Bırakın herkes istediği renk de kalsın. Bir bahçede binlerce çiçek olsun; aynı havayı, aynı güneşi, aynı toprağı, aynı suyu paylaşsınlar. Atmosferdeki değişik kokularla bizlere güzel günler sunsunlar. Bizler bu farklılığın aşkıyla bütün çiçekleri sevelim, büyütelim; üç günlük dünyamızda sevgiyle, aşkla, saygıyla, hoşgörüyle mutlu olarak yaşayalım.
Seneca diyor ki:
“Öfke yalnızca akıl yürüterek vardığımız bazı düşüncelerden hareketle ortaya çıkar; eğer bu düşünceleri değiştirebilirsek, öfke eğilimimizde ortadan kalkacaktır.”
Yaşadığımız bu zaman dilimini; sorunlarla, sorunlularla, kainat la aynı süre yaşayacağını sananlarla yaşamak zor. Kainatın ömrünün yanında salise kadar dahi olamayan ömrümü; mutlu ve özgür yaşamak güzel olmalı.
Seni bu zaman diliminde buraya ben davet etmedim, senin beni davet etmediğin gibi. Ben kendimden sorumlu olayım sende kendinden sorumlu ol. Özgürlüğümüz birbirimizin özgürlüğünü kısıtlamadan hoşgörülü, sevgi yüklü, empati ile mutlu olarak yaşamak; ömrümüze vereceğimiz en güzel hediye olmalı.
Sales’in bir sözü var :
“Biz başkalarının kusurlarını görmek konusunda kartallara, kendi hatalarımızı görmek bakımın dan da köstebeklere benzeriz.”
Sales’in sözü bizim yaşam dilimimizde hiç yer bulmasın, bizim yaşam dilimimizde ülkemizin bir kahramana ihtiyacı olmasın. Kahramana ihtiyacı olan ülke mutsuzdur; mutlu ülkelerin kahramana ihtiyacı yoktur.Yaşadığımız ülke özgür, sevgi, saygı, neşe, hoşgörü ülkesi olsun.
Yazımızı güzel bir sözle bitirelim.
“Çıktığınız kapıyı sert kapatmayınız; geri dönüp açmanız gerekebilir.”
Yaşamımızın insana yakışır bir yaşam olması dileğiyle…
Hoşçakalın