Türkiye 14 yıldır söyledikleri ile yaptıkları birbirine zıt, mantığı ve tutarlılığı olmayan bir biçimde tek adam zihniyeti ile yönetilmektedir. Recep Tayyip Erdoğan hem Başbakan olduğunda hem de Cumhurbaşkanı olduğunda bu ülkenin tek söz sahibi olması Dünyada görülmüş bir yönetim tarzı değildir.

Başbakan ken bir 23 Nisan Etkinliğinde  CHP nin Anıtkabir e yapmak istediği Halk Yürüyüşünün emniyet güçleri tarafından önünün kesilmesi üzerine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül polisin geri çekilmesi talimatını Ankara Valisine vermiş ve Anıtkabir yürüyüşünün önünü açmıştı.  Buna karşı çıkan ve Ülkeyi ben yönetiyorum, iki başlılık olmaz diyen Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olunca Başbakanı bay-pas ederek Ülkeyi fiilen tek başına yönetmeye başlamıştır.

Türkiye Bu güne kadar 1921, 1924, 1961 ve 1981 olmak üzere 4 Anayasa ile yönetilmiştir. 1921 ve 1924 Anayasası Ülkenin Kurucu iradesi tarafından, 1961 ve 1980 Anayasaları ise  bir önceki Anayasaları yok sayan darbe yöneticileri tarafından yapılan Anayasalardır. Anayasa değişiklikleri yapılabilir ancak Anayasanın tümden değişmesi mevcut hukuksal süreç içinde mümkün değildir.

Çünkü, her üç anayasa da da Devletin şekli, dili, yönetim şekli, başkenti nin belirlendiği bölümlerin değiştirilmesi bir başka madde ile yasaklanmıştır. Bu 1961 Anayasasında 9. Madde, 1981 Anayasasında 4. Maddedir. Mevcut hukukun geçerli olduğu süreç içinde bu maddelerin değiştirilmesi, hatta değiştirilmesinin teklif edilmesi bile Anayasayı ihlal suçudur

AKP İktidara geldiği 2002 den beri Darbe Anayasasını değiştirilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Ancak 2007 Seçimlerinde Anayasayı değiştirecek çoğunluğu yakaladığı halde Anayasanın tamamını değiştirmeye cesaret edememiştir. Oysa 2010 Yılında  26 Madde değiştirmiş, Tek başına tamamını değiştirmesi önünde hiçbir engel olmadığı halde tamamını değiştirmeye cesaret edememiştir.  AKP nin esas amacı devletin idare şekli ve T.C nin Atatürk ilkelerine bağlı Demokratik, Laik, sosyal bir Hukuk Devleti olduğu bölümünü değiştirmektir. Bu suça ortak aradığı için tek başına değiştirebilme gücü olduğu günlerde de değiştirmeye cesaret edememiştir. Hedefi Başkanlık sistemidir. Bunun önünü Dokunulmazlık değişikliği denemesiyle açmak istemekte dir. Kendisinin tek başına hazırladığı teklife CHP ve MHP nin desteğini istemektedir. AKP nin esas amacı HDP lilerin dokunulmazlığı değildir. Öyle olsaydı HDP lilerin dokunulmazlığı nın kaldırılması için Anayasa değişikliği gerekmiyor. Meclis çoğunluğu yeterli. Bunu AKP tek başına yapabilir. AKP nin esas amacı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu nu yargı önüne çıkarıp, itibarsızlaştırmak. 49 ayrı dosya için Türkiyenin dört bir yanında mahkeme mahkeme gezdirmek, hatta başarabilirse tutuklatmak. Oyun budur CHP bu oyuna gelmemelidir.

1 MAYIS TUZAĞI

1 Mayıs İşçi ve Emekçilerin Birlik Mücadele ve Dayanışma günüdür. Bu bir Bayramdır. İşçilerin, Emekçilerin Çalışma haklarının iş yaşamının kazanımlarının bir bayramıdır.

1 Mayıs Tarihsel olarak Ülkemizde Cumhuriyetin kuruluş yıllarında lokal girişimlerle kutlansa da İlk kitlesel kutlaması DİSK öncülüğünde 1976 yılında Taksim meydanında yapılmıştır. 1976 da ki görkemli kutlamadan sonra 1977 yılında ki kutlamalar da yaşanan probakasyon 36 emekçinin ölümüne neden olmuştur.

1 Mayıs Taksim yasağı ve Disk in Taksim israrı nedeniyle DİSK ve Demokrasi güçlerinden koparılarak TÜRK İŞ, HAK İŞ ve MEMUR SEN gibi gerici sendikaların kutlamalarına terk edilmek istenmektedir. Bu nedenle de her yıl 1 Mayıs DİSK ve Demokrasi güçleri tarafından kutlanamaz hale gelmektedir.

DİSK ve Demokrasi güçleri Taksim Talebini ertelemeden bir başka alanda 1 Mayıs ı kutlaması gerekmektedir. Çünkü bu günler Demokrasi güçlerinin yan yana gelmesi, haksızlığı, hukuksuzluğu birlikte haykırması, 1 Mayısa sahip çıkarak gerici sendikalara kaptırmaması gereken günlerdir.

NARLIDERE GÜNDEMİ

Narlıdere CHP İlçe Kongresini yaptığından beri yaklaşık altı ay geçti. CHP de bir önce ki dönemde yaşanan ötekileştirme, ayrımcı anlayış ve üye hukuksuzluğundan sonra yeni İlçe Başkanının birlik ve beraberlik söylemini öne çıkarma anlayışı olumlu bir hava yaratmıştır. Elbette bu havanın Narlıdere de CHP siyasetine önemli katkıları olacaktır. Ancak sürecin neredeyse dörtte biri tamamlanmış olmasına rağmen, henüz pratik olarak ortaya somut iş çıkarılamamış, İlçe Örgütü tarafından CHP nin hedeflerine yönelik bir çalışma programı ortaya konulamamıştır. Mahalle Meclisleri henüz oluşmamış, Ülkenin ve Partinin gündemi üyelerle tartışılamamıştır. Üyelerin düşünceleri yukarıya taşınamamaktadır.

CHP Genel Merkezinin Öne çıkardığı ve özenle üzerinde durduğu Sandık çevresi Örgütlenmesi konusunda her hangi bir görünür çalışma olmadığı, Yapılacak Tüzük Kurultayına yönelik üyelerin görüşleri alınmadığı yaşanan bir durumdur. Yapılan Danışma toplantısı ve Danışma Toplantıları  katılımının  genişletilmesi son derece önemlidir. Ancak CHP Danışma Toplantıları Yönetmeliğinde toplantıları  örgütün başkanı yönetir denilmesine rağmen, Toplantının Parti Meclisi Üyesi Mustafa Moroğlu na yönettirilmesi, bu anlamda tüzüğün üzerine basılıp geçilmesi nedeni anlaşılamamıştır. Yönetmeliğin 9.Maddesinin hem Parti Meclisi üyesi, hem de İlçe Başkanı tarafından bilinmemesi söz konusu olmadığına göre başka bir neden mi vardır bilinmez. Yoksa İlçe Başkanının herkese aynı mesafede davranma anlayışı birilerini rahatsız mı etmiştir de bu toplantıda bay pas edilmiştir önümüzde ki günlerde göreceğiz.

Narlıdere nin kent vizyonu uzun süreden beri durağanlık yaşamaktadır.  Yol onarımı, park onarımının ötesine geçmeyen bir proje kısırlığı vardır. Sayın Belediye Başkanının makam odasında dönem projelerini içeren tabela vardır. Hem 2009 hem de 2014 Projeleri aynı projelerdir. Kentsel Dönüşüm, Beyaz Vadi, Sivil toplum örgütlerine bina. 2009 dönemi bitmiş, 2014 dönemi de iki yılını tamamlamıştır. Sivil Toplum Örgütlerine bina projesi tamamen ortadan kalkmış, Beş yıl sonra başlatılan Kentsel Dönüşüm duraklamış, Beyaz Vadi ise büyükşehir projesine dönüştürülmüştür. Diğer Metropol belediyeleri neredeyse her mahalleye bir kültür merkezi yaptığı halde eski döneme ait tek kültür merkezi projesi ile yetinilmeye çalışılmaktadır. Sivil toplum örgütleri etkinliklerini yapacak yer bulamamaktadır. Narlıdere de kurulu bir Türk Sanat Müziği korosu Narlıdere de yer bulamadığı için Güzel Yalı Kültür Merkezinde çalışmaktadır.

İkinci İnönü, Atatürk, Ilıca ve Çamtepe Mahallelerinin yararlanacağı, sivil toplum örgütlerinin sosyal aktivitelerini yerine getireceği bir kültür merkezine ihtiyaç vardır.

 

20 Yıldır Narlıdere halkı özellikle kadınları Narlıdere de nefes alacak ailesi ile gidip çay içeceği bir tesis istemektedir. İnat ve ısrarla yerine getirilmeyen bu talep geçtiğimiz yıl Çamtepe ve şehitlikte iki park içinde yapılan kulübelerle geçiştirilmek istenmiş, binlerce lira harcanarak yapılan her iki bina yeniden yıkılmıştır. Narlıdere nin halkın yaşamını kolaylaştıracak projelere ihtiyacı vardır.

Yerel Yönetimler bireylerin değil toplumun çıkarlarını öne çıkaran, kamusal kurumlardır.  Bu kurumlarda görev yapanların siyasal tercihleri, bakış açıları, felsefi düşünceleri onlara baskı yapmanın nedeni olamaz. Personelin siyasi ve sendikal tercihi nedeniyle Mobing e tabi tutulması, açığa alınması, sürgün edilmesi sosyal demokratların başvuracağı yöntem değildir.

Son zamanlarda farklı dedi kodular dolaşmaktadır. Kentsel Dönüşüm durdurulacak mıymış ne olacakmış, Hazineden büyük araziler kapatanlar mı varmış neymiş, 2.İnönü Cami projesinin yeri mi değişecekmiş ne olacakmış. Camiye Narlıdere dokusuna ters bir isim mi konulacakmış ne yapılacakmış.