Elias Conetti’nin güzel bir sözü ile başlayalım yazımıza.
Diyor ki;
“İnsan hayatının ölçüt olmaktan çıktığı yerde, artık hiçbir şeyin ölçütü kalmamış demektir.”
Çok sevdiklerimizin, çocuğumuzun, kan bağımızdaki kişilerin iyiliğini egoistçe; öncelikli olarak iyi olmasını ister ve uğraşını veririz. Gönül ne isterse istesin; sonucu kültürel birikim, uğraş, azim, bilinçli mücadele belirler.
Arkadaşım diyor ki;
“Ey çocuğun yetiştiricisi anne, baba her ikiniz veya şartların derinleştirdiği tek kişilik yetiştirici.
Unutmayın ki; siz bir sınavdasınız. Sınavdaki yazılı kâğıdınız çocuğunuz. Kâğıdı dolduran, sınav olan sizsiniz. Sınavdaki başarınız ise çocuğunuzun kariyeri ve sağlık durumu.
Sakın; ne ortama, çevreye ve yazılı kâğıdına suç yükleme. Başarıda başarısızlıkta senin eserin. Unutma…”
Düşünüyorum; geleceğe olan borcumuzu aydın, kültürlü, saygılı olmakla ödeyebiliriz. Tarih bu konuda güzel örneklerle dolu.
Cervantes’in 1605’de yayımlanan başyapıtı Don Guljone (Donkişot) in dilimize ancak 400 yıla yakın bir zaman sonra çevrilmiştir.
Dante’nin 1310-1321 arasında yayımlanan büyük klasiği “İlahi Komedya” yedi yüz (700) yıla yakın bir zaman sonra asıllarından eksiksiz olarak çevrilebilmiştir.
Beni etkileyen bir konuyu yazmadan geçemeyeceğim.
“11 Kasım 1577’de İstanbul semalarında kuyruklu yıldız görüldü. Halka heyecan ve korku yaratan kuyruklu yıldız bir ay boyunca izlendi.
Kuyruklu yıldızdan sonra İstanbul’da önce veba salgını başladı. Aynı yıl birde deprem oldu.
Halk arasında hurafeler kulaktan kulağa yayıldı. Felaketin nedeni rasathaneydi. Çünkü buradan meleklerin bacaklarına bakılıyordu!
Şeyhülislam Ahmet Şemsettin Efendi saraydaki kadınlarında desteğini alarak padişahı rasathanenin “günah” olduğuna inandırdı.
Padişah 3.Murat emretti. Şeyhülislam fetvayı verdi:
“Gözlem yapmak uğursuzluk getirir. Meleklerin sırlarını küstahça anlamaya çalışmanın vahim sonuçları çok açıktır. Gözlem yapılan hiçbir memlekette işler yolunda gitmemiş ve devlet yapısı mutlaka zelzeleye uğramıştır.”
Ve Tophanedeki Rasathane yıkıldı. Ancak Osmanlıda bundan 300 yıl sonra yeni bir rasathane kurulabildi. Rasathanenin yıkılışından sonra rasathane kurucusu Takiyeddin Efendi kahrından öldü.
Hataların sonuçlarını çocuklar, nesiller, topluluklar çekiyor. Hata cehaletle kol kola geziyor.
Ataların çizgileri, eserleri, mirasları evlatlarının, torunlarının karakter yapısına, dünya görüşüne yansır.
Zaman doğasında; güneşin, bağlı olduğu galaksi merkezi etrafındaki 250 milyonluk bir turuna göre ortalama 60-70 yıllık ömrümüz sadece 7-8 saniye gibi kısa bir zaman ifade etmekteymiş.
O halde bu 7-8 saniye gibi kısa bir zamanı neden kişilikli, eğilmeden, gururlu ve erdemli yaşamayalım ki.
Makyavel’in bir sözü var. Diyor ki;
“Amaca giden her yol mubahtır.” Düşünceme ve kişiliğime ters gelen bir söz. 7-8 saniyelik bir hayat içinde; nokta kadar menfaat için virgül kadar eğilmeye değmez diyorum.
Yaşamı kirlettirmeyelim. Aydın, kültürlü, birikimli kişiler yetiştirelim. Eski Romalı yergi ustası Martialis’in dediği gibi;
“O suyu kirletmeye kıçın yetmez, kafanı daldır, Zoilus, kafanı…” diyemeyeceğimiz aydın kişiler yetiştirelim.
Evet,
Cehalet kaba, bilgi nazik yaşamımızda. Yaşamımızın nazik olması dileğimle.
Hoşça kalın.