Dünya üzerinde var olan tüm demokrasiler, sakat ve salt insan özgürlüğü için yetersizdir. Bu sakatlık ve yetersizlik, egemenler tarafından bilinçli olarak oluşturulmuştur. Siz daha doğmadan çok çok önce, hayatınızın nasıl kısıtlanacağı ve nasıl manipüle edileceği bellidir..

 

Sizi önce bir ulusa dahil edip, hayatınız boyunca sahip çıkmanız gereken bir tarih öğretirler. Bu, zihninize bulaştırdıkları ilk afyondur. Bu, her şeyden bağımsız, sadece ve sadece doğayla organik bağı olan varoluşunuza yapılan ilk müdahaledir. Buna bir kere kandığınızda, artık geri dönüşü olmayan yola girersiniz; sizi dahil ettikleri ulusun tarihini sahiplenip korumanız, toplumsal insan yaşamı içerisinde bu ulusun örf, adet ve geleneklerine uygun davranmanız, buna uygun davranmayanları yola getirmeniz ya da dışlamanız beklenir.

 

Herhangi bir ulusa dahil olmak demek; başınıza dikmiş oldukları ve adına “bayrak” denen bir bez parçası uğruna gözünüzü bile kırpmadan insan hayatını hiçe sayabilecek kadar erdem ve ahlak yoksunu olmak demektir. Eğer insanlığınızdan bu derece yozlaşmayı beceremezseniz, sizin yetersiz olduğunuzu iddia edecekler ve toplum içerisinde kendinizi ezik ve başarısız hissetmenizi sağlayacaklardır. Bu zehirden bir kere aldınız mı, artık iflah olmaz hale gelirsiniz; toplum içinde kabul görebilmek için yapmayacağınız şey kalmaz ve bunu yaparken aranıza yeni katılan bir başkalarını da zehirlersiniz. Kısır döngü böyle süregelip gider, her şey siz doğmadan önce ayarlanmıştır. Bu çemberin dışına çıkabilmek sizin elinizdedir. Varoluşunuzun farkına varıp, bu varoluşun temeline neyi oturttuğunuz yani karakterinizi ve yaşamınızı neyin üzerine kurduğunuz çok önemlidir.

 

Ulus ve bayrak temelli bir anlayışınız varsa, eliniz kana bulanacaktır çünkü ülkelerin hudutları demir tellerle değil, insan kanıyla çizilmiştir.

 

Para temelli bir anlayışa sahipseniz, sizin dışınızdaki herkesin hak ve emeğini çalmanız işten bile değildir.

 

Yukarıdaki durumlar, neredeyse aşağı yukarı dinler için de geçerlidir. İmanlıların bedduaları kadar duaları yoktur. Devletlerin katliamları kadar hizmetleri olmamıştır. Ve dünya üzerinde var olmuş hiçbir hastalık, ne bankerler ne imanlılar ne de bayrak sevdası kadar cana kıymamıştır.

 

Ve çağımızda durum öyle bir hale getirilmiştir ki; yukarıdaki üç katili birbirinden asla ayıramazsınız. Ama ne zaman günlük yaşamınız içerisinde “ekonomi” “ülke bütünlüğü” “tanrı” ya da “demokrasi” kelimelerini duyarsanız, emin olun ki; katiliniz yakınlarda bir yerdedir..