“Dikta” yabancı kökenli bir sözcük:
Dikta Etmek” emretmek, zorla kabul ettirmek anlamındaki “Dictake” sözcüğünden geliyor.
Dictake” sözcüğü Türkçeye “dikta eden” anlamında, sınırsız yetkileri elinde bulunduran, yaşamın her alanına müdahale eden, baskıcı kararlar alan, yöneten kişinin her alandaki baskıcı egemenliğini vurguluyor.
Diktatörlük” emredici egemen tarafından yönetilen ülkelerdeki baskıcı rejimlerin adı.
Dikta rejimlerde diktatörün ağzından çıkan her tehdit bir kanun gibi uygulanır.
 
İnsanoğlu tarihler boyunca en acılı en kanlı mücadelelerini zalim diktatörlere karşı özgürlük için vermiştir.
Bütün diktatörler zorba, küfürbaz ve paranoyaktır…
Diktatör yaşamın her alanını denetlemek isteyince bilime, sanata, edebiyata, özel yaşama el attıkça totaliterleşir, zulmü artar, sanata tükürür, heykellere, anıtlara saldırır.
Her zalim diktatörün din takkiyeli siyasal bir ideolojisi de vardır.
Diktatör en büyük kötülüğü zulmü için kullandığı ideolojiye bağlar.
O ideolojiyi tarih önünde ebediyete kadar zulümle lekeler…
Ortaçağ karanlıklarında kalan Engizisyon mahkemeleri.
Milyonlarca insanı katleden Stalin rejimi.
On dokuzuncu yüzyıla kabus gibi çöken dünyayı kana bulayan Hitler ırkçılığı ve faşizmi.
İspanya’da Franco, Şili’de Pinochet, Arjantin’de Videla diktatörleri ve daha niceleri…
Bir İngiliz sözü “ Tanrı’dan Sonra Seçilmişler Gelir
 
Tanrı’dan sonra Peygamber’ler gelir.
Halife’den sonra Padişah gelir
Vezir’den sonra Topçu Kışlası gelir.
Ansızın yıldızlı postallar gelir.
Seçilmişlerin kimisi atanmışların hepsi.
Hükmeden Diktaya özenir.
 
Ortadoğu coğrafyasında iklimler sıcak ve kurak. Bir diktatör 30 yılda yetişiyor.
Ülkemiz basın özgürlüğünde dünyada 148. Sırada. Siyasi iktidar ileri demokrasi ile yönettiğini söylüyor, iklimde müsait olunca 10 yılda bir diktatör yetişiyor.
Bu diktatörlerin beş yıldızlısı bir araya geldi mi de, ihtilal oluyor.
 
Çoğunluğun oylarına dayalı bir yönetim, bugün için azınlıkta kalan gelecekte çoğunluk haline dönüşebilecek olanların haklarına saygı göstermiyorsa bu demokratik bir yönetim olmaktan çok, bir çoğunluk diktasıdır.
Çoğulcu demokrasilerde, kendinden olmayanlara, farklı düşünenlere, kararlara ve uygulamalara katılma hakkı tanımayan bir “cephecilik anlayışı” na yer yoktur.
 
Bir hukuk devletinde adaletin ve özgürlüğün gerekçelerinin yerine getirilmesi yöneticilerin keyfine ya da sağduyularına bırakılamaz.
 
Siyasal iktidarları denetleyecek ve sınırlandıracak olan özerk kurumlar yok oldukça, keyfi yönetim olasılığı artar, çoğunluk diktası eğilimleri başlar uzlaşma zorunluluğu ortadan kalktığı oranda, toplumsal barışı sağlayabilmek zorlaşır.
 
Çoğulcu bir toplumdaki bütünleşme, ancak uzlaşma yoluyla olur. Çoğulcu demokrasilerin amacı farklılıkları yok etmekten çok uzlaştırmaktır.
Plebisit ve Referandum yapan bir lider diktatör olur mu?
Hitler 4 defa Pinochet 3 defa Referandum yapmış, her ikisi de tarih sayfalarında diktatör olarak yerini almıştır.
 
Plebisit’i Dünyada ilk uygulayan Fransız İmparatoru Napolyon Bonapart 1804-1814 yılları arasında ki iktidarında Plebisit’i ile toprak ilhaklarına meşrutiyet kazandırmak amacıyla kulandı. III. Napolyon 1952 de İmparatorluk unvanının verdiği yetkiyle Plebisit’i uyguladı. Napolyon’lar yaklaşık 50 yıl boyunca Fransa’nın kaderini belirleyecek kararları Plebisit ile uyguladılar.
 
Bugüne kadar Referanduma sunulmuş Dünya Anayasaları içinde sadece 1946 Fransız Anayasası halk tarafından birinci oylamada ret edilmiştir. 
Ülkemizde 1960 Anayasasının kabulüne %62 evet, 1982 Anayasa değişikliği ülkeye demokrasi gelecek diye %92 evet denildi, ama demokrasi daha da geriledi.
 
Ülkemizde AKP iktidarı ileri demokrasi söylemiyle yeni bir Anayasa hazırlamakta. Yeni Anayasayı oluşturacak olan komisyon aylardır çalışmakta. Sendikaların, Odaların, Baroların, Konfederasyonların, Federasyonların, Sivil Toplum Örgütlerinin ve Siyasi partilerimizin tüm katmanların katılımı gözetilmeden siyasi genel uzlaşı sağlanmadan yapılacak olan yeni Anayasanın daha çağdaş demokratik bir Anayasa olması mümkün görünmüyor.
 
Gerçek özgürlük iktidardakilerden farklı düşünebilme ve bu farklılığı ortaya koyabilme özgürlüğüdür.
 
İleri demokrasi ile yönetilen ülkelerde hiçbir proje halkın manevi değerleri ve acı geçmişi üzerine inatla, zorla inşa edilemez.
 
21. yüzyılda milenyum çağının gençliği diktatörlere boyun eğmez ve yenilmez.
 
Yorgun Demokrat
Şükrü Boyraz