Büyük düşünür, bilim adamı Albert Einstein ismine dünya dediğimiz yaşamakta olduğumuz gezegenin sırrını çözmeye ömrü yetmedi.
Yaşamakta olduğumuz kâinat yani dünya aslında çok güzel ve anlaşılması oldukça kolay ve elegandır. E 8 Matematik formülü ile 248 adet yüksek düzeyde simetri ile üçlem dairesi içerisinde (Manhattan Adası) büyüklüğünde düz bir alanı kaplayan Eyfel Kulesinin birkaç katı büyüklüğünde deha bir vinçle üçlem dairesinin bir çizimiyle yaşamakta olduğumuz adına dünya dediğimiz bu güzel gezegenin kâinatın sırrını çözmek belki de mümkün.
Bir başka deyişle yaratıcı ilahi bir güç kudret olmasaydı kâinatın bu kadar güzel ve elegan olması belki de imkânsızdı.
ENEL-HAK diyen Hallacı Mansur 9.yüzyıldan günümüze kadar uzanan süreçte izleri silinmeyen Tasavvuf Felsefesinde üçlem daireyi tanımlar ispat edemediğinden idam edilir.
İnsanlar gelişim düşünce ve inanç faktörleriyle bilim tasarım ve teknolojik olarak dünya gezegenin hoyrat ustası olmakla beraber gezegenin efendisidir.
Doğadaki tabiat tohumlarının ve köklerinin üzerine örer, çoğalır.
Hayvanlar yumurtlama ve de doğma ile çoğalır, İnsana ve doğal dengeye uyum içinde yaşamaya çalışırlar. Hayvanlar insana savunma zorunluluğu içerisinde kimi zaman zarar verdiği düşünülse de yarar ve faydaları daha çoktur.
İnsanoğlu doğanın dengeleriyle oynadığında, doğa insanlardan tsunami ve sel felaketi olarak intikamını almaya devam edecektir…
Dünya gezegeninin termal sıcak sularının ve doğada çıkan yanıcı gazların sönmemiş yanar dağların ve lavların olduğu her coğrafya da deprem olma riski vardır ve olmaya da devam edecektir. Asırlardır güneşten kopan dünya gezegeni hala tamamen soğumamıştır.
Bilgi ve bilimin araçlarını, gereçlerini bulan insan, doğanın yer altı ve yerüstü görünenin içinde saklı olan aslını bulması ile doğa, insanlığın Tanrısal anasıdır. Bu ana doğurgan, bakan, koruyan nimetlerini esirgemeyen, yaşamın kaynaklarıdır. İnsanın yeryüzünde varlığı ile yeryüzünün daima doğal ve sosyal yapısı bozulmuştur.Binlerce yıldır insanoğlu hala iyiyi, güzeli net olarak kurumsallaştıramamıştır. Mekanik teknolojinin yanı sıra binlerce sorun getirmiştir. Nedenleri, insanların araçları amaç dışı kullanmalarıdır. Tüm dinler ve inançlar, özde ezilen ve sömürülen insanların baskı ve zulümden kurtulması için, güçlüye karşı bir düşünsel eylemdir. İnsanı inandırarak, korkutarak, eğiterek doğru yöntemlerle insanlaştırmadır. Toprağa basıp gezdiğinden beri insanoğlu, doğanın baş belası, çirkin ustasıdır. Yeryüzünde bütün doğa canlı, cansız her şey dengelidir. Doğaya çaba eylem ve düşünsel yansıması ile büyük olayları başaran insan, gelişen teknolojiye karşın bütün uygarlığını yok edecek, dünyayı kullanılmaz kılacak Atoma Nükleer enerjiye sahiptir. İnsanlık bugün dinsel, ırksal ya da düşünsel ayrımlarla bir birini suçlu görüp birbirinden sevgiyi esirgemektedir. Dünyamız asırlardır Barış, Sevgi, Kardeşlik, Eşitlik sloganlarıyla inlemekte. Karşı konulamaz vaatlerde bulunanların, kalleşçe oyunlarıyla böl, parçala yönet senaryolarıyla kana bulanmakta…
Din adına, ırk adına, düşünce adına, işgaller, katliamlar yapılmakta…
İnsanlar öfke, kin ve hırslarından arınıp, sınıfsız, silahsız bir dünyada evrensel değerlerle inançlara saygılı, BARIŞ ve SEVGİYİ bulana dek insanların Hak ve Hukuk mücadeleleri devam edecektir…
İletişimin bu kadar ileri düzeye geldiği günümüz dünyasında, insan hakları ihlallerinin ne boyutlara geldiğini hepimiz izliyor, görüyor, biliyoruz.
Nereden ve nasıl gelirse gelsin, kime kimlere yönelirse yönelsin, amacı ne olursa olsun, Şiddet, Terör ve Savaş İnsanlık Suçudur.
Yorgun Demokrat
Şükrü Boyraz