Türkiye Çok önemli süreçten geçiyor. Ülkenin bir Coğrafyası yanıyor, yıkılıyor, çocuklar ölüyor, kadınlar ölüyor, insanlar ölüyor. AKP Hükümeti Anayasayı, yasaları, demokrasiyi ve İnsan haklarını ortadan kaldırarak, Güneydoğu İl ve İlçelerinde 2 aydır sokağa çıkma yasağı ilan ediyor. İnsanlar işlerine gidemiyor, evine ekmek alamıyor, günlük yaşamını evlerinin bile en güvenli odasında ev halkının tamamı ile sürdürmek zorunda kalıyor. Çünkü evler bombalanıyor, evler kurşunlanıyor evler yıkılıyor.

Taybet Ananın vurulan cansız bedeni 8 gün sokaktan alınamıyor, Silvan da katledilen 9 yaşında ki Hasan Yılmaz, Surda Öldürülen 12 Yaşında ki Helin Şen in ve onlarca ceset aileleri tarafından alınamıyor, Cizre de 7 aylık hamile Güler Yanalak  evinin önünde karnından nişan alınarak karnında ki çocuk öldürülüyor, kendisi yaşam mücadelesi veriyor.

Sadece Güneydoğu halkı ölmüyor bu savaşta. Başka iş bulamadığı için yaşam tehlikesine rağmen Uzman Asker olmak zorunda kalan askerler ölüyor, polisler ölüyor. Hepsi Halkın çocukları, Cenazeleri hangi evlerin kapısının önüne konuyor görüyoruz. Ordunun Akkuş İlçesinde çatısı naylonla kaplı, elektiriği kesilmiş virane evde çocuklarını umutla beklerken cansız bedenini teslim alan Şehit Nuh Özdemir in anası Esme ana ile Lice de koyun otlatırken çocuğunun bomba ile parçalanmış bedenini eteğinde toplayan 14 yaşında ki Ceylanın annesi Saliha Ana nın gözlerinin rengi ayrı olsa da, göz yaşları aynıdır. Önemli olan aynı olan bu göz yaşlarını durdurmak, ölümleri durdurmaktır.

Alevi toplumu bu göz yaşlarının durmasına, ölümlerin durmasına katkı koymak, Ölüme karşı yaşamı, baskıya karşı özgürlüğü, diktatörlüğe karşı demokrasiyi savunmak için bir ses vermek, dikkat çekmek adına Cem evlerinde bedenlerini oruca yatırmışlardır. Dönüşümlü olarak sürdürülen açlık grevlerinin İzmir de ilki Narlıdere Cem evinde başladı. Üç gün boyunca binlerce insan gerek kişisel, gerekse kurumlar adına ziyaret edip destek verdi.

Bu açlık grevleri kimilerinin dediği gibi her hangi bir siyasi partinin desteklenmesi, her hangi bir örgüte menfaat sağlanması için yapılmadı, Aleviler bu açlık grevlerini fantezi olsun diye de yapmadı. Yüzyıllardır her türlü katliamın acısını yaşamış bir toplum olan aleviler acıyı yüreğinde hisseden bir toplumdur. Hiç kimsenin aynı acıyı yaşamaması için sadece bir duyarlılığın, sadece insan olmanın bir sonucudur. Bedenlerini oruca yatıran aleviler bunun bilincindedir. Üç gün boyunca hem CHP nin hem HDP nin İl Başkanları, İlçe Başkanları, Yöneticileri ve Milletvekilleri destek vermiştir. Hiç kimse siyasi farklılıklarını ortaya koymadan Alevilerin duyarlılığının yanında olmuşlardır. Üç gün boyunca CHP nin Balçova Meclis üyesi Elif Sönmez ile HDP nin Bingöl Belediye Başkan adayı Zarife Karasungur sadece alevi duyarlılığı ile omuz omuza birlikte bedenlerini oruca yatırmıştır. Ölümün kürdü, Türkü, alevisi sünnisi olmaz. Ne öldürenin, ne de ölüme neden olanların zaferi olmaz Yani ölülerin üzerine basa basa zafere ulaşılmaz. Zaferin adı sadece Barış tır. Barışı egemen kılmak için mücadele etmek insanım diyen herkesin görevidir. AKP Barışa yönelik, ölümlere yönelik her sesi boğmaya çalışıyor. Cem evlerinde barış çığlıklarına ses veren Alevilere Cem evleri kırmızı çizgimizdir diye tehdit yağdırılıyor. Aydınlar ve Akademisyenler vatan hainliği ile suçlanıyor, Bir televizyon programında çocuklar ölmesin diyen Ayşe öğretmen linç edilmek isteniyor.

Oysa ne kadar çok hak ediyor bu ülkenin çocukları yaşamayı, oysa ne kadar çok hak ediyor bu ülkenin kadınları çocuklarını yaşayarak büyütmeyi, oysa ne kadar çok hak ediyor bu ülkenin insanları özgürlüğü ve demokrasiyi. O günler gelecek ve özgürlük ve barış şarkılarını birlikte söyleyeceğiz.