Türkiye hem içerde hem de dışarıda son 30 yılın en bunalımlı günlerini yaşıyor. AKP iktidarı İçerde her demokratik girişimi rejimi değiştirme, yolsuzluk soruşturmalarını bile darbe girişimi olarak değerlendirirken , Dışarıda Rusya ve İran ile zaten soğuk ilişkilere Suriye de ki Rejimi değiştirmek, oradaki Anayasal düzeni yıkmak, Tam aksine Mısır da ki Mursi rejimini sürdürmek hevesi ve uğruna onlarca düşman yaratarak Türkiye’yi Yalnızlığa iterek Dış Dünyada itibarını tamamen kaybetmiş bir ülke yarattı.
Suriye de Mezhep mücadelesi veren çetelere Destek vererek , onlara silah ve cephane yardımı yaparak besleyip büyüttüğü İŞİD Suriye ve Irak ta şii lere, Türkmenlere, Ezidilere yönelik saldırılarını sürdürerek Kürtlerin yaşadığı kobani ye dayanmıştır. Sanki Kobaniyi İşid in elinden kurtaracakmış gibi teskere çıkarmaya karar verip, teskereden Suriye yi Esat dan kurtarmak hedefi ni çıkarmıştır.
Bu gün Türkiye artık başta ABD olmak üzere Batı nın da desteğini kaybetmiştir. ABD Koalisyonu Türkiye yi bay pas ederek Kobani ye havadan ve karadan müdahale etmiştir. Biz müsaade etmesek peşmerge ler geçemezdi söylemi havada kalan bir söylemdir. Bu Türkiye nin zoraki kabul etmek durumunda kaldığı bir programdır.
Türkiye 7 Şubat 2013 te o günün Başbakan ı RTE nin en çok güvendiği, görevinin sınırlarını zorlayarak kullandığı Mit Müsteşarı nın ifadeye çağrılması, 17-25 Aralık Yolsuzluk Soruşturması ile başlayan yeni bir sürecin içine girmiştir. Türkiye de ilk kez 4 Bakanın içinde olduğu ve ucu Başbakan a uzanan bir yolsuzluk soruşturması, bize darbe yapılacaktı sihirli söylemi ile bir algı yaratılmıştır. Yarattığı algıya bir de paralel yapı diye kahraman bulup, Savcıları, polisleri hatta dinleme kayıtlarını inceleme görevi olan TÜBİTAK uzmanlarını görevden alıp yerine kendi adamlarını koyarak şimdilik yolsuzluk soruşturmasını kapattırmıştır.
Ergenekon, Balyoz, KCK soruşturmalarını birlikte yarattıkları, Ne istediler de vermedik dediği Hükümetin içinde ki koalisyon a karşı hukuku zorlayarak açtığı savaş en son Milli Güvenlik Kuruluna kadar taşınmıştır. Gerçi Cemaatin MGK gündemine gelişi ilk değildir. 2007 Yılında yapılan MGK gündemine de gelmiş ve irtica eylem planı nın konusu olmuştu ama o gün her ne kadar görüşülüp karar altına alınsa da Hükümetin destek vermediği belirtilmişti. Bu MGK kararını uygulamaya sokmadık diye kendilerini savunanlar, bu kez Cemaati MGK ya kendileri taşıyarak ilk kez henüz yargıda silahlı örgüt olarak tanımlanmayan bir yapıyı Milli Güvenlik Siyaset Belgesine sokmak için 11 saat mücadele verdiler. Böylece 28 Şubat Darbe girişimi diye yarattıkları açtıkları canavar dönüp kendilerini vurdu. 

NARLIDERE DE BARIŞ ZAMANI
Narlıdere Alevisi ile Sünni si ile barıştan ve demokrasiden yana olan insanların huzurla yaşadığı bir kent. İster alevi olsun ister Sünni olsun yaşamı birlikte kucaklayan, kavganın olmadığı, insanların sesini yükseltmediği bir ilçe.
Narlıdere nin nüfusunun %80 i Cumhuriyetçi, Atatürkçü, demokrat, Yurtsever ve sol değerlere bağlı insanların oluşturduğu bir ilçe. Doğaldır ki %80 oyun %75 i CHP ve CHP ye yakın olan insanların oyu. CHP bunun tamamını alamasa da, düzenli ve herkesi kucaklayan bir siyaset tarzı izlendiğinde alınabileceği ortadadır.
Geçtiğimiz Yerel Yönetim seçimlerinde bu oy oranı Yüzde 60 lara düşmüş olması CHP de yeni çalkantılar yarattı. 28 Tanesi kesin ihraç talebi ile 32 kişi Disiplin Kuruluna sevk edildi. Bu durum Narlıdere için alışık olunmayan bir durumdu. Gösterilen deliller konser ve etkinliklerde gizlice çekilen fotoğraflar ve kişilerin özel görüşme sayfalarına girilerek alınan özel sohbetler olunca iddialar İl disiplin kurulunun duvarına toslayarak çöktü. İl Disiplin Kurulu iddiaları yeterli bulmadı ve hiç kimseye ceza vermeyerek tamamını akladı. Akladı aklamasına ama bunu içine sindiremeyen, örgütün karar mekanizmalarına saygı göstermeyenler bu sürecin daha bitmediğini, devam edeceğini belirterek olayı üst disipline taşıma hesapları da tutmayarak kendi içinde bulundukları kurulca da reddedilmiştir.
Şimdi Şuçlu ilan edilip İlçe Yönetim Kurulu tarafından Disiplin Kuruluna sevk edilen biri partiden istifa ettiği için 31 kişinin itibarının iadesi gereklidir. İşte o zaman İlçede barış ve hoşgörü egemen olur ve Narlıdere yeniden Barışın Kenti olur.
Narlıdere İzmir in diğer metropol ilçelerinden farklı bir ilçedir. Parti içi demokrasiyi geçmişte iliklerine kadar soluyan ancak Deniz Baykal döneminde uzun süre uygulanan merkeziyetçi tutum nedeniyle içine sindirmese de yukarıdan dayatılan adaylara sorumluluğu gereği oy vermiş bir ilçedir. Kemal Kılıçdaroğlu nun Genel Başkanlığa getirilmesi Parti içi demokrasi nin işleyeceği, partide emeğin, liyakatin öne çıkacağı beklentisine giren Narlıdere halkı son iki seçimde ön seçim yaşanmayınca doğal olarak hayal kırıklığına uğradı. Hem örgütün yapılanmasında hem de meclis kadrosunun yapılanmasında örgüt dışı unsurların belirleyici olması parti içi ilişkileri zora sokan unsurlar olarak ortaya çıktı.
Örgütün ve meclis yapısının Belediye Başkanı tarafından belirlenmesi doğal olarak İlçe Başkanı ve İlçe yönetim Kurulunu da işlevsiz ve inisiyatifsiz hale getiriyor.

NARLIDERE DE DIŞ KAPININ MANDALLARI
Son günlerde CHP li olmayan ve CHP yi üyelerine karşı savunma içine giren DIŞ KAPININ MANDALLARI töredi. CHP nin üyesi olmadığı halde menfaat hesabı yaparak CHP üyelerini R.T.E ağzı ile paralel diye suçlayarak birilerine yaranma mücadelesi veren DIŞ KAPININ MANDALLARI nın nedense camı kirlenmiş objektilerine Atatürk e Saygı Yürüyüşüne sadece beş kişi ile giden CHP Narlıdere İlçe yönetimini takılamamıştır. Bu bizce anlaşılır bir durumdur. Ancak, Dış Kapının Mandallarının Objektifinin hedefine Bunları niye atmadınız diye hainlerin destekçisi yorumu ile Partinin İl Disiplin Kurulunu koyma küstahlığına pes doğrusu.

NARLIDERE KENT KONSEYİ VE BİTMEYEN İTİRAS
Kent Konseyleri Katılımcı yerel yönetim anlayışını yaşama geçiren bir organdır. Yani halkın sadece Belediyece uygun bulunacak kesimi değil halkın tamamının yerel yönetime katılımıdır amaç.
Her nedense Narlıdere de Kent Konseyinden Korkulmaktadır. Geçtiğimiz dönemde Kurulduktan sonra dört yıl uykuya yatırılan ve kasıtlı olarak çalıştırılmayan Kent Konseyi, bu dönemde de kurulmaması için büyük çaba harcanmıştır. Seçimden sonra üç ay içinde kurulması gereken Kent Konseyi seçimden 7 ay sonra tepkiler üzerine kuruluş toplantısı çağrısı yapılmıştır. Ancak Narlıdere ile ilgisi olmayan dernekler çağrılıp, Narlıdere de ki bazı dernekler, kooperatifler ve siyasi partiler çağrılmamış, dışarıdan duyarak gelen dernek ve kooperatif ve parti başkanlarına oy kullandırılmamış, bir adayın kazanması için her tür anti demokratik tutum ortaya konulmuştur.
Türkiye Karanlığa doğru hızla sürüklenmektedir. Karanlıktan çıkışın yolu AKP iktidarını 2015 seçimlerinde iktidardan uzaklaştırmaktır. CHP Türkiye halkının tamamını etkilemek ve CHP yi iktidar yapmak için projeler hazırlarken, Narlıdere de yaşanan ve giderek yaşamın her tarafına yayılan ötekileştirme CHP nin iktidar mücadelesine zarar vermektedir.