Adalet Yürüyüşü başladı. Uzun bir yürüyüş. CHP’den ve Genel Başkanından beklenmedik bir eylem. Kemal Kılıçdaroğlu her kes için “Adalet” istiyoruz diyor.
Hatırladığım kadarıyla Halkı sokağa çağıran ve kendisi sokakta olmayan Cumhurbaşkanımızın 15 temmuz günü çağırısının aksine herkesi sokağa çağırmak yerine kendisi ve bir grup arkadaşıyla demokratik tepkisini İstanbula kadar yürüyerek göstermeye çalışan bir Pati lideri var. Adalet talebini tüm Ülkemiz için istiyor… Fedakar ve cefakarca… Birçok siyasal hareket, sendika ve sivil örgüt Adalet yürüyüşünü destekliyor.
Bir anı bir anına uymayan dış politika ile güven vermeyen bir Ülke görünümündeyiz. Ancak bu durumdan ve Cumhurbaşkanından hoşlanmayan emperyal niyetli ülkeler var. Feto belasını ülkemizin üzerine bir kabus gibi çöktüren bu Ülkelerin marifeti olduğunu her kes kabul ediyor. Yıllarca Fettullah Gülen’in CiA ajanı olduğunu ve tedbir alınması gerektiğini yazan, söyleyen bu ülkenin yurtseverlerine kulağını tıkayan ve hatta bunları cezalandıran AKP Hükümetleri değilmiydi. Fettullah Hoca hareketnin beslenmesi, gelişmesi ne ortak olan AKP Hükümetleri değilmiydi. Yakın bir zaman önce ne oldu da Feto’ya karşı mücadeleye başlandı. Geç kalınmasaydı darbe girişimi olurmuydu. Geç kalınmasaydı bunca genç Feto terör örgütünün ağına düşermiydi.
Adalet talebi tam da burada önem kazanıyor.
Gelelim Feto hareketinin Ülkemizdeki maliyetine… Yaklaşık 150.000 açığa alınan kamu görevlisi var, bunların eğitim, hizmet içi eğitimi, yurt dışı eğitimi, deneyim kazanmaları ve yapılan ödemeler bize muhtemelen 300 milyar TL nin üzerindedir. Ayrıca yerlerine geleceklerin yetiştirilmeleri, kaybedilen zaman maliyeti, işin yeterli yapılmamasının maliyeti, toplumdaki psikolojik etki maliyetinin boyutları ise 500 milyarın üzerinde olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek. Bu maliyetlerin çarpan etkisini de katarsanız hesabı siz yapın…. Kim verecek bunun hesabını ?
Adalet talebi tam da burada önem kazanıyor.
Fetö ve PKK Terör örgütü öne çıkarılırken İŞİD ve diğer İslamcı terör örgütlerine karşı ne yapıldığını fazla bilemiyoruz. Terörle mücadele adı altında Fetö, Pkk ile hiç ilgisi olmayan Gazetecilik yapanlar, devrimciler, yurtseverler, siyasetçiler mağdur ediliyor… Korku dağları sarmış durumda… Cumhurbaşkanından daha Cumhurbaşkancı olan pek çok yargı mensubu türedi… Adalete olan inanç ve güven önemli ölçüde örselenmiş durumda. Özgürlükler olabildiğince kısıtlanıyor… Cumhurbaşkanı eleştirilere tahammül edemiyor ve Yasada Tarafsız Cumhurbaşkanlığı için özel olarak çıkarılmış TCK 299 Maddesine göre binlerce kişi yargılanıyor. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’nda geçirdiği yaklaşık bir buçuk yılda, Türkiye Cumhuriyeti’nde toplam 1845 (yazıyla bin sekizyüz kırk beş) kişiye Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlamasıyla dava açıldı. Resmi rakamı bizzat Adalet Bakanı Bekir Bozdağ duyurdu. Bozdağ, 2016 Yılı Bütçe Kanun Tasarısı görüşmelerinde milletvekillerinin sorularını yanıtlarken, “Cumhurbaşkanı’na hakaretle ilgili konuda şu ana kadar Bakanlığımızca kovuşturma izni verilen dosya sayısı 1.845′tir” dedi. Bu nasıl iştir; Cumhurbaşkanı açacak ağzını yumacak gözünü her şeyi söyleyecek, siz yanıt bile veremeyeceksiniz.
Adalet talebi tam da burada önem kazanıyor.
Fetö kadroları tasfiye edilirken yerine başka bezer cemaatler veya yandaşlar alınıyor ise buna tepki göstermek de adalet talebidir.
Hükümetin Adalet talebini küçümsemesi, yok görmesi yerine anlaması ve gerekenleri yapabilmek için diyalog içine girmesi gerekir. Açlıktan ölmek üzere olan iki akademisyeni görmezlikten gelen anlayışın bir an önce kendini değiştirmesi ve Muhalefeti anlamak için gayret göstermesinde Ülkemiz için faydalı olacağını düşünüyorum.
Bu vesile ile Şeker bayramınızı kutluyorum sevgili okurlar.