‘Gezi Parkı Eylemleri’nin, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere Türkiye çapında çok yükseldiği bir sırada, haziran ortasında, Pakistanlı düşünür Tarık Ali’yi dinlemiştim. Çankaya Belediyesi’nin düzenlediği söyleşide Tarık Ali ‘Gezi Eylemleri’ ile ilgili değerlendirme yaparken, “Türkiye'de birkaç hafta önce millet boğuluyordu, hükümetin uygulamalarına kimse karşı çıkmıyordu; herkes ölmüş gibiydi. Bu hükümet bu insanları ele geçirdi, diye düşünülüyordu; ben de öyle görüyordum” demiş ve arkasından da eklemişti: “Olgular ve tarih öngörülemez. Bu hareketin (Gezi direnişinin) en önemli özelliği: birleşik ve toplumun her kesiminden insanı kapsamasıdır. Bu eylemlerle başkan olmaya hazırlanan başbakan çok şey kaybetti. Şu anda kendi yönettiği halkı ikiye ayırdı. İslamcı kesimde de bir bilinçlenme var. Bu eylemler onları da böldü. Biri Ankara'da, biri Pensilvanya'da yaşıyor. Burada Erdoğan'ın konumu artık çok zayıfladı.”
Önceki gün Bakırköy Belediyesi’nin düzenlediği ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da izlediği konferansta, Fransız düşünür Alain Badiou ve Slovenyalı Sosyolog Slavoj Zizek’in ‘Gezi’den hareketle yaptıkları tespitler, Tarık Ali ile benzerlikler oluşturuyor. Zizek, “Size oluşturulan cennette, sorunlar ve sıkıntılar var dediniz; sokağa çıktınız ve dünyada aslında ters giden bir şeylerin olduğunu, siz Türkiye’den gösterdiniz” tespitini yaparken, ‘Gezi’ ile birlikte ‘yeni bir Türkiye hareketi başladığını’ belirten Alain Badiou’nun tespitleri son derece çarpıcı... Badio diyor ki; “Bugün Türkiye’de kapitalizmin kendisiyle ve benim ‘tuhaf yaratık’ olarak nitelendirebileceğim İslami Kapitalizm ile karşı karşıyayız. Ben kapitalizmin her türüne karşıyım. Gezi Direnişi ile birlikte, siz hem kapitalizmin kendisine hem de İslami hükümetin sizi ezmesine karşı çıktınız. Toplumun tüm kesimleri bu karşı çıkışta bir araya geldi. Umarım bu karşı çıkışınıza devam edersiniz. Var olan bu yaratığa karşı yeni araçlar bulmayı da unutmamalısınız.”

“Dünyada, bugün dört akım biçimi söz konusu” diyen Badio, kapitalizmi şirin göstermeye çalışan ‘eski solcuları’ da bu akımlar içine alarak, dört akımı şöyle sıralıyor: “Bunlardan ilki: Fransa’da, Türkiye’de olduğu gibi; küresel kapitalizmin yanında olan sağcı hükümetler. İkincisi: küresel kapitalizmi kabul edilebilir hale getirmeye çalışan eski solcular. Üçüncüsü: ‘sert sağ’ diyebileceğim dinci, milliyetçi, ırkçı yaklaşımlar. Bunlara da faşist yaklaşımlar diyebiliriz. Dördüncüsü de: hakiki anlamda komünizm. Komünizm de; bildiğiniz üzere, bireylerin çıkarları değil, halkın kolektif çıkarlarına yöneliktir. Komünizmin kendisi soyut değil, aslında somut bir deneydir.”

‘Dün, tahmin bile edilemeyen’ ama kısa sürede ‘büyük bir halk hareketine’ dönüşen Gezi Eylemleri’nin en önemli özelliği olarak; ‘bu karşı çıkışta toplumun bütün kesimlerinin bir araya gelmeleri’ diyen bu ‘uluslararası düşünür ve eylemciler’, ifade ediş tarzları farklı olsa da, örgütlülüğü ve sürekliliği öne çıkarıyorlar.. Tarık Ali, ‘Gezi Eylemleri’nin devamı ve sürekliliği için, gerektiği hallerde ‘vites değiştirmenin’ önemine ve ‘ara adım atmayı öğrenmenin zorunluluğuna’ dikkat çekiyor. Zizek de “Gezi'nin nostalji olmaması için, belirli bir örgütlülüğün oluşup bize kalması gerekiyor” diyor. “Dünyanın önündeki gerçek alternatif yeni komünizm modelinin geliştirilmesidir. Küresel kapitalizme karşı geçmişte komünist yönetimin yaptığı gibi korkunç devlet anlayışıyla değil ancak devletin olmadığı, sadece halkın olduğu bir anlayışı geliştirmeliyiz. Yeni komünist bakış açısı insanlık için bir umuttur” diyen Badiou, aynı zamanda son derece gerçekçi de… Ünlü Fransız düşünür, ‘yeni bir siyasi alanın inşasının çok daha öncelikli olduğunu’ vurguluyor…
Yeni bir iktidar yürüyüşü için ‘farklı toplumsal kesimlerin bir araya gelmesinin önemine işaret edenleri’ pek dikkate almayan CHP’nin, Genel Başkan düzeyinde Zizek’i ve Badio’yu dinlemesi çok önemli. Umarım, bu konferans Kılıçdaroğlu’nun kulağını ve gözünü daha fazla sola, daha fazla ittifaklara doğru dönmesini hızlandırır ve biz de 2014 seçimlerinde sağcı iktidarların, bu ülke için ‘makus bir talih’ olmadığını görürüz!