Hacıbektaş’ta resmi törenler henüz başlamadan sabahın erken saatlerinde yüzlerce insan büyük bir hareketlilik içindeydi. Resmi açılış töreni öncesi, yaşanan bu hareketliliğin sebebi, uzun süredir bir araya gelemeyen Alevi örgütlerinin temsilcilerinin yapacakları toplantılardı. Alevi örgütleri aralarındaki bakış farklılıklarının da etkisiyle, Hacıbektaş İlçesi’nde kavurucu sıcak altında iki ayrı salonda ayrı ayrı buluştular. Hacıbektaş’taki Garip Dede Cemevi’nde “Alevilik kendine özgü bir inançtır” yaklaşımını daha fazla öne çıkaran Alevi Bektaşi Federasyonu ve Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu gibi önemli kuruluşlar başta olmak üzere yüze yakın Alevi kurum temsilcisi buluşurken, Hacıbektaş Kültür Merkezi’nde ise “Alevi İslam” kavramını öne çıkaran Alevi Vakıfları Federasyonu ve İstanbul Alevi Dernekleri Federasyonu temsilcileri buluştular.
Garip Dede Cemevi’ndeki toplantıyı Hacı Bektaş Dergahı Postnişini Veliyettin Hürrem Ulusoy’un açarken, AKP’nin yeninde gündeme taşıdığı “Alevi açılımının” samimi olmadığını, kendisine bağlı yaratmaya çalıştığı “memur Dedeleri” ise Alevi toplumunun kabul etmeyeceğinin altını çizerken, yumuşak üslubüyla Alevilerin kendi arasındaki birliğin çok önemli olduğuna dikkat çekti. Farklı kulvarlarda, farklı yaklaşımlar içinde olsalar da, son birkaç yıla kadar düzenli olarak bir araya gelen Alevi örgütleri 4-5 yıldır ortak değerlendirme toplantıları yapmadıkları için, konuşmalar sırasında tansiyon zaman zaman yükselse de sağduyu ön plandaydı. Örgüt temsilcilerinin yanı sıra, bir çok dedenin, yazarın, akademisyenin de katıldığı toplantıda en fazla vurgu yapılan iki kavram vardı. Birincisi “birlik”, ikincisi ise “aktör” olmak! BDP Milletvekili Sebahat Tuncel’le, CHP Milletvekili Aykan Erdemir’in de katıldığı toplantıda neredeyse bütün konuşmacılar Alevi hareketinin birliğinin önemine dikkat çekerken, günün ihtiyaçlarına uygun bir hareket yaratmak için kurumsallaşmış bir yapının da can alıcı olduğunun altını çizdiler. Son 20 yıl içinde görünür hale gelen, kamuoyunda önemli ölçüde kabul gören Aleviler, taleplerinin iktidar tarafından kabul görmemesinden eşit vatandaş olamamaktan dolayı ise oldukça şikayetçiydiler. Güç olmadan, ortak bir resim vermeden, ne söylenirse söylensin taleplerinin sanıldığı kadar kolay kabul edilmeyeceğinin herkes farkındaydı. Belki de bu nedenle ortak refleks hem iç birlik, hem de taleplerin yerine getirilmesi için “yeter artık” tavrı öne çıkıyordu…
Gezi direnişi ve direnişe katılan gençlerin önemli bir bölümünün Alevi olması, öldürülen dört gencin dördünün de Alevi olması da toplantıda bir çok konuşmacı tarafından dile getirilse de toplantıda gençlerin sayısı çok azdı. Şahkulu Dergahı adına toplantıya katılan gençler de bu durumu eleştirirken, 17 Ağustos Cumartesi günü Hacıbektaş’ta “Alevi Gençler birliği” kurmak için gençlerin toplantı yapacağını, önümüzdeki yıl ise bir Alevi Gençlik Kurultayı” toplamayı planladıklarını açıklaması, toplantının öne çıkan başlıklarından biriydi… Yaklaşan yerel seçimler dolayısıyla alınması gereken tavır konusunda tam bir netlik ortaya çıkmazken, Hacıbektaş ilçesinin hak ettiği gelişmişliği yakalaması isteği ise tereddütsüz ortak bir istekti… Toplantı sonucunda yayınlama kararı verilen sonuç bildirgesinde Türkiye ve Ortadoğu’daki gelişmelere yer verilmesi ve özelikle Suriye’deki El Kaide saldırılarına karşı bir eylem planının kamuoyuna açıklanması yapılmasına karar verildi... Yorum farkları ve siyasi duruşlardan dolayı aynı gün ayrı mekanlarda yapılan toplantılardan Kültür Merkezi’ndeki bölümünü tümüyle izleyemesem de o toplantıda ortaya çıkan sonuçlar yukarıda aktardığım diğer toplantıdan farklı değildi. Alevi örgütleri, Alevi toplumunun isteğine uygun olarak birliği ve örgütsel yapının kurumsallaşmasını öne çıkarıyorlar, AKP’nin ve genel olarak siyasal İslamın Alevilere yönelik politikalarına karşı neredeyse aynı refleksleri gösteriyorlardı. Çünkü gerçek, yorum farkı tanımıyordu. Alevilikle ilgili yorum farkları “derin” olsa da, Alevilerin kaderi ve bu kaderi yırtıp atmak ortak bir mücadeleyi zorunlu kılıyordu…