Yaşama sevincini kaybetmek, yorgun ve bitkin bir halde, umutsuzca gezinmek, insanın iki yaşından biri olan; gönül yaşının yaşlanması, heyecanının kaybolması, âşık olma kudretini bulamamak…

Ne kötü, bu yok oluşun belirtisi.

Yaşamımızda aşk bir tane değil; dosta aşk, işine aşk, sevgiliye aşk, doğaya aşk, v.s. aşk saymakla bitmeyen türlere sahip.

Aşk’ın merkezinde gönül var. Aşk gönül’ün vazgeçilmezi öyle vazgeçilmez ki genelde akılın önüne geçerek kimseyi dinlemediği gibi.

Bir dostum diyor ki:

“Tutunacak bir dalın olsun. Yüreğinde bir özlem, bir saygı, bir sevgi yumağı olsun. Yüreğinde kocaman bir aşk olsun. Aşk genç dimağın, genç gönlünün, yaşam sevgisinin meyvesidir. Aşk gönül yaşının sağlık habercisidir.”

Dostumun bu güzel sözleri bana arkadaşımın düşüncelerini yazdığı bir yazıyı hatırlattı.

Arkadaşım diyor ki:

“ Dünya ile yüreğim çelişiyor. Biri ayrı bir dünya çiziyor dimağımda, diğeri şart koşuyor bunu yapacaksın diye. Biri isyanlarda, diğeri zor koşmakta…

Yaşam bir kere ise, bir daha dönüşü yok ise; çile, işkence, ızdırap varsa bu yaşam neden? Bir yığın yıldız, güneş, bahar, deniz, cıvıl cıvıl bir orman senin ve benim mekânım olsa; güzel huri, düşüncesi güzel, yüreğimin parçası, kendimde göremediğim onda bulduğum öz kişiliğim. Sevgilim, aşkım, yaşam nesnem yanımda olsa. İşte o zaman anlarım işkenceni, zor koşmanı, eziyetini katlanır vücut sevdiği için acıya; acı tatlıya döner, sevda güneş olur, dünya mekân olur.”

Arkadaşımı saygıyla anıyorum. Güzel bir haykırış.

Bütün insanların güzelliğine inanıyorum. Güzellik yalnız fiziksel değildir. Çevremize baktığımızda her insanda bir güzellik bulabiliriz. Önemli olan bu güzelliği korumak ve yaşatmaktır.

Bir romanda okumuştum:

“Eğer sana verilen güzelliği koruyamıyorsan, belki onu hak etmiyorsun demektir.” Ben herkesin bu güzellikleri hak ettiğine inanıyorum.

Güzelliğinizi aşk ile süsleyerek güzel yaşamlar dileğiyle. Yazımızı Nazım’ın bir şiiri ile bitirelim.

KADINIM…

Hoş geldin, kadınım benim, hoş geldin.

Yorulmuşsundur,

Nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını,

Ne gül suyum, ne gümüş leğenim var.

Güldün,

Güller açıldı penceremin demirlerinde.

Ağladın,

Avuçlarıma döküldü inciler,

Gönlüm gibi zengin.

Hürriyet gibi aydınlık oldu odam.

Hoş geldin, kadınım benim, hoş geldin.

NAZIM HİKMET RAN

 

Hoşçakalın

Eftal YILDIZ