Yaklaşık 20 yıl önce, Televizyon da bir tartışma proğramı izlemiştim. CHP ve DYP Milletvekil’leri kendi araların da yolsuzlukları, hırsızlıkları ve o dönem yapılan talanı tartışıyorlardı. DYP’li olan Milletvekilleri CHP’yi suçlarken sürekli olarak, Ergun Göknel’in Genel Müdür olduğu dönem de İstanbul İSKİ’de yapılan yolsuzlukları ballandıra ballandıra anlatıp, CHP’ye giydiriyorlardı. CHP’li olan Milletvekilleri de, DYP’li milletvekillerine kamu kurumu olan ORÜS’de Demirelin Koruması iken buraya Genel müdür olan şahsın yaptığı yolsuzlukları, Şişli Belediye başkanı olan Gülay Atığ’ın yolsuzluklarını, Süleyman Demirel’in yeğeni Yahya Demirel’in yolsuzluklarını ve daha bu sayfalara sığmayacak DYP yolsuzluklarını bir bir söyleyerek çok ateşli bir şekilde tartışıyorlardı. Sonun da tartışma devam ederken CHP’li olan bir Milletvekili aynen şöyle söyledi: Kardeşim, bizler yolsuzlukları ne zaman bu televizyonlarda tartışmaya başlasak, siz bize İSKİ’de olanları anlatıyorsunuz. Bizler ise size sizin yaptığınız yolsuzluklardan 100 lercesini sayıyoruz. Allah’tan korkmuyormusunuz. Halktan utanmıyormusunuz dedi. Bu tam anlamıyla sözün bittiği yerdir dememe kalmadan. DYP’li Milletvekili şu cevabı verdi. Niye utanalım, siz bizim bu güne kadar halktan oy isterken ağzımızdan soymayacağız, çalmayacağız, hortumlamayacağız dediğimizi duydunuz mu? Ama siz, her ağzınızı açtığında soymayacağız, yolmayacağız, çaldırmayacağız dediğiniz için, biz size hesap soruyoruz dediğinde, yüzsüzlüğün bu kadarını gördüm ya bu finaldir demiştim o gün.
Bunu niye anlattım.
Geçen hafta Emine Ülker Tarhan zehir zemberek bir açıklama yaparak CHP’den istifa etti.
Tarhan'ın istifasının ardından Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler, İstanbul Milletvekili Nur Serter, Mersin Milletvekili İsa Gök ve Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum'un da istifa edeceği iddia edildi.
Ve ardından yıldırım hızıyla derin şer cephesi harekete geçti. İnternet’te, Facebook’ta, gazetelerde manşet savaşı başlatıldı. Bu manşetlerde “CHP’de istifaların devamı gelecek” , “CHP dağılıyor”, “CHP’de kazanlar kaynadı”. “CHP’de 8 ismin daha istifası bekleniyor” gibi afaki, mesnetsiz ve hatta delilsiz başlıklar yığınla kullanıldı.
Diğer taraftan Sayın Başbakan da, bu malum koroya katılmak için fırsatı kaçırmadı! Başbakan hafta sonu, AKP’nin Afyon’da ki 23. İstişare ve Değerlendirme Toplantısında, Emine Ülker Tarhan’ın basına yaptığı istifa metnini okumuş ve bunun altına imzamı atarım diyerek şov yapmıştır.
Pes diyorum, sayın başbakan...
Bu güne kadar Partisinden istifa edenlerin söyledikleri seni heyecanlandırmışsa, dön de AKP’den ayrılanların size ve AKP’ye söylediklerine bakın. Kim mi bunlar? Bir kaçının ismini seve seve verebilirim . 2001’de AKP kurulduğun da, kuruluş dilekçesinde ismi olan Dengir Mir Mehmet Fırat ve yine AKP’nin diğer bir kurucusu Abdüllatif Şener. Ayrıca Ertuğrul Günay, Hakan Şükür, İdris Bal ve Haluk Özdalga. Peki soruyorum, bu milletvekilleri istifa ederken siz ve partiniz hakkında yaptıkları açıklamaları , nerenizle okuduğunuzda, altına imza attığınızı duymadım. Yada geçmişte birlikte yürüdüğünüz “Paralel” Cemaat’ in AKP için, sizin için söylediklerini nerenizle okudunuz.
Utanmazsınız ama, yinede hatırlatayım. Bugün sizin başbakan olduğunuz AKP Hükümetin de başbakan yardımcısı olan Prof. Numan Kurtulmuş ‘un AKP ve Erdoğan için söylediklerini nereye koydunuz merek ediyorum!
Her şey bu kadar şeffafken mal bulmuş mağribi gibi bu istifaya sarılmanız ne kadar size yakıştı, işte bütün mesele bu...
CHP’ye gelince:
Bu istifa çok hayırlı olmuştur. Herkes istifaların arkası gelecek diye beklerken ismi çok kullanılan Nur Serter hemen açıklama yaptı ve “istifa yok” dedi. Birgül Ayman Güler de bu anlama gelen bir açıklama yaptı.
Ama beni daha çok şaşırtan olay; uzun zamandır böylesi bir duyarlılığı neredeyse unuttuğum o muhteşem çıkışı Deniz Baykal yaptı. Tesadüf mü bilmem, ama bu hafta sonu Antalya’da CHP’nin TBMM Grubu 5. Çalışma ve Değerlendirme Toplantısı için 2 günlük kamp vardı. Antalya’da yapılan bu toplantı da ev sahibi olmanın verdiği sorumlulukla birlikte , ilk defa Deniz Baykal Kemal Kılıçdaroğlu’nu havaalanında karşıladı ve bütün toplantı boyunca da ev sahipliği yaptı. İşte partili olmak, CHP’li olmak böyle bir ruhtur. Bu ruh hem CHP’ye hemde Kılıçdaroğlu’na güç vermiştir. Çünkü herkes CHP dağılıyor derken bu esnada muhteşem denilecek buluşma yaşandı. Bu buluşmayla birlikte bütün spekülasyonlar, tezgahlar boşa çıkmıştır. Dost düşman da gördü ki , CHP dimdik ayaktadır ve İktidar olmak için de bütün projeleri hazırdır.
Ve son söz olarak da, AKP’nin artık uzatmaları yaşadığı bu süreçte CHP’nin İktidar olacağı günler yakındır.
NOT:1:İZMİR/Narlıdere CHP örgütü tarafın dan yerel seçimlerden sonra kesin ihraç istemiyle İl disiplin kuruluna gönderilen partinin gerçek emekçileri, İzmir İl disiplin kurulu tarafından sunulan deliller yeterli bulunmayarak ceza verilmemiştir. Bu disiplin sürecini Narlıdere’de kimlerin fişeklediğini, ilde disipline kesin ihraç için sevkin de, kimlerin canhıraş mücadele ettiğini hepimiz biliyoruz. Maalesef diyorum, çünkü Narlıdere’de siyaset yapan herkesin duruşunu en az kendi duruşumuz kadar biliyoruz. Günü geldiğinde halkın karşısına çıkıldığın da bu kişiler bunun hesabını mutlaka verecektir.
NOT:2: AKP hükümeti Tunceli’ye giriş ve çıkışları yasakladı. Bu kararı veren AKP hükümeti kendisini ileri demokrasinin tensilcisi ve Yeni Türkiye’nin kurucusu olarak görüyor. Bu hükümetin geçmişte ki başı olan Erdoğan ise; başbakan olduğu dönemde 1938 de Dersim de yaşanmışlar ile ilgili olarak özür diledi. Nasıl izah edeceklerse aynı AKP şimdi de ,Tunceli’ye giriş ve çıkışları yasaklıyor. Bu çelişki işte ancak benim ülkemde yaşanır.
Şimdi bir çağrı yapıyorum. Sayın Erdoğan sadece ve sadece Atatürk’ü ve CHP’yi karalamak için yaptığınız bu özürü bir tarafa bırakın. Eğer samimi iseniz, 2 Temmuz ‘da Sivas’ta yakılanlar için, Uludere’de uçakla öldürdükleriniz için önce özür dileyin.