Çökmüşüm; bir yıkıntı evin köşesine derin derin düşünmekteyim. Hayallerim öyle güzel ki bu viranede; bir güneş misali. Bu ayazda sıcak, sımsıcak bir dünya.

Ütopya, insanın yeryüzünde güzel bir hayatı yaratma çabasıdır. Düşseldir, iyiye, güzele ve mutluluğa ulaşma isteğidir.

ARİSTOTELES‘in güzel bir sözündeki gibi: ‘’Ruh zihinsel bir fotoğraf olmadan asla düşünemez. ‘’Toplumsal çelişkileri ortaya koyarak, eleştiren ve düşleriyle alternatiflerini sergilerler.

Ütopyanın (utopia) yazarı Thomas MORE 1516 yılında yazdığı bu eserle; ezilenlerin ve köylülerin içinde bulunduğu yoksulluğu dile getirmiştir. Düşüncelerini, hayallerini sergilemiştir. İngiltere‘de Başbakanlık yapmış bir politikacı olmasına rağmen; zenginlerin tepkisini çekmiş, gözden düşürülmüş ve MORE idam edilmiştir.

Yaşamdaki olumsuzluklar; bir proje olarak ütopya anlayışını doğuruyor. PLATON‘un ‘’ Devlet ‘’ i batı edebiyatında ütopyaya bir örnek olarak gösterilir.

Yaşamımızda en önemli bir yeri de aşk, sevgi kapsar. Aşk ve sevginin olmadığı yaşamı; yaşamdan saymak olmaz.

DOSTOYEVSKİ güzel bir söz söylemiş:‘’Sevmek; güzel birinde aşkı aramak değil, bir başkasında kendini bulmaktır. ‘’

Kendini karşındakinde bulmak, sevdiğin bir özelliğini onda görüp duygunun esiri olmak. Bunlar yaşamın renkli yanları. Hayallerinizle yaşarsınız, karşınızdakini hayallerinizle süsler, aradığınız istediğiniz bir yapıda görürsünüz. Ta ki karşınızdaki konuştuğunda veya bir hareket yaptığında; gerçek yerini bulur. Hayaller yerini başka düşüncelere bırakır.

İnsanın kendini, karşı cinsinde bulması zor; zor olan ise güzeldir, kıymetlidir. Yaşamımızda bunu yakalayan ne kadar insan var, seçim alanın tanıdıklarınla, çevrenle, gördüğün yerle sınırlı. Bu alan dünyada sadece bir nokta.

Yaşamımızda ütopyayı her alanda yaşamak mümkün. Yazımızı KONFÜÇYUS‘un bir sözüyle bitirelim. KONFÜÇYÜS diyor ki:‘’İnsan kalbindeki gerçek aşk, dörtnala giden at‘dır. Ne dizginden anlar, ne laf dinler. ‘’

Hoşçakalın