Kapılmışız dünyanın renklerine; kimimizde hırs, kin, nefret, zalimlik, kimimizde sevgi, saygı, iyi niyet. Hiç bitmeyecek gibi bu renkli âlem. O bir mekân; biz daimi sahibiyiz sanki…
Ömür…
İçerisinde bir yığın virajların, tercihlerin, şansın, şansızlığın olduğu; her seçim bir yaşam çizgisini oluşturuyor. Seçmediklerimiz yaşayamadığımız yaşam çizgileri. Yığınların içinden seçtiğimiz tek bir senaryo…
Diyorum ki;
Seçmediğimiz yaşam çizgilerini bir filim gibi seyrederek karar verseydik. Kısa ömür güzel olurdu tabi ki. Herkes istediği yaşamı seçerdi. Kader diyoruz; içerisinde cahilliği, beğeniyi, arzuyu birazda mantığı ihtiva eden kader.
Bizde kader bir defa yazılıyor. İnancımıza göre böyle. Musevilerde kader her yıl yazılıyor. Bir yıl önceki hal ve hareketleriniz iyi ise bir yıl sonraki kaderinizde iyi yazılır. Bir Musevi, Musevi yılbaşı sı olan Roşaşana ile Yomkipur arasındaki 10 gün boyunca İbranice teşuva adı verilen bir vicdan muhasebesi yapar. Hata yaptığı kişilerden özür diler, Tanrıdan af diler. 26 saatlik Yomkipur orucundan sonra kader inin yeniden yazıldığına inanır.
Bir efsane okumuştum.  Arap topraklarının hikâyesini anlatan bir efsane.
Efsaneye göre;
“Âlemin yaratıcısı olan Allah bu dünyayı yaratırken, kayaları, suları, vadileri, dağları, otlakları en adil bir şekilde dağıtmış. Arabistan da bu lütuftan adilce faydalanmış. Allah, daha sonra insanların işine yarar diye her ülkeye biraz kum vermeye karar vermiş. Bir çuvaldaki kum’u hakça dağıtması için Cebrail’e vermiş. Şeytan; insanlığa büyük kıskançlık beslediğinden Cebrail Arabistan’ın üzerinden geçerken Şeytan o’na gizlice yaklaşmış ve çuvalın altını kesmiş; kumlar Arabistan’ın üzerine yağmış, denizleri kurutmuş, nehirler yok olmuş. İşte çöl böyle oluşmuş.” Efsane bu şekilde.
Zaman doğasında; güneşin, bağlı olduğu galaksi merkezi etrafındaki 250 milyonluk bir turuna göre ortalama 60–70 yıllık ömrümüz sadece 7–8 saniye gibi kısa bir zaman ifade etmekte imiş. O halde; bilgi karşısında kaba olan cehalet yerine nazik olan bilgiyi seçelim.
Yazımıza bir şiir’imle son verelim.
“Doğduğun diyar’da
Güneş olmalı.
Güneş özgürlük demek.
Doğduğun diyar’da
Zengin kütüphane olmalı,
Kütüphane kültürel zenginlik demek.
Doğduğun diyar,
Harika bir coğrafya olmalı
Coğrafya kaderin demek.”
 
Hoşça kalın
 
Eftal YILDIZ
06 Mart 2015