’nin yüzünü sola dönmesini, temel konularda “köşeli konuşmasını” ve seçimlerde ittifak yapmasını açıkça istiyorlar…

CHP ile HDP’nin BHH’yı da içlerine alarak bir seçim ittifakı yapmaları tereddütsüz bu ülkenin kaderini değiştirir. Ülke AKP’den kurtulur. Devleti demokratikleştirmenin, laikliği yeniden ve gerçek anlamda ayakları üzerinde dikmenin önü açılır. Bunun için yüzü sola dönük, temel konularda çözüm önerileri olan, sokağa çıkmayı ve iktidarı almak istediğini kararlıca söyleyecek bir çekim merkezi, bir güç odağı oluşturmak gerekiyor!

Bunun zemini var. Bu zemini kararlıca savunacak kişi ve kurumlara ihtiyaç var! Bütün bu çevrelerden bunu savunacak, dillendirecek  “akil adamlar” ihtiyaç var! Mevcut koşullarda CHP ile HDP’nin karşı karşıya gelme lüksü olmadığı gibi, kimsenin, bu ülkenin onlarca nitelikli kadrosunu bir araya getiren BHH ile CHP’yi ya da HDP’yi de karşı karşıya getirme lüksü olmamalı! Kimse kimseyi “AKP’ye veya karşıya doğru” da itmemeli!

Geçmiş deneyler dikkate alındığında laik-demokratik eksenli bir seçim ittifakı yaratmak kuşkusuz kolay değil, ama kötü örnekler her zaman örnek olmak zorunda da değil. CHP, HDP ve BHH kadroları olmazı değil olabileceği kurgulayarak bu konuyu “vitrine oynamadan” çok rahat tartışmaya açabilirler… Bu konuda “tabanda” forumlar düzenlenebilir. Forumlardan kimseye zarar gelmeyeceği gibi, tersine bu forumlar yeni bir siyasal kültürün oluşmasının da önünü açabilir…