Herkesin bir derdi var hayatla!
Ben mesela, bağımsız yaşamak isterim, eşit, insanca, bir arada! Umurumda değil, karşımdakinin dili, dini, rengi, çünkü bana gereken karşımdakinin beyni…
Siyah olabilir bir yüz, sarı, beyaz… Fark etmez! Ermenice olabilir bir dil, Türkçe ya da Kürtçe… Önemsiz! Evvela beyin olmalı adamda! Akıl, mantık…
Akıl, mantık dediğimiz, din gibi pazarlanmıyor siyaset meydanlarında… Ona ulaşmak için, düşünmek, sorgulamak gerekir etraflıca.
İnsanların dinine, mezhebine dil uzatmak haddimiz değildir, işimiz hiç değil… Ancak bu gibi zayıf noktalar kullanılıyor ve halk bunu ısrarla göz ardı ediyorsa, kulaklarına sokmak için sesimizi yükseltmeyi görev biliriz.
Öznesi “Allah” olan hiçbir cümlenin anlamına ya da arkasına bakılmıyor günümüzde.
-Allah diyor, kitap diyor bu adamlar, bunların gittiği yol doğrudur, bu yol cennete çıkar!
Yapmayın!
Bu buz tutmuş beyinlerin dini öne çıkarmasına kanmayın! Siz önünüze atılan dinle uğraşırken, onların perde arkasında neler yaptıklarını azcık sorgulayın!
Bir röportajda, yurdum insanının birine AKP ile ilgili bir soru soruyorlar ve adamın cevabı aynen şöyle:
“Adamlar çalıyor, çırpıyor, ama dindarlar…”
Söylenecek çok şey var üzerine, ama “anlayana” yukarıdaki cevap çok bile!
Benim bütün mücadelem toplum adına bu dünyada…
Sınıfsız, sömürüsüz, çıkarsız, özgür, huzurlu yarınlar adına…
Cennetimde bu dünyada, cehennemimde…
Ama madem senin bu dünyadaki mücadelen sadece Ahiret adına,
O zaman dinle,
Cennete ya da cehenneme giden yol, bu dünyadan geçer. Burada ne ekersen, orada onu biçersin. Sen memleketinin yok olurken gözlerinin önünde, köşene çekilip, “olsun, bugünlere de şükür” dersen, o gün geldiğinde, bu günler tokat gibi inecektir yüzüne…
-Cennete giden yol neresidir bilmem, ama şunu iyi biliyorum ki; gittiğiniz yolun sonu cehenneme çıkar!
Ve kendimize gelen yol daima akıldan geçer!
Kendinize gelirken, ampulü söndürmeyi unutmayınız.
Sevgimle...

Duygu Oruç