Bu vahşet tarihte “Kerbela Olayı” olarak bilinmektedir.
Aleviler bu acıyı insanlık tarihi ile başlayan kutsal gün ve olaylarla bütünleştirerek 1. Muharrem’den başlamak üzere on iki gün oruç tutarlar, buna “Matem Orucu” da denilmektedir.
Muharrem ayında bazı yörelerde Fatma Ana için bir gün önceden, bazı yörelerde de Masum-u Pak orucu olarak üç gün önceden başlanır. Hızır orucu, Ocak ayı içerisinde üç gün olarak tutulur.
Alevi-Bektaşilerde oruç sıkı yaptırımlara tabi olmaz. Amaç nefsi terbiye edip, benlikten kibirden uzaklaşmaktır. Hedef ise ilim, irfan ve edep ile Kamil insan olmaya çalışmaktır.
Alevi-Bektaşilerde oruç sıkı yaptırımlara tabi olmaz. Amaç nefsi terbiye edip, benlikten kibirden uzaklaşmaktır. Hedef ise ilim, irfan ve edep ile Kamil insan olmaya çalışmaktır.
Asıl olarak Alevi-Bektaşilerde El Orucu(kimsenin emeğine el uzatmamak),dil Orucu(asla yalan söylememek) ,bel orucu (eşinden başkasına bakmamak),nefis orucu(tamahkar olmamak, aç gözlü olmamak) göz orucu(tam bir iyi niyet ve dürüstlükle bakmak),kulak orucu(kulağını kirli işlere kapalı tutmak),Kalp orucu(vicdanlı ve adaletli olmak) ve irade orucu(Hz. Hüseyin, Hallac-ı Mansur,Seyyid Nesimi, gibi iradeli olmak.
10 Muharrem Kutsallığı: Muharrem ayı Hicri-Kameri takvimin 1. ayıdır. Kameri takvimde Muharrem 30 gün, devam eden diğer aylar da biri 29 diğeri 30 gün olmak üzere 12 ay vardır. Toplam 354 gündür.10 yılda bir 365 gün olarak hesaplanır. İlk defa Mısırlılar kullanmıştır.
10 Muharrem Kutsallığı: Muharrem ayı Hicri-Kameri takvimin 1. ayıdır. Kameri takvimde Muharrem 30 gün, devam eden diğer aylar da biri 29 diğeri 30 gün olmak üzere 12 ay vardır. Toplam 354 gündür.10 yılda bir 365 gün olarak hesaplanır. İlk defa Mısırlılar kullanmıştır.
Genel olarak Muharrem ayının, özel olarak 10 Muharrem (Aşura) gününün
kutsallığı, insanlık tarihi kadar eskidir. Arapça’da 10 "Aşr" demektir,
Aşura’da 10 Muharrem’dir. Kutsal kabul edilen kitaplarda, Mısır, Sümer ve Hitit tabletlerinde tarihin önemli olaylarına yapılan atıflar hep Muharrem ayına özellikle de 10 Muharrem’e verilen önemi, kutsallığı anlatır.
10 Muharremde olduğu kabul edilen olaylar:
1-Adem Babanın Havva Ana ile buluştuğu gün.
2-Nuh'un tufandan kurtulduğu ve gemisinde kalan yiyeceklerden "AŞURA" pişirdiği gün.
3-Hz.İbrahim’in Nemrud'un attığı ateşten kurtulduğu gün.
4-İshak veya İsmail Peygamberin kurban olmaktan kurtulduğu gün.
5-Yakup'un oğlu Yusuf’a kavuştuğu ve gözlerinin tekrar görmeye başladığı gün.
6-Eyyüb'ün sabırla ağır dertlerinden kurtulduğu gün.
7-Yunus'un balığın karnından kurtulduğu gün.
8-Musa'nın Firavun'un gazabından kaçarken Kızıldeniz’in yarılıp kendisine yol
verdiği gün.
9-İsa'nın semaya(Göğe) çekildiği kabul edilen gün.
10-Hz. Muhammed’in Emevi’lerin zulmünden kurtulmak için Mekke’den Medine'ye Hicret ettiği (göçtüğü) gün.(Şükür oruçları tutulmuştur.)
Saydığımız bütün bu önemli olaylar Muharrem ayı içerisinde, özellikle 10 Muharrem "AŞURA" günü meydana geldiği, eski kadim toplumların kitabelerinde, tabletlerinde ve kutsal kabul edilen kitaplarda(Zebur, Tevrat, İncil ve Kur’an) da geçmektedir.
Rivayete göre Hz. Muhammed Mekke’den Medine'ye 10 Muharrem günü Hicret etmişti. Medine'ye vardığında Yahudi'lerin "AŞURA" orucu tuttuğunu görünce nedenini sordu. Yahudiler Tanrı'nın bu günde Hz. Musa'yı Firavun'un zulmünden koruduğu gündür. Hz. Musa şükür orucu tutardı, bizde tutarız dediler. Bunun üzerine Hz. Muhammed " Biz Musa'ya sizlerden daha yakınız diyerek O’da oruç tuttu ve "AŞURA" pişirip dağıttı.(Sahih-i Buhari Hadis no:945.DİB yayınları)
kutsallığı, insanlık tarihi kadar eskidir. Arapça’da 10 "Aşr" demektir,
Aşura’da 10 Muharrem’dir. Kutsal kabul edilen kitaplarda, Mısır, Sümer ve Hitit tabletlerinde tarihin önemli olaylarına yapılan atıflar hep Muharrem ayına özellikle de 10 Muharrem’e verilen önemi, kutsallığı anlatır.
10 Muharremde olduğu kabul edilen olaylar:
1-Adem Babanın Havva Ana ile buluştuğu gün.
2-Nuh'un tufandan kurtulduğu ve gemisinde kalan yiyeceklerden "AŞURA" pişirdiği gün.
3-Hz.İbrahim’in Nemrud'un attığı ateşten kurtulduğu gün.
4-İshak veya İsmail Peygamberin kurban olmaktan kurtulduğu gün.
5-Yakup'un oğlu Yusuf’a kavuştuğu ve gözlerinin tekrar görmeye başladığı gün.
6-Eyyüb'ün sabırla ağır dertlerinden kurtulduğu gün.
7-Yunus'un balığın karnından kurtulduğu gün.
8-Musa'nın Firavun'un gazabından kaçarken Kızıldeniz’in yarılıp kendisine yol
verdiği gün.
9-İsa'nın semaya(Göğe) çekildiği kabul edilen gün.
10-Hz. Muhammed’in Emevi’lerin zulmünden kurtulmak için Mekke’den Medine'ye Hicret ettiği (göçtüğü) gün.(Şükür oruçları tutulmuştur.)
Saydığımız bütün bu önemli olaylar Muharrem ayı içerisinde, özellikle 10 Muharrem "AŞURA" günü meydana geldiği, eski kadim toplumların kitabelerinde, tabletlerinde ve kutsal kabul edilen kitaplarda(Zebur, Tevrat, İncil ve Kur’an) da geçmektedir.
Rivayete göre Hz. Muhammed Mekke’den Medine'ye 10 Muharrem günü Hicret etmişti. Medine'ye vardığında Yahudi'lerin "AŞURA" orucu tuttuğunu görünce nedenini sordu. Yahudiler Tanrı'nın bu günde Hz. Musa'yı Firavun'un zulmünden koruduğu gündür. Hz. Musa şükür orucu tutardı, bizde tutarız dediler. Bunun üzerine Hz. Muhammed " Biz Musa'ya sizlerden daha yakınız diyerek O’da oruç tuttu ve "AŞURA" pişirip dağıttı.(Sahih-i Buhari Hadis no:945.DİB yayınları)
Hicretin 2.yılına kadar Muharrem Orucu (Aşura) sürekli olarak tutulduğu tarihi belgelere göre nettir ve bellidir. Daha sonra ise Ramazan orucunun Hicretin 2. yılında ortaya çıkması sonucu Ramazan ve Muharrem ayrı ayrı tutulmuştur. Hz. Muhammed’in ölümünden sonraki halifeler devrinde ise Muharrem orucunu isteyenin tutabileceği şeklinde İcma-i Ümmet(Şura) kararı ile bir esneklik getirilmiştir. Yezid döneminde ise Muharrem orucu yasaklanmıştır.
Gerek hilafet döneminde gerekse daha sonraki dönemlerde Ehl-i Beyt taraftarları Muharrem orucunu sahiplenmiş ve sürekli tutmuşlardır. 10 Ekim 680 yılında Emevilerin 2. hükümdarı Yezid’in Hz.Hüseyin’i ve Ehl-i Beyt’i Kerbela’da şehit etmesi ile Hz.Hüseyin’i sevenler ve Ehl-i Beyt’e inananlar bu günleri 12 gün "MATEM" ilan etmişlerdir.
Muharrem ayı binlerce yıldan bu yana kutsal kabul edilen, savaş yapılmayan, cana kıymanın yasak ve suç olduğu bir aydır.
Kutsal kabul edilen tüm kitaplarda var olan ve neredeyse insanlık tarihi kadar eski olan Muharrem orucu Yezid tarafından yasaklanmıştır. Yezid Kerbela’da sağ kurtulan Zeynel Abidin’i halkın tepkisi ve isyanından korkarak Medine'ye göndermiştir. Böylece isyan ve öfke azaltılmış ve bir yandan da iktidar sağlamlaştırılmıştır. Ama Emevi tarihinden de anlaşılacağı gibi halkın Kerbela katillerine duyduğu öfke ve tepki asla dinmemiş, isyanlar ardı ardına gerçekleşmiştir. Yezid devam eden tepkileri yumuşatabilmek için bir yandan da Nisa Suresinin 92. ayetini uygulamaya koymuştur. Bu uygulama ile Yezid tarafından yayınlanan bir ferman ile bir ay "Katillik Orucu" tutturulmuştur.
Katilin üzerine kadın ya da erkek bir esiri azat etmek borçtur. O’da idama mahkûm olmuş, boynunu zincirden kurtarıp serbest bırakma. Aranızda anlaşma olan bir topluluktan olsa bile mirasçılara diyet vermek gerekir. Ancak asker ya da yoksul olup, esir cariye ya da idam mahkûmu azat etme parası ve gücü olmayan katillerin bir ay oruç tutmaları üzerlerine borçtur ve farzdır.
Bu oruç borcu ve emri insan öldürmemeleri için Müslümanların üzerine Allah’ın farz kıldığı Katillik nişanıdır ki tövbe edip kimseyi öldürmeyeler."(Nisa suresi 92.Ayet.) Yezid ile başlayan bu gelenek halen devam etmektedir.
Muharrem Orucu Yezid döneminde yasaklanırken, devam eden süreçte ve Abbasiler döneminde de 30 günlük "Katillik Orucu" devam etmiştir. "MİZRAKİ İLMİHAL" kararı ile ve kılıç zoru ile Türklere ve Acemlere tutturulduğu tarihi belgelerde kayıtlıdır."ŞEHİHA MÜŞLEM" adlı tarihi kitapta Hz. Muhammed’in 10 gün Muharrem Orucu tuttuğu, ve ölümünden sonra Muharrem Orucu'nun kaldırılarak, Ramazan’ın farz yapıldığı yazmaktadır. Muharrem orucu için Kur’an Meali Fecr suresi 1. ayette şöyle yazar: "Ya Muhammed, O Muharrem’in 10 sabahı ve akşamı hakkı için ve çift olup duranlara ve dahi on gecelere and olsun ki akıl ve (hikmet) sahibi olanlara itibar edip son amaçlarını onunla inceler, araştırırlar". Bazı Kur’an meallerinde bu surede yer alan "O Muharremin 10 sabahı" bölümü " and olsun ki tan yerinin ağarma vaktine, on geceye,çifte ve teke" şeklinde değiştirilmiştir. Aynı şekilde Nisa suresinin 92 ayeti için de Muharrem ayı değil de zil-hicce denilerek Muharrem ayına verilen önem azaltılmaya çalışılmış ve kafa karışıklığı yaratılmak istenmiştir.
Muharrem’in ve Kerbela'nın tarihsel işlevinden anlaşılması gereken şey, Şiilerde olduğu gibi salt kimin halife olacağı-olduğu yüzeysel, sığ ve başka bir tür şeriatçı bakış açısı ve davası değildir. Tam tersine ezilenlerin iktidar sahiplerinin zulmüne karşı kararlı, direnişçi, ölümü göze alan duruşlarıdır.
Kerbela Ezilenlerin hak mücadelesinde çağları aşıp bu günlere gelen ve binlerce yıl daha unutulmayacak bir destandır.
Alevi-Bektaşi batıni düşüncesinde Kerbela’dan ve Muharrem Orucundan anlaşılması gereken şey, Hz. Hüseyin’in eşitlikçi ezilenlerden yana ve direnişçi-egemene biat etmeyen duruşunun bilince çıkarılması, anlaşılması, kavranmasıdır.
Şiiler, Muharremin 10.gününde kendilerini zincirlerle döverek, kesici aletlerle yaralayarak kendi kendilerine işkence ederler. Bu şekilde ızdırap çekerek, İmam Hüseyin’in o korkunç ve dayanılmaz acılarına ortak olduklarına inanırlar. Bu davranış şekli Kerbela katliamının 1. Yıldönümünde başlamıştır. Daha önce Hz. Hüseyin’e söz verip de O'nu Kerbela’da yanlız bırakanların yaptıkları döneklikten pişman olup Katliamın 1. yıldönümünde kendilerini yaralayarak, işkence yaparak "Tövbe" etmeleri sonucu, adları "Tavvabin" tarikatına çıkanların ardılları bu günkü Şiilerdir.
"Hz. Hüseyin ve Kerbela şehitleri inançları, idealleri ve insanlık onuru için canını vermiş kişilerden insanlık çok şey öğrenmiş. Çağlar boyu kendilerinden sonra gelenler için, erdem, yiğitlik, korkusuzluk ve haksızlığa direnme örnekleri oluşturmuşlardır.
Şiiler, Muharremin 10.gününde kendilerini zincirlerle döverek, kesici aletlerle yaralayarak kendi kendilerine işkence ederler. Bu şekilde ızdırap çekerek, İmam Hüseyin’in o korkunç ve dayanılmaz acılarına ortak olduklarına inanırlar. Bu davranış şekli Kerbela katliamının 1. Yıldönümünde başlamıştır. Daha önce Hz. Hüseyin’e söz verip de O'nu Kerbela’da yanlız bırakanların yaptıkları döneklikten pişman olup Katliamın 1. yıldönümünde kendilerini yaralayarak, işkence yaparak "Tövbe" etmeleri sonucu, adları "Tavvabin" tarikatına çıkanların ardılları bu günkü Şiilerdir.
"Hz. Hüseyin ve Kerbela şehitleri inançları, idealleri ve insanlık onuru için canını vermiş kişilerden insanlık çok şey öğrenmiş. Çağlar boyu kendilerinden sonra gelenler için, erdem, yiğitlik, korkusuzluk ve haksızlığa direnme örnekleri oluşturmuşlardır.
Yöresel farklılıklar 12 İmam Matem orucunun özünü, mesajını ve mahiyetini değiştirmez. Bu oruç süresince bir matem havası yaşanır. Süslenmek, koku sürünmek, eğlence ve keyif verici işlerden kaçınılır. Gerek oruca niyet edilirken gerekse oruç açılırken su içilmez.
Matem orucunun temel ilkesi nefsini terbiye etmektir.
İmam Hüseyin’in ve Kerbela Şehitleri'nin çektikleri acıyı ve zorlukları beyninde, kalbinde ve gönlünde duymaktır.
Bunun anlamını zamanımızın koşullarına uyarlayabilmektir.
Onlar gibi düşünüp, onlar gibi bu zamanda da zalime karşı çıkıp, mazlumdan yana olmak haksız uygulamalara karşı çıkmaktır.
Yorgun Demokrat
Şükrü Boyraz
04.11.2013