İlçe Kongrelerinden sonra İl Kongresi de tamamlandı. Alaattin Yüksel 12 oy farkla seçimi kazandı. Kendisini ve ekibini kutlarız.

Bana göre İl Başkanı olamasa da seçimin galibi Nevzat Kavalar, çünkü Divan Kuruluna Alaattin Yüksel 399 imza, Nevzat Kavalar ise 181 imza ile müracaat etti. Bu imzalara göre Alaattin yükselin 218 farka seçimi kazanması gerekiyordu. Ama sadece 12 farkla kazandı. Hatta Alaattin Yüksel e giden oyların 7 tanesi dönüşse Nevzat Kavalar seçim kazanıyordu.

Bu sonuç bir şeyi kesin olarak kanıtlıyor. 206 delegeye Belediye Başkanları ve İlçe Başkanları Alaattin Yüksel için baskı ile imza attırmışlar. Bu söylendiğinde birçok kişi inanmasa da,  Çarşaf listenin başarısı bu durumu gün yüzüne çıkarmıştır. Eğer Blok Liste olsaydı bu irade ortaya çıkmayacaktı. Aynen Narlıdere de olduğu gibi Belediye Başkanları bazı delegelerin arkasına adam takarak oy vermediği listeyi toplayacak ve sonuç çok büyük farkla alınacaktı. İşte Özgür İradenin sembolü olan çarşaf liste bu özgür irade hegemonyasını kısmen önledi.

Büyük Şehir Belediye Başkanı sayın Aziz Kocaoğlu Kongre öncesi tarafsız kalacağını, müdahale etmeyeceğini söylediği halde Kongre salonuna Alaattin Yüksel ile girmiş ve tur atmıştır. Bunu yapmaya göze alan Büyük Şehir Belediye Başkanının delegeler üzerinde hangi baskıları kurduğunu düşünmek bile istemiyorum.

Basın duayenleri diyor ki aslında Alaattin Yüksel Seçimi buna rağmen kaybetmişti, salonun üst katta ki odalarına karargah kuran Aziz Kocaoğlu bazı delegelerle çağırarak bire bir konuşmasa seçim kayıptı. O delegelere ne söz verilip verilmediğini bilmiyoruz. Ama Seçimi son dakikada Aziz Kocaoğlunun kurtardığı söyleniyor.

Bana göre seçimi kazanan Aziz Kocaoğlu da değil. Bana göre Alaattin Yüksel in İl Başkanı olmasını sağlayan Abdül Batur. Eğer Abdül Batur Narlıdere İlçe Kongresine iş vadi ve işten atma tehdidi ile 22 kişiye takiple kendi listesine oy kullandırmasaydı, Narlıdere seçimlerini kazanamayacak ve 13 Delege de Alaattin Yüksel e oy vermeyecekti. Yani Seçimleri Aziz Kocaoğlu nun tek başına çabası değil, Abdül Batur un kamu gücüyle oraya taşıdığı delegeler almıştır.

Yani bu Kongereler süreci de Belediye Başkanlarının kamu gücünü kullanarak, özgür iradeyi baskı altına alarak belirlemiştir.

Ama durum açıkça göstermektedir ki erk ellerinden gittiğinde arkalarında ki güç sıfırdır. Tüm kamu gücünü kullanmasına rağmen Narlıdere de zor kazanmışlardır, İzmir de zor kazanmışlardır. Bu durum 2019 da Belediye Başkanları ön seçime girecekse işleri zor demektir.

Narlıdereden gerek yönetim ve Disiplin Kuruluna gerekse Kurultay delegeliğine oldukça çok aday vardı. Anahtar listelere girenlerden Belediye Başkanı ile İlçe Başkanı Kurultay Delegesi, Ednan Arslan da İlçe Yöneticisi oldular. Ancak anahtar listede olduğu halde Celal Yıldız Yönetime seçilemedi.

Aslında Narlıderenin İl Yönetim Kurulu adayının Ali Tübek olduğu söyleniyordu ama siyasetin iki başarılı ismi mutlaka bir yere seçilmeliydi. Bu nedenle üç kişi birden Narlıdereden aday olması uygun düşmediğinden olacak ki önü kesilen Ali Tübek oldu. Ednan Arslan Narlıdere mahalle delegeliği, Güzalbahçe İl delegeliği derken İzmir i yönetmesi daha uygun bulundu, Alattin Yükselin de çok yakınında bulundu doğrusu hak onundu. Çünkü Ednan Arsalan ın 2019 kadar unutulmaması, bir yere seçilmesi gerekiyordu. Delege de bunu fark etmiş olacak ki Celal Yıldız ın kadrolu İl Yöneticiliğine son verdi. Delege Celal Yıldız ı liste dışına attı.

Kısaca geçtiğimiz kongreler sürecinde olduğu gibi, bu kongreler sürecinde de Belediye başkanlarının hegemonyası kırılamamış, gene örgütü onlar dizayn etmiştir. Yani eski hamam eski tas,değişen bir şey yok.

NARLIDERE DE KENT KONSEYİ ARANIYOR

Kent Konseyleri Bakanlar Kurulu tarafından Yönetmeliği çıkarılmış, kurulması zorunlu kurumlardır. Yerel Yönetim seçimleri ni takip eden 3 ay içinde Belediyesi olan her yerleşim yerinde kurulması, Başkanı ve Yürütme Kurulu seçimle gelmesi zorunlu olan kurumlardır.

Amacı halkın yerel Yönetimlere katılımını sağlamak olan Kent konseyleri, kuracağı meclis ve komisyonlarla kentin sorunlarını tesbit edip Belediye meclisinin gündemine taşımaktır.

Her İlçe de, her İl de kurulan ve başarılı çalışmalar yapan Kent Konseyi her nedense Narlıdere de kurulmak istenmiyor. Kamuoyu baskısı ile kurulsa da göstermelik olarak kalıyor. Buz dolabına konuyor.

Ne Yönetmeliğin gerekleri uygulanıyor, ne de bir toplantı yapılıyor. Sadece belediyeye yakın bir başkan belirlenip, o başkan Narlıdere Kent Konseyi Başkanıyım diye diğer Kent Konseyi Başkanları ile Turistik seyhat yapıyor.

Geçen dönemde Halil Şerbes seçilmişti. Bu dönem de Mükerrem Demir. 2014 Ekim Ayında yapılan seçimde seçilen Mükerrem Demir 2015 Ocak, 2015 Ekim aylarında zorunlu Genel Kurul yapması gerektiği halde bırakınız genel kurulu bir meclis, bir komisyon bile kurmadılar. Zorunlu olarak Belediyenin sağlaması gereken mekan ve bütçesi verilmiyor Kent Konseyi işlevsiz hale getiriliyor.

Öyle görünüyor ki 2016 Ocak ayında yapılması zorunlu olan Genel Kurul da yapılacak gibi görünmüyor.

Madem Narlıdere de Kent Konseyinden Korkuluyor, onun varlığından rahatsız olunuyor o zaman kapatın da halk kendi örgütlenmesini yaratsın.

Halktan korkan, halkın yerel yönetimlere katılımından korkan bir yerel yönetimin, ne katılımcı olduğunu, ne  demokrat olduğunu ne de sosyal Belediyecilik yaptığını iddia etmesi olanaklı değildir.