“Şiva sevmediği kulunu Hindistan’da Çandala yapar.” Der Bhagavod- gıta

Çandala: Hinduizm kast sisteminde “Allahın belası lanet şey” insanıdır. Çandala hint kültüründe kast dışı olanların en düşük mertebesidir. Çandala daha düşük kasttan erkekle cinsel ilişkiye giren brahman kadının oğludur. Oysaki brahmanlar’a dokunmak dahi günahtır. Çandala ömür boyu ıstıraplara mahkûm bir varlıktır.

Istırapları yaratmak ve uygulamak insanoğlunun dehasının ürünü. Bir yerde okumuştum diyor ki :

“Aslında herkes deli, en deliler deli olduğunun farkında olmayanlar.”

Duygunun kutsanması, yüceltilmesi aşk olarak adlandırılır. Duygularda kutsandığında, yüceltildiğinde, kültürlerde değişik yaptırımlarla karşılaşabiliyor.

Yunan mitolojisinin en çok bilinen efsanelerinden biriside SİSYPHOS’ un öyküsüdür. Öyküye göre:

“Kral Sisyphos Tanrıların tanrısı Zeus’u, yine bir kadın ve çapkınlıktan dolayı kızdırmıştır. Üstelik bununla da yetinmez, yer altı tanrısı Hades’i de, kendini almaya gelen Ölümü aldatıp hapsederek ve insanların öbür dünyaya gitmesini engelleyerek kızdırır.

Yakalanır ve sonsuza dek bir cezaya çarptırılır.

Büyük bir kayayı, ulu bir dağın tepesine kadar ite ite (yuvarlayarak) kan ter içinde çıkaracak ama zirveye varmasına bir parmak kala kaya geri düşecek ve Sisyphos onu tekrar yukarıya çıkarmaya çalışacaktır.

Ve önemlisi bu ceza, bu çaba sonsuza kadar sürecektir.”

Aşk; yaşamın önemli bir parçası. Değişen yaşamımızda zorluklar, çileler, kasvet, korku, zevk, mutluluk hepsi onun kaynağından hayatımıza akan yaşam tadı.

Aşkın bir sürü türü var. Yaşadım, yaşıyorum diye bilmek için aşk bu yaşamın içinde olmalı. Aşk; yaşamda yaşadığımızı hatırlatan bir unsur.

Önemli olan bulunduğunuz coğrafyadaki kültür. Bu kültürde aşka bakış ve tolerans ne kadar.

 Hoşçakalın