Çorbada benim de tuzum olsun… Corona yada Covit 19

Uzmanlaştım. Corona virüsü hakkında her şeyi biliyorum.

Her gün Televizyonlarda, Sosyal Medyada, gazetelerde onlarca uzman çıkıp bir şeyler anlatıyor. Bremen Mızıkacıları gibi oldu ama herkes her şeyi öğrendi. Kimimiz enfeksiyon uzmanı olduk, kimimiz mikrobiyoloji uzmanı, kimimiz halk sağlığı uzmanı ve hepimiz bir şeyin uzmanı olduk. Buna rağmen sosyal temas mesafesini koruyamıyorsak ne söylense nafile…

Sirke, limon, küşküş, sumak, tuzlu su, sıcak su, bilmem neyin sidiği, sarımsak, soğan, bol miktarda C vitamini, D vitamini, A vitamini, kuşkonmaz, muz, turşu, kefir, arpa, yağlı balıklar, chia tohumu  gibi envai çeşit öneriler havalarda uçuşuyor… Ne kadar da çok bilgi varmış hayret ediyorum doğrusu. Oysa yapmamız gereken yalın;  iyi ve dengeli beslenmek ve temastan kaçınmak, elleri yıkamak, elleri yüze sürmemek.

Ben de Corona Uzmanı olmaya karar verdim. İlk olarak bu virüs canlı mı yoksa cansız mı diye kafa yorarken Profesör Mithat Bahçeci arkadaşımdan gelen mesajla aydınlandım. Virüs canlı değilmiş. Varolması için canlı bir organizmaya bağlanması gerekiyormuş. Mithat  Hoca bakalım ne demiş: 

“1-Virüs canlı bir organizma değildir. Virüs bilinenin aksine koruyucu bir yağ tabakası ile kaplanmış proteinden oluşur. Göz, burun ve yanak mukozasından vücuda girdiğinde genetik yapısı değişir mutasyona uğrayarak saldırgan ve çoğalan bir hale gelir. Böylece hastalık yapar.

2-Virüs canlı bir organizma olmadığı için ilaçlarla öldürülemez bunun yerine virüsün parçalanması daha mantıklıdır.

3-Virüsün bozulup parçalanması ve hastalık yapamaması bulunduğu ortamın sıcaklık, nem ve bulunduğu malzememin tipine bağlıdır. Bu durum virüsten en etkili korunma yolunun neden sabun ve deterjan olduğunu da açıklar. Çünkü sabun ve deterjan köpüğü virüsü kaplayan ve onu koruyan yağı parçalar (20 saniye süreyle temas olmalı) ve parçalanan yağ nedeniyle virüsü oluşturan protein molekülü çıplak hale getirir ve yapı dağılır. Böylece virüs kendi kendini parçalar.

4-Sıcaklık ve ısı da yağı eritir. Bu nedenle 20 °C üzerindeki sıcaklıktaki suyla el, elbise ve herşeyin yıkanması çok faydalı bir yöntemdir. Ayrıca sıcak su daha çok köpük sağlar ve sabunun daha da faydalı olmasına yol açar.

5-Alkol ama 65 derecenin üzerindeki alkol de virüsün dış tabakasını oluşturan ve onu koruyan yağ tabakasını eriterek virüsün parçalanmasını sağlar.

6-Sabun, alkol yada klorin (çamaşır suyu) sonrası oksijenli su da virüs proteininin bozulmasına yol açarak faydalı olur.

7-Mikrop öldürücülerin hiç bir faydası yoktur çünkü virüs canlı bir organizma değildir.

8-Antibiyotiklerin hiç bir yararı yoktur.

9-Elbise yada çarşaf gibi malzemeler asla silkelenmemeli ve 90 derecede yıkanmalıdır.

10-Virüs molekülü dış sıcaklıkta ya da ev ve arabalardaki klima ortamında çok stabildir bu nedenle soğuk klima çok risklidir.

11-Ultraviyole ışığı da (UV) virüsü parçalar. Ama  deride buruşukluk ve cilt kanseri yönünden dikkatli olunmalıdır.

12-Virüs sağlam deriden geçemez.

13-Sirke hiç bir işe yaramaz çünkü virüsün yağ tabakasına zarar veremez.

14-Rakı, viski, şarap ve votka gibi alkollü içkiler işe yaramaz, çünkü bunlar saf halinde bile en fazla %40 oranında alkol içerirler ve etkili olması için en az %65 alkol olmalıdır.

15-Bilgisayar, gözlük , saat, yiyecekler gibi malzemelere dokunmazdan önce ve sonra eller mutlaka yıkanmalıdır. Yıkamadan dolayı ellerin aşırı kuru olmasından sakınılmalıdır çünkü çok küçük çatlaklardan virüs girebilir. Bu nedenle uygun bir nemlendirici kullanılması iyi olur. Yine tırnakların kısa kesilerek virüsün burada gizlenmesi önlenmelidir.”

Özetlersek hurafeye değil akla, bilime ve tekniğe uymamız gerekiyor diye düşünüyorum

Sağlıcakla kalın sevgili okurlar…

N.Doğan Albayrak