Her yakını ölen; mesai doldurma derdinde olan, acıyı s..lemez, feryadı duymaz belediye işçisinin kullandığı o ölü sergileme aracının arkasında, boylu boyunca uzanan tabuta, "Gitme!" diye haykırmıştır mutlaka. 

Gitmiştir elbet, gider bilirim. Senin feryadına, din(!) uzatan bir "gözü kuru" daima vardır o sergi alanında. "Gitme dersen şöyle olur!" "Bunu yaparsan böyle olur!" der. Dönüp, 'Senin Allah'ını kitabını ..!' demek gelir içinden, köşeyi dönmek üzere olan tabuta ilişir gözlerin. "Gitti!" dersin ve susarsın! 

Mezarlık faslı ayrı bir terane... Yeni bir feryat, feryadına din(!) uzatan yeni bir gözü kuru... Yeniden "Ama böyle yaparsan..." makamı... -Dil, o manzarada (sana öyle gelir ki) kürek boyu- Dönüp, 'Senin dilini, dinini, imanını ..!' demek gelir içinden. Derin bir çukurun üstündeki beyazı, kara bir toprağa bulamaya çalışanların telaşına ilişir gözlerin... "La havle!" dersin duyduğun kadarıyla, gerisine dönmez dilin! (Sizi bilmem, benim dönmedi, belki de bilmediğimden...) Yine susarsın! 

Beyaza kara iyice bürünür. Kara, beyazı hiç görmesin diye göğe doğru iyice büyütülür. Artık beyaz, yerin yedi kat altında, karanın başı semada... Oysa kalana sorarsan canı cehenneme karanın da! 

Bir ses yükselir yanı başınızda: "Üzülme, o şimdi şöyle!" "Üzülme, o şimdi böyle!" 

Diğer ses duyulur arkanızda: "Üzülme, o şimdi böyle!!" Bunların ardından öğreniliyor sonra, La havle, bir de vela! 

Gerisi yok! 

Ötesi geçiyor zaman, hiç geçmemiş gibi... Acı baki, gördüğün her ölü sergileme aracı Allahsız hala! 

Zaman geçiyor sonra... 

Acı hala baki, ama değişen bir şeyler var. 

Yaşamlar azalıp, ölümler çoğalıyor sanki... 

Ölümler çoğaldıkça, ölümler kirlendikçe, kendi ölünün, ölüm biçimine şükür ediyorsun! "Ne de güzel öldü, çok şükür(!)" 

Bu nasıl bir delilik hali, bu nasıl bir bilmece? Ama çok şükür(!) 

Çok şükür(!) ki biz şanslılardanız, din(!) uzatan kürek pabuçlu dillerin, Allah'ına kitabına küfretmek geçse de içimizden, lanet etsek de söyleyene, söylettiği için kimi zaman lanet etsek de ölene, ardında katil bırakmadığı, ardından katiline, katil yaratmadığı için çok şükür(!) 

Ya annesi sokakta günlerce ölü yatan, 

Çok acı çekmiş midir acaba diye düşünen çocuklar... 

Çocuğunu buzdolabında saklayan analar, babalar? 

Görüyor musun, duyuyor musun, biliyor musun? 

*** 

Sonrası var… 

O öldüğünde sen de öldüğünü sanıyorsun, kalbin duruyor. 

Kötüsü var bir de… 

Kötüsü, bir zaman kalbini durduran o Azrail, şimdi yalnız kâbus oluyor gecene! 

Daha kötüsü, uyandığında her şey bitiyor, kaldığın yerden devam ediyorsun yaşama... 

Bir yerlerde çocuklar, bir yerlerde analar, bir yerlerde babalar ölüyor oysa 

En kötüsü ise, ölen analar, babalar, evlatlar sokaklarda! 

Gitme diyen kimse yok, araç yok -Korkunç olan da bu- sokaklar sergiliyor tüm ölüleri, küfür yok, yanına gitmek ne mümkün! 

Bir tek dua var: "Annem/Babam/Çocuğum, çok acı çekmeden ölmüş olsun ne olur!" 

Şimdi Allah kitap diyen herkes insan öldürmekte, memleketi sömürmekte... 

Onların Allah'ına kitabına sövmekten başka bir şey gelmiyor içimden benimse! 

Allah varsa küfrettiğim kadar yanmaya razıyım cehennemde, ama kanıtlayacak kendini önce, 

Varım ve onların belasını verdim diye!” Dedim ya, ben yanmaya razıyım cehennemde!