Yaklaşan İzmir Kent Konseyi Genel Kurulu münasebetiyle bugün sizlerle Kent Konseyi hakkında bir yazıyla buluşmak istiyorum sevgili okurlarım.

Kentler, tarih boyunca insanlar arasındaki ilişkileri, sosyal ve kültürel değişimleri içeren, demografik ve ekonomik açıdan farklılıklar gösteren toplu yaşam mekânlarıdır. Tarihsel süreç içerisinde bu değişimler dengeli bir biçimde gerçekleşemediği için kentleşme süreci de doğru bir şekilde yaşanamamaktadır. Diğer yandan, her yıl büyük bir kırsal nüfus kentlere akın etmektedir. Bunun sonucunda ise sadece demografik açıdan gelişen kentler, fiziksel, sosyal, kültürel ve ekonomik ihtiyaçlara cevap verememekte ve sorunlar yumağı haline gelmektedir. İhtiyaçları karşılanamayan bireyler ise kendilerini kentin bir parçası olarak görmemekte, kentlerini sahiplenmemektedirler. Oysa ki katılımcılık, günümüzde tüm demokrasilerde istenilen bir olgu haline gelmiştir. Özellikle de haklarının ve her hakkının bir sorumluluk olduğunun bilincinde olan; diğer bir ifadeyle kentlilik bilincine sahip kentlilerin yönetim süreçlerine katılımı istenmektedir.

Kentlilik bilincinin oluşabilmesi için bireyin fiziksel, sosyal, kültürel ihtiyaçlarını karşılayabildiği, sağlıklı ve yaşanabilir bir kentte yaşıyor olması ve kendini o kentin bir parçası olarak hissedebiliyor olması gerekmektedir. Ancak bu şekilde birey, yaşadığı kent ile ilgili olayların farkında ve bilincinde olabilmekte ve yerel yönetimlerin karar süreçlerinde etkili bir konuma gelebilmektedir.

Toplam nüfusa oranı %12 civarında olan engellilerin sokağa çıkmaları, sosyal yaşama katılmaları için ulaşımda, kültürde, eğitimde ve sosyal hizmetlerde özel düzenlemelere gereksinim vardır.

Kentimizin eğitim, sosyal ve kültürel yaşamında gelişmişlik düzeyini arttıracak çalışmalara çok önemlidir. Bu çalışmalar kentte yaşayanları kentli yapacak, sosyal ve kültürel etkinliklere katacak hamleleri içerecek şekilde planlanmalıdır.

Çocuklara, gençlere ve kadınlara mahalle ve semtlerinde ulaşarak, sanatın farklı dallarında uğraş verebilecekleri mekanlar ve yeterli kadrolar yaratılmalıdır. Ekonomik üretim modellerinin geliştirilmesi oldukça önemlidir. Böylece bu kesimleri, kültür ve sanatın aktif tüketicileri olmaları yanında üreticileri kılabilmek mümkün olacaktır.

Çocukların, gençlerin ve kadınların sağlıklı yaşam amacıyla yaygın spor yapabilecekleri altyapı ve organizasyonlar geliştirilmelidir. Kitle sporunu amaçlayan bu alanlar, aynı zamanda kentlilerin sosyalleşmesini ve iletişimlerini sağladıkları kamusal alanlar haline getirilmelidir. Mahalle ve semtlerde gençlik ve çocuk spor takımlarının oluşması sağlanmalıdır.

Yönetim örgütlülüğünün üst seviyeye çıktığı, hemşehrilik bilincinin yükseltildiği, kentin sorunlarına sahip çıkan, üretilen çözüm önerileri hakkında fikir geliştiren bilinçli bir halk

hedeflenmelidir. Kentlilerin kent yönetimine interaktif katılım modeli olarak tüm dünyada gündeme getirilen Yerel Gündem 21 organizasyonu anlayışı günümüzde Kenet Konseyleri olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Kuramsal ve kavramsal olarak Kent Konseyleri ciddi, bilimsel ve etkin katılımla toplum tarafından anlaşılır hale getirilerek çalıştırılmalıdır. Kent Konseyleri kuruluş felsefesi ne uygun olarak; kent yaşamında, kent vizyonunun ve hemşehrilik bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım, yönetişim ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirmeye çalışan güçlü, demokratik, katılımcı, uzlaşmacı, kapsayıcı, üretici, araştırmacı bir yapıda örgütlenmeli ve yaşama müdahil olmalıdır.

Bir sonraki yazımda buluşmak dileğiyle sağlıcakla kalınız.