AKP Hükümeti iktidara demokrasi vaadiyle geldi. Ama ne yazık ki bu vaat sözde kaldı ve hiçbir zaman gerçekleşmedi. Bırakın ileri demokrasi AKP hükümeti Türkiye’nin yönetim şeklini tek adamcılığa özendirerek; demokrasi adına hak arama eylemini engellemiştir, grev hakkını yasaklamıştır, sendikal örgütlenmelerini zor şartlara sürüklemiştir ve yasalaştırdığı güvenlik paketi sayesinde halkın her eylemini kontrol edebilmek adına, en güç bir itirazı bile cezalandırarak bir polis devleti inşa etmiştir. AKP hükümeti bütün bunları meclisteki sayısal çoğunluğu sayesinde hızlıca çıkardığı yasalar 12 Eylül cuntasının ürünü olan 1982 Ana Yasasının etkisini bu yasalarla güçlendirmiş ve icratını darbe yasasıyla temellendirmiştir. Bu da yetmezmiş gibi tek başına iktidar olmak ve başkanlık sistemini getirerek, yasama , yürütme ve yargı sürecini kendi kontrolüne almak için keyfi bir ana yasa çıkarma hevesinde bulunmuşlardır.  13 yıllık AKP hükümetinin ileri demokrasi diye ileri sürdüğü tablo budur. Ülkenin en büyük ihtiyacı bu karanlık ve anti demokratik ortamdan kurtulması için Türkiye halkı işçisiyle, emekçisiyle, kadınıyla, genciyle 7 Haziran da sandığın başına gitti ve siyasi tercihini kullandı. Halkın bu siyasi tercihi Türkiye’nin tek adamcılık anlayışından yana değil halk çoğunluğundan yana oldu. Şimdi mevcut iktidar partisi AKP hariç %10 seçim barajını geçip mecliste yer alacak olan diğer siyasi partiler (CHP- MHP- HDP ) halkın vermiş olduğu bu siyasi mesajı iyi okuyup doğru değerlendirmesi gerekir. Bu siyasi partilerin temsilcileri kişisel egolarına sığınarak Türkiye halkının huzuru ve selameti için barış içinde eşitlikçi, demokratik bir halk iktidarını kurmalılardır ve bütün siyasi öznenelerin seçmenin bu yönlendirmesine uygun hareket etmesi gerekir. Ancak halk çoğunluğunun desteği üzerine kurulmuş bir iktidar yolu ile ileri demokrasi kurulur.