Har İçinde Biten Gonca Güle Minnet Eylemem,

Harabi, Farisiyi Bilmem, Dile Minnet Eylemem,

Sıratel Müstakim Üzere Gözetirim, Rahimi,

İblis’in Talim Ettiği Yola Minnet Eylemem.

                                                                      (Kul Nesimi, Minnet Eylemem)

 

               Cami, Cemevi, Aşevi zihniyetinin görünürlüğü Alevi toplumunun gündemine taşınmasıyla beraber haz edilmesi istenen, toplumun yarıklarından yararlanılarak derinleştirilmek istenilen eskinin yeniden sahne koyulmasının tetikçiliğidir.. Plan derin raflardan çıkartılarak tekrar uygulanmak üzere Alevilerin kucağına konulmuştur.

Bu derin oyunların çözümlenmesi zihniyetin ortaya çıkarılması gereklidir. Tez elden yapılması gereken veya ortaya konulması gereken bu kardeşlik yakınlaşmasının neden yakınlaşma aşkıyla pazarlandığı ve bu kardeşlikten neden sadece Aleviler sorumlu tutulduğunun ilgili kişiler ve zihniyet tarafından açıklanmalıdır. Maalesef bu ilgili kişiler açıklamak bir yana yardakçılık, taşeronluk yapmakta, Alevilerden gerçekleri saklamaktadır.

 

               Bilindiği üzere bu kardeşlik hasemetliklerinden bir örneği kendisini 1834 yılında ortaya çıkarmıştır. Hacı Bektaş dergâhının ortasına cami yapılarak modern devlet pratikleri içerisinde yer alacak metotlardan birini uygulamıştır. Burada ki amaç dönüştürme, asimile etme, belleğini ve bağını koparma şeklinde olarak algılanması kanımca doğru olacaktır.

Bu kardeşlik projeleri, planları ve teknik çalışmaları farklı adlar altında her daim toprak altında tutularak günün koşullarına göre gündeme getirilecektir. Devlet artık Aleviliği keşfetmiş durumdadır. Aleviliği de devlet dini haline getirmesi için tanımlaması, kendi tanım içerisinde baskılanması sonucunda da dönüştürülmesi hedeflenmektedir.

 

             Cami, Cemevi, Aşevi’ne ister proje densin, ister teknik çalışma densin, isterse kardeşlik kaynaşması densin, bunun çıkışı Alevileri asimilasyona götüreceğidir. Bu kardeşliğin sağlanacağı yerlerinin neden ismi geçen Ankara Tuzluçayır / Mamak, İstanbul Kartal, İzmir Çiğli, Gaziantep, Adana ve Çorum illerinin olduğudur. Bu illerinin mi kardeşliği sağlayacağı düşünülüyor. Yoksa bu illerden başlayarak Alevilerin yoğun olduğu yerlerden Alevileri makbul ve makul devletin diniyle bütünleştirerek asimile başlangıcının değerliliği midir? Neden bu kardeşliğin Yozgat’ta, Niğde’de, Kütahya’da, Çankırı’da, Erzurum’da, Malatya’da sağlanılacağı düşünülmüyor. Buralarda Cami, Cemevi ve Aşevi kardeşliğini inşa etsenize. Buralarda yaşayanlara bu kardeşliği götürsenize. Buralarda yaşayanlara bu söylediğiniz projeyi anlatsanıza, bakalım sizlere kardeşlik adına ne diyecekler. Bahsedilen yerlerde bu dediğiniz projeyi açın, o zaman Aleviler sizlere, bu kardeşlik adına sahip çıkacaktır. Fakat kardeşlik Alevilerin yaşadığı yerlerde inşa edilmek istenmektedir. Bu kardeşliğin temeli Devletlû Sünniliği taşımak, Devletlû Sünnileştirmek olduğunu nettir ve amacı da manidardır. Bu da olmadığı en azından Devletlû Aleviler ve Alevilik inşa etmek ve bu kabuk içinde biçimlendirmek istenmektedir. Aleviler bu kardeşliği ve Devletlû Sünniliği yeterince yakından tanımaktadır. Bu devletin asimilasyon girişimine Alevi dininin görüşü berraktır. “Devletin dini devlete, benim dinim bana” diyerek devletin dini olmaktansa, kendi dinini yaşamak ve toplumsallığında saklamak elzemdir.

 

                 Bununla beraber Alevi pir ocaklarının bu zamanda önemi ve işlevselliği önemlidir. Ağuiçen pir ocağına mensup İzzettin Doğan’ın kendi ocağının pirleri tarafından hesaba çekilerek yalnızlaştırılması, toplum tarafından dışlanması ve silinmesi gerekmektedir. İzzettin Doğan zihniyetine mensup kim varsa kendi ocağında baskılanmalı yolda değilse de bu anlamıyla yolda olmayanın  yol ve gelenekle ile sözünün bir anlam içermediği ve Alevi dinin temsiliyeti anlamında da geçerliliğinin olmadığının dosta ve düşmana seslendirilerek gösterilmesidir.

 

              Alevi örgütlerinde yukarıda zihniyetle çıkarım birliği olan genel başkanların, yöneticilerin deşifre edilmesi, toplumla paylaşılması ve Demokratik Alevi Hareketi’nin direncini ve omuzdaşlığını kıran kişilerle yol ayrımına ve örgütlerden dışlanması acilen gerekmektedir. Eğer ki topluma mesajların açık şekilde verilmesi isteniyorsa, Demokratik Alevi Hareketi’nin devlete özgüllüğünü ve direncini sergilemek istiyorsa çürük elmalarının atılması şarttır. Yoksa içeride ki sağlam elmaları da çürütecektir.

 

             Bu anlamıyla Alevilerin Cami, Cemevi,  Aşevi projesinde devletin inancı mı? Yoksa Alevi toplumunun dini mi olacak, bunun savaşını verecektir. Bununla beraber Demokratik Alevi Hareketi de örgütlü ve toplumsal mücadele mi edecek? Yoksa devletin kabul ve gösterdiği alanda bol paralı ve içi boşalmış Hınzırlar mı olacak?

 

               Şimdi söz tabanın yani Alevilerin hem yollarına hem de yoldaşlarına sahip çıkma zamanıdır. Ya minnet eyleyeceğiz? Ya da kendi yolumuzu ve yolağımızı kendimiz yaşacağız.

 

Aşk-ı Muhabbetle

Hüseyin Dede                                                                                            11.09.2013