Başbakan Erdoğan ipin ucunu iyice kaçırmış görünüyor. Ağzından çıkanı kulağı duymuyor gibi. Önünde diz çökmeyen herkesin üzerine kocaman bir çarpı işareti atıyor. Bu tavır Erdoğan’ı hem ulusal hem de uluslararası düzeyde iyice yalnızlaştırıyor. Taksim Dayanışma Platformu’na rağmen kendi oluşturdukları “çakma Gezi Grubu” bile Erdoğan’ın uygulamalarına “evet” demiyor. Dönemlerini çoktan kapamış olsalar da Erdoğan’ı parlatmak için “kabul edilen” Şaşmaz da, Kaçan da Erdoğan’ı kurtarmayı beceremiyorlar! Hülya Avşar bile Erdoğan’la görüştükten sonra “haksız hiç kimse yok herkes haklı, kimsenin kazanmayacağını da herkes biliyor” diye açıklama yapmak zorunda kalıyor.
Kılıçdaroğlu’nu eleştirdiği için daha birkaç hafta önce AKP kurmayları tarafından övgülere boğulan Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda, “Erdoğan'a oy veren birçok kişi bugün onun yanında değil ve Taksim Meydanı'nda gösteri yapıyorlar, Erdoğan değişmek zorunda” deyince “tu kaka” ilan edildi. Arakasından Avrupa Parlamentosu’nda AP'de Hristiyan Demokratlar, Sosyalistler, Liberaller, Yeşiller ve solun uzlaşmasıyla hazırlanan ve polisin direnişçilere karşı kullandığı aşırı ve orantısız gücü eleştiren, şiddete başvuran polislerin yargılanmasını isteyen ortak eleştiri metnini “tanımam” diyen Erdoğan’ı çıldırtmış durumda…
Bugüne kadar yaptığı hamlelerle AKP’ye fiili destek veren Bahçeli bile, kendisine rağmen sokağa çıkan binlerce MHP’linin de etkisiyle, "artistlerle konuşan, çakma Gezi Parkı temsilcileriyle bir masa etrafında mizansen şekilde buluşan Başbakan’ın asıl konuşması ve saygı duyması gereken haklarını yediği, ifade ve kişisel özgürlük alanlarını daralttığı tüm gençlerimiz ve masum vatandaşlarımızdır” demek zorunda kaldı… Haklılığı, haksızlığı bir yana, başlarda oldukça ”tereddütlü ve ürkek” olan BDP de “ülkenin bir tek çapulcu tarafından yönetilmesindense üç beş çapulcu tarafından yönetilmesi daha demokratiktir” deme aşamasına geldi…
Şimdi sırayı AKP’nin kendi içinde yaşayacağı istifalar almalı... Çünkü, Gezi tam anlamıyla bir kırılma noktası oldu. “Yetmez ama evetçilerin” neredeyse tamamı AKP’den koptu. AKP’nin bir dönemler kullanıp kenara ittiği Ertuğrul Günay, Erdal Kalkan, İbrahim Yiğit gibi isimler ““Başbakan olaylar ve eleştiriler karşısında sinirleniyor. Yüzde 50’yi tutuyorum diyor. Türkiye’de iç savaş mı çıkaracaksınız, insanlar birbirlerini mi öldürecekler” diye eleştiriyorlar. İstifa etmeleri günahlarının üstünü örter mi bilinmez ama istifaları en azından “hafifletici neden” olur. İstifaları sonrası Erdoğan’ın onları da “marjinal” ilan edeceğini duyar gibi oluyorum ama memleketin çoğunluğu marjinal olmuşken, birkaç AKP milletvekilinin daha marjinal ilan edilmesinde “şer değil hayır” olur…
Şarkıları şiirleri iyi kullanan ve “yollarda beraber ıslanan” AKP için artık yeni bir şarkıya ihtiyaç var, adı belli oldu: “Dönülmez akşamın ufkundayız ve vakit çok geç...” Karşısında halen güçlü bir alternatif hareket olmasa da, AKP’nin “üç vakte kadar” gideceğini söylemek için fal açmaya gerek bile kalmadı. Çünkü AKP “cami duvarına işemiş” durumda, yani Erdoğan’ın burnuna gelen koku Gezi Parkı’ndan değil, oradan geliyor…Erdoğan’ın söylemlerindeki hakarete varan sertliğinin artması ve devlet terörüne dönüşen polis şiddeti de artık emin olun AKP’yi kurtaramaz. “Sarı öküzü” almak için “masum çocuklar ve marjinal” söylemi de…
Marjinal olmak suç mu?
Başbakan’ın, İçişleri Bakanı’nın ve İstanbul Valisi’nin her fırsatta Gezi Parkı için yapılan eylemleri düzenleyenleri “marjinal” ve “marjinal gruplar” olarak ilan etmesi üzerine CHP Gaziantep Milletvekili ve TBMM İçişleri Komisyonu üyesi Ali Serindağ İçişleri Bakanı Sayın Muammer Güler’e “Marjinal ne anlama geliyor, Başbakan ve hükümet bu kavramı kim veya kimler için kullanılıyor” diye sorması tam da bu dönemde çok anlamlı. “Marjinal” kavramını ısrarla “terörist ve anarşist” gibi kavramlarla da yan yana kullanarak toplumu manipüle etmeye çalışanlara Serindağ çok açık sormuş: “Marjinal” denen kişi veya grup yasadışı değillerse “marjinal” olmak niçin bir suçmuş gibi sunuluyor? Yok eğer, “Marjinal” denen kişi yada gruplar yasadışı ise, üstelik suç işlemişlerse ve sizlerin açıklamalara yansıdığı şekliyle bu kadar açıkça da biliniyorlarsa niçin haklarında yasal işlem yapılmıyor?”