Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) dün Ankara’da yabancı misyon temsilcileri ve basına bir kahvaltı daveti verdi ve bu davette 179 sayfalık bir rapor açıkladı. Türkçe, İngilizce ve Fransızca hazırlanan raporun adı: Alevi Hak İhlalleri Raporu. Rapor, 37’si 2011 yılında, 70’i de 2012 yılında yaşanmış toplam 107 hak ihlalini kapsıyor.

Raporu hakkında açıklamalar yapan ABF Genel Başkanı Selahattin Özel “Bizim dileğimiz, ülkemizde insanların dili, inancı ve cinsiyeti gibi nedenlerle ötekileştirilmelerinin, aşağılanmalarının son bulması ve bu tür raporlar hazırlama ihtiyacımızın ortadan kalkması” dedikten sonra biraz da ironi yaptı ve şunları söyledi: “Picasso, ünlü Guernica tablosunu nasıl yaptığını soran subaya ‘Onu ben değil siz yaptınız’ demiş. Şimdi bize ‘bu raporu kim yaptı’ diye sorulsa cevabımız çok net: Alevi raporunun hazırlanmasında en çok emeği geçen kişi, başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve onun hükümetinin yarattığı siyasal iklimdir.”

Gerçekten de raporda “hak ihlali” olarak yer alan 107 vakadan 15’i doğrudan Başbakan Erdoğan’ın CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu üzerinden onun Alevi kimliğini öne çıkarması ve hedef haline getirmesi örneklerinden oluşuyor.  Erdoğan’ın 29 Nisan 2011’den başlayarak Kılıçdaroğlu üzerinden geliştirdiği nefret söylemi 6 Ağustos 2012’de Karacaahmet Cemevi’ne ‘ucube’ demeye kadar uzanıyor… Özel’in de belirttiği gibi, eğer bu ülkede nefret suçu gerçekten suç olarak değerlendirilseydi, 2 yıl içinde Başbakan Erdoğan yalnızca Alevilere yönelik kullandığı nefret dilinden dolayı 15 kez hakim karşısına çıkacaktı!

* * *

Rapora göre, tarihin birçok döneminde Alevilere yönelik gerçekleşen hak ihlalleri AKP iktidarı döneminde çok daha artmış gözüküyor. Rapora göre; “Başbakan, aleni bir biçimde başta Alevilik olmak üzere farklı inançlara hakaret etmekte, zaman zaman da gizlemeye çalıştığı totaliterliğini dışa vurmakta ve ana muhalefet partisi başkanının Alevi kimliği üzerinden mezhepsel bir cepheleşme yaratmak istemektedir. İktidar, seçim meydanlarında, iktidar icraatlarında, dış politikada Sünniliği öne çıkararak Sünnileri tatmin etmeye çalışmaktadır. Başbakan kullandığı dil itibariyle bütün yurttaşlarını kucaklaması gerekirken, her inanca ve kimliğe hak ettiği saygınlıkta davranması gerekirken tersini yapmaktadır. Ancak, Türkiye’de böyle davranacak bir başbakan da, laik bir devlet de yoktur ve bundan dolayı da Aleviler hayatın her alanında tasfiye edilmektedir. Hal böyle olunca Alevilerle ilgili “ayrımcılık, hak ihlali, hakaret, aşağılama, nefret suçu, inkâr, baskı, şiddet” yani ötekileştirmenin her tür biçimi olağan hale geldi ve bunları belgelendirmeye itecek kadar vahimleşti. Nitekim Alevilerin içinde bulunduğu vahamet dış basının da dikkatini çekti ve yurtdışında da birçok yayın organı Başbakan Erdoğan’ın mezhepsel ayrışmayı manipüle ettiğini yazdı. Bu raporla birlikte bizler de hak ihlallerinin geldiği boyutu herkese açıkça ilan ediyoruz...”

* * *

Alevi Hak İhlalleri Raporu açıklanırken “AKP Hükümeti’nin mezhepçiliği” ile ilgili olarak atıfta bulunulan rapor, ABD’nin eski Ankara Büyükelçileri Morton Abramowitz ve Eric Edelman’ın 11 kişilik heyetle hazırladığı rapordu. Abramowitz ve Edelman, ABD içinde “hangi derin Amerika’yı” temsil ediyorlar bilinmez ama Hürriyet Gazetesi’nin haberine yansıyan ve Beşar Esad sonrası Türk-Amerikan işbirliğine “ışık tutması” istenen rapor açıkça “Türkiye’nin Suriye’ye yönelik açıkça mezhepçi politikalar izlediği ve Sünni tabanlı Müslüman Kardeşler örgütü ile özdeşleştiğini” yazıyordu.

ABD büyükelçilerinin “Türkiye’nin dış politikasında” açıkça teyit ettiği bu mezhepçilik iç politikada da fazlasıyla var. Alevi Raporundan öğreniyoruz ki, 2011 yılında hak ihlallerinin 11’i doğrudan hükümet kaynaklı iken, bu sayı 2012’de 32 olmuş. Kamu kaynaklı bu 32 hak ihlalinin önemli bir bölümünün ise eğitim kurumlarında yaşandığını hatırlatmakta yarar var…

[email protected]