Kudurmuş benlik, elde kılıç, katı kararlı kadı.
Başlar, her türlü düzenin üstüne kalkmış,
Yalnız ayaklar altında, ezilenlerde eşitlik...
Tevfik Fikret Teokratik Osmanlı zulmüne kadıların yanlış hükmüne bu dizelerle başkaldırır.
Kadılar, müftüler fetva yazarsa
İşte kement, işte boynum asarsa
İşte hançer, işte kellem keserse
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan.
Bozuk düzen de sağlam çark olmaz diyen, düğüne gider gibi idam sehpasına yürüyen Osmanlı zulmünün muhalifi Pir Sultan Abdal şiiri yaşam nedeni sayanlar korku nedir bilmezler.
İnsanoğlunun asırlardır emek gücüyle, dişiyle tırnağıyla yarattığı bir dünya var. Dünyanın da bağrında taşıdığı kendine özgü çelişkiler.
Evreni yenileyen dölleyen çelişkiler nice güzelliklere gebe, çelişkiler ki ilham kaynağıdır Sanatçıya, Ozana, Yazara, Şaire.
İnsan yaşamı hızlı geçiyor, bir solukta büyüyor yaşlanıyor ve ölüyor.
İz bırakanlar takvimlerde yaşıyor.
Şairin direnci, şiirin gücü, yaşamı yaşatmak gibi, insanları yaşama katmak gibi, yaşamın gerçeklerine ayna tutmak gibidir.
Şiir yazmak bu tünelden, geçerken tünelin duvarlarına çarpmak, haykırmak, bağırmak, ağlamak birçok duyarlılığı tatmaktır.
Özgür ve özgün olmaktır. Bağıran ses senin sesin olacak. Akan kan senin kanın olacak.
En başta yaşama ve onun eskil değerlerine, direncin en büyük silahı şiirle başlanır.
Zulmün ve adaletsizliğin hüküm sürdüğü dünyanın acımasızca dönen dişlilerini durdurmak için önce şairler savaşır.
Ellerini, yüreğini, beynini, dişlilerin arasına sokacak, bu dişliler durana dek, direnecek.
Direnç şairleri halkı isyana teşvik eden, vatan haini diye adlandırılsa da, şairler ezilen halkların kahramanları yüreklerde yaşıyor, yaşatılıyor.
Bedeli ne olursa olsun, şairler dirilişin, direnişin militanıdır.
“Suç ve kusur, yanlış hükmü verendedir’’ diyen Şair Nesimi’nin derisi yüzülmüş.
Kuşkusuz Pir Sultan’lara darağaçları kurulacak. Nazım’lar sürgünlerde vatan hasretiyle ölecek.
CHE Guevara’ler Lorca’lar kurşunlara dizilecek Gerard de Nerval’ler çıldıracak.
Sivas Madımak’ta “Barış Güvercini Uçsun Dünyada” diyenler Alevlerle Semah dönecekler.
Osmanlı döneminde şair Dadaloğlu Ferman Padişah’ın, dağlar bizimdir diyor.
Padişahın orduları var. Yiğit Dadaloğlu'nun direncinden başka nesi var.
Direnç Şairlerinin kalemi silah, sözleri mermi gibidir.
Şair Nef'i Siyam-ı Kaza adlı eseri için idam edilmiş.
II. Abdülhamit döneminde, Namık Kemal’in “Hürriyet”, Tevfik Fikret’in “Sis” gibi rejimi yerden yere vuran eserleri, büyük fırtınalar yaratıp binlerce yurtseveri hareketlendirmiştir.
O dönemde Falih Rıfkı Atay, çöküş yıllarını anlatan kitabında hangi kökenden, hangi dinden olursak olalım, hepimiz “Osmanlı” olarak
( padişahın kulu ) “Vatan” ise padişahın mülküydü, diye yazmakta.
Böyle bir ortamda Namık Kemal’in “Vatan Yahut Silistre” oyununun yarattığı fırtınayı tahmin etmek zor olmasa gerek.
Hürriyet şiirleri askeri okullar dahil bütün gençliği, öğrencileri etkisi altına almıştır.
Bu öğrencilerden biri de Selanik’li, Mustafa Kemal isimli Manastır Askeri Mektebi öğrencisiydi.
Devrim sonrası *Mustafa Kemal ATATÜRK* Hocası Emin beye “Hocam ben inkilap ruhumu, Tevfik Fikret ve Namık Kemal’den aldım” diyerek, şairin direnci ve şiirin gücünü dile getirir.
Şiirin gücü; genç bir subayın kuşatılmış ülkesin de milli mücadele ruhunu tetikler, ilham kaynağı olur.
Kurtuluş Savaşı boyunca halk hareketleri için yapılan mitinglerde şiir öncü olmuştur.
Mustafa Kemal, Nazım Hikmet’ten Kurtuluş Savaşını destekleyen şiirler yazmasını istemiştir.
Dünya basını Mustafa Kemal’i ‘’Anadolu isyanının lideri’’ diye tanımlarken
O isyanın ilk fitilini ateşleyen militanlar, şairlerdir. Şairin direnci ve Şiirin gücüdür.
Ömer Hayyam, Harabi, Kaygusuz Abdal, Mahlaslı şairler şiirlerinde yaratıcı gücü dahi eleştirmişlerdir.
“Ey Arapça Okuyanlar; Allah Türkçe Bilmiyor mu?” diyen
Aşık Mahsuni Şerif, Ateist değildi. Bu günlere ışık saçıyordu.
Bu gün Dindar ve Kindar bir gençlik yetiştirilmek isteniyor.
20. Asrın Pir Sultanı sayılan Mahzuni Şerif 40 yıl önce şöyle demişti.
Bütün insanlık adına
Amerika katil, KATİL
Hür yaşamak ayıpmıdır?
Vietnam'ın suçu nedir?
İster Atom patlat kudur,
Amerika katil KATİL. Tarihin akışı onu hep haklı çıkarttı.
Fransız halkı gelişmişliğini Viktor Hugo, Rimbualt, Valery gibi şairlerine borçlu olduğunu söylemekte.
Ne acıdır ki ülkemizde şairlerin birçoğunun değerleri öldükten sonra bilinmekte.
Vatan Hürriyet ve Özgürlük şiirleri 1968 kuşağı döneminde yine bir fırtınaya dönüşüp.
Pir Sultan Abdal, Nazım Hikmet ve Ahmet Arif’in şiir kitaplarının baskıları çoğalıp,
Şairlerin dizeleri milyonlarca gencin sol düşünce görüşünde ilham kaynağı olmuştur.
Ülkende yazarlar, şairler tutukluysa şiirler okumalısın.
Ülkende yazarlar, şairler katledilmişse, şiirler yazmalısın…
ÖZGÜRLÜĞE KOŞUYORUM
Kendimi kaptırmışım,
Özgürlük koşusuna.
Beynimle yüreğimle
Dirençle koşuyorum.
Emeğin sömürülmediği
İnsanın hor görülmediği
Özgürlükler uğruna,
Aydınlığa koşuyorum.
Yol ortasında
Üzerime çullanıyorlar.
Dövüyorlar!
Yerdeyim, tekmeliyorlar
Neden koştuğumu sormuyorlar
Suçlu ilan ediyorlar
Bültenlerde haberler yalanlar sıralıyor
Dizi dizi gazeteler
Bir suçlu yakalandı diyor.
Özgürlüğe koşuyorum
İsyanımı bilmiyorlar
Yüreğim koş diyor
Yüreğimi dinliyorum
Gidenlerin ardından
Özgürlüğe koşuyorum.
Yorgun Demokrat
Şükrü Boyraz
Şükrü Boyraz