Yeni Eğitim Öğretim Yılı başlarken Ülkemizin daha çağdaş bir yerde olması için eğitimin önemini vurgulayan pek çok ilerici, yurtsever eğitim kurum ve kuruluşları açıklama yaptılar. Eğitim Sen “Salgın Günlerinde Eğitim” başlığı altında bugüne kadar 10 Basın Açıklaması yaptı. Bu arada Genel Merkezi İzmir’de olan Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği bir Basın açıklaması ile görüşlerini kamuoyuyla paylaştı. Dernek açıklaması şu şekilde :
“2020 yılının başlarında Wuhan’dan (Çin Halk Cumhuriyeti) adım adım tüm dünyaya yayılan Corona virüs salgını, ülkelerin sağlık, sosyal ve ekonomik sistemlerini felce uğratıp yönetim açmazlarına düşmelerine neden olmaktadır. Demokrasi kültürünün bir ölçüde de olsa içselleştirildiği ülkelerde alınan bilimsel önlemler, sosyal devlet anlayışı ve saydam kriz yönetimi bu açmazları azaltarak salgının kontrol altında tutulması yönünde adımlar atılmasını sağlamaktadır.
Ülkemizde ise; salgının başlangıcında kurulan bilim kurulu, sorunun çözümünde bilime öncelik tanınması açısından umut veren bir adım gibi görülse de; pandeminin hızla yayılım göstermesi karşısında siyasal baskılara boyun eğen etkisiz bir kurula dönüşerek bu umudun boşa çıktığını göstermiştir. Sosyal devlet anlayışının temel göstergelerinden olan “sağlık hakkının”, ekonomik kaygılarla göz ardı edilerek, salgın kontrol altına alınamadan AVM’ lerin açılması, turizm şirketlerinin baskısıyla seyahat kısıtlamalarının kaldırılması ve özel okulların açılmasına olanak sağlanması; hiç bir biçimde saydam olmayan kriz yönetimi “yeni normal” diye adlandırılan dönemin tam bir “yeni salgın” dönemi haline dönüşmesine neden olmuştur.
Başta Türk Tabipleri Birliği olmak üzere ülkemizin sağlık örgütleri, sağlık çalışanları, bilim insanları, eczacılar salgının doğru yönetilebilmesi için sürece katkıda bulunmaya çaba göstermişler ancak önerileri dikkate alınmamıştır. Canları pahasına salgına karşı özveriyle mücadele eden tüm sağlık çalışanlarını saygı ve minnetle selamlarken Türk Tabipleri Birliği’ne yapılan haksız saldırıyı kınadığımızı da belirtiyoruz.
Bilimsel, çağdaş, demokratik ve kamusal eğitim anlayışından hızla uzaklaştığımız; piyasalaştırılan, yöneticilerin kişisel tercihlerine ve tarikatların güdümüne terk edilmiş olan eğitim sistemimiz salgın karşısında iyice açmaz içine sürüklenmiştir. Öğretmen maaşlarını milli eğitimin en büyük yükü gören bir anlayışın eğitim sorunlarını çözme konusunda ne ölçüde samimi olduğu tartışmaya bile gerek olmayacak kadar açıktır. Salgının başından bu yana uygulanan uzaktan eğitim, öğrencilerimiz arasındaki fırsat eşitsizliğini körükleyen bir sonuç doğurmuş; yeterli televizyon, bilgisayar ve internet ağına sahip olamayan öğrencilerimiz bütün bir eğitim dönemini adeta boşa geçirmek zorunda kalmışlardır.
21 Eylül 2020 günü kamu okullarında; okul öncesi ve ilkokul birinci sınıf öğrencileri haftada iki gün okulda, otuzar dakikalık beş ders ile yüz yüze eğitime başladı. Salgın başından bu yana geçen altı ay süresince milli eğitim bakanlığının okullardaki öğretmen ve derslik yetersizliği, personel yokluğu ve temizlik, okul ve derslik koşullarının hijyeni ve sağlığa uygun hale getirilmesi için; velilerden kayıt sırasında yüksek miktarda bağış toplamak ve çocukların okula gönderilmesi tercih ve sorumluluğunu velilerin üzerine yıkmak dışında hiçbir radikal önlem almadığını görüyoruz. Bu durumun herhangi bir bakanlık ama özellikle de Milli Eğitim Bakanlığı için kabul edilemez bir yönetim zaafı olduğunu düşünüyoruz.
Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği olarak;
Dinselleştirilerek tarikatların güdümüne sokulan ve piyasalaştırılan eğitim anlayışından vazgeçilip; bilimsel, laik, çağdaş ve kamusal eğitim sisteminin oluşturulması yönünde adımlar atılmasını talep ediyoruz.
Yüz yüze eğitimin yapılabilmesine olanak sağlayacak gerekli koşulların oluşturulması için milli eğitime yeterli bütçenin sağlanmasını; gereksiz pek çok yere ayrılan kaynakların -sadece bu dönemde- eğitim ve sağlık amaçlı kullanılmasını öneriyoruz.
Uzaktan eğitimde öğrencilerin derse ulaşımındaki fırsat eşitsizliklerinin giderilmesi amacıyla gerekli önlemler alınmasını aksi halde “çocuk işçilere” yeni katılımların olabileceği konusunda uyarıyoruz.
Öğretmen, derslik, çalışan yetersizliklerinin giderilmesini; bunun için liyakat koşulları gözetilerek yeni öğretmen atamaları yapılmasını, okullarda çalışan istihdam edilmesinin koşullarının yeniden sağlanmasını, derslik yetersizliği konusunda uzaktan eğitim yapan üniversitelerin olanaklarından yararlanılmasını öneriyoruz.
Kapatılan köy okullarının onarılarak yeniden öğrencileriyle buluşturulmasının ivedilikle gerçekleştirilmesi yoksa çok geç kalınmış olacağı konusunda uyarıyoruz.
Sağlık koşullarının iyileştirildiği okullarda haftanın 7 günü dönüşümlü seyreltilmiş eğitim uygulamaları yapılmasını öneriyoruz;
Kriz sürecinin yönetiminde olayın odağındaki grupların; sendikaların, eğitimle ilgili derneklerin, vakıfların, öğretmen, öğrenci ve velilerin katılımıyla yerele dayanan çözümler oluşturulması yoluna gidilmesi ve yaşam hakkıyla eğitim hakkının özenle dengelenerek bütün diğer unsurların önüne çıkarılması için gerekli önlemlerin alınmasını talep ediyoruz. Bu koşullar sağlanmadan yüz yüze eğitime geçilmesinin salgının daha da kontrolden çıkmasına neden olacağını düşünüyor ve yetkilileri uyarıyoruz.
Tüm öğrenci, öğretmen ve velilerimiz için yeni eğitim öğretim yılının sağlıklı bir öğrenim-değişim-dönüşüm süreci olmasını diliyoruz.”
Dernek Milli eğitimde ivedilikle olması gerekenleri özlü bir şekilde açıklamış. Aslında Türkiye’nin kısa, orta ve uzun erimli Çağdaş bir Ülkeye yakışan Milli Eğitim Politikalarını tüm paydaşlarla birlikte hazırlayıp uygulamaya koyması gerekiyor. Ancak bunu dindar nesil yetiştirme kavgası veren, eğitimi yaz-boz tahtasına çeviren, ülkemizi her alanda gerileten ve gericiliği özendiren AKP İktidarı ile yapmamız mümkün değil.