1919 yılının Temmuz sıcağında Yunan Askerlerinin işgal ettiği Aydın Şehrini geri almak için Yörük Ali Efe’nin gurubunda Efeler arasında üç kadın, Ege Dağlarında çete hareketleri içindeydiler. Bugünkü adıyla “Gerilla Savaşı” veriyorlardı.  Bir gün gazetecilerden oluşan bir grup Kuvayi Milliye askerlerin ve Efelerin yanına geldiklerinde gazeteciler, Efeler arasında eli silahlı Ayşe Kadını görünce merak edip soruyorlar;
“Savaşırken Korkmadın mı?”  “Hiç Korku Gelmedi Yüreğime, 3 Aydır Silah Altındayım, Yörük Ali Efe'nin Çetesindenim, Üç Yol Ağzında Umurlu’da Yaralandım, Yine Korkmadım. Memleketimi, Milletimi, Namusumu, Korumak ve Kurtarmak İçin Çıktım Dağlara.” 
Dumlupınar'da Elif Ana öküz kağnısı ile cepheye top mermisi taşırken sağanak yağmur başlayınca top mermileri ıslanmasın diye üstündeki elbiselerini top mermilerinin üstüne örter, fanilasıyla, yarı ıslak bedeni ile öküz kağnısına omzuyla destek olurken yolda askerlerle karşılaşır. Genç bir subay “Bizler Kurtuluş Savaşını mutlak kazanacağız; çünkü kadınlar yürüyor cepheye doğru” der ve gözleri dolar. 
O soylu Anadolu kadını yalın ayak yürüdü ve Kurtuluş Savaşında Türk kadınını benzersiz bir yüceliğe yükseltti. Erzurumlu Nene Hatun, Kara Fatma, Cumhuriyet tarihinin ilk İstiklal Madalyasını kazanan Nezahat Onbaşı, Kılavuz Hatice ve diğerleri.
Milli Mücadele'de Mehmetçiklerin yanında Elif'ler, Fatma'lar, Ayşe'ler diye anıldılar.
19 Mayıs 1921 günü Türkleri İstanbul’a götürmek için Gemlik’e 4 vapur geliyor. Halk gemilere akın ettiğinde Yunan İşgal komutanı çoğunluğu kadın 140 genci bir gemiye bindiriyor ve bu insanlardan bir daha haber alınamıyor. Marmara, Ege ve Trakya'da ülkenin birçok yerinde katliamın ve vahşetin acılarını İngiliz subayı Mrs. Cockhill ve Kızılhaç temsilcisi M. Gehri’nin İzmit’te kaleme aldığı 5 nolu raporunda katliamlarda kadınların, genç kızların ve çocukların yaşadığı vahşetlerle doludur.
İşgalci güçlerin askerleri, annelerin gözleri önünde çocuk ve bebekleri birbirine top gibi atıp süngüyle havada yakalamak için yarışan askerler. Anadolu halkı savaş vahşetinin en acımasızlığını, en gaddarını yaşadı. O vahşetten kurtulabilen analar kurtuluş için çıktı dağlara. 
Kurtluş Savaşında Cesur yürekli kadınlar, gün olup halkı düşman işgaline karşı uyandırmak için mitingler hazırlayan Halide Edip Adıvar, gün olup kağnısıyla, gün olup sırtında cepheye mermi, erzak taşıyan, su dağıtan, askerin ağrısını dindirmek için hemşire olan, yarasını saran ve cephedekiler için ekmek hazırladığı fırınlarda yakılan kadınlar, kadınlarımız.
Atatürk Türk Kadınına beslediği saygıyı ve sevgiyi savaşın bitiminde Bursa'da Öğretmenlere hitaben yaptığı konuşmasında “Dünyada hiçbir kadın vatanının kurtulmasında Türk Kadınlarından daha çok görev yaptığı söylenemez”
Atatürk ''Ben zuhur ettimse beni bir Türk Anası doğurmadı mı, Türk anaları daha nice Mustafa Kemal'ler doğurmayacaklar mı'' ?
”Ey Kahraman Türk Kadını sen yerde sürünmeye değil omuzlar üstünde yükselmeye layıksın” diyerek 1926 yılında Atatürk'ün girişimleri ile TBMM’ de kabul edilen Medeni Kanun ile Türk Kadını şeriat esaretinden kurtarılmıştır.
1934 yılında yürürlüğe giren yasa ile Türk Kadınlarına seçme ve seçilme hakkı verilmiştir. 
1935 yılında tek partili CHP döneminde 18 Kadın Milletvekili TBMM’ye girmiş. Günümüzde Milletvekili sayısı 550 olmasına rağmen, TBMM'de 78 Kadın Milletveki vardır. (Yurdumuz Anadolu Meclisimiz Babalarla Dolu)
Gelişmiş ülkelerde, kadın hakları ilerlemeler göstermiş olsa da ülkemizde ve gelişmekte olan ülkelerdeki kadın hakları ne yazık ki istenen seviyelerden çok uzaktır.
Kadına şiddetin ve cinayetlerin tavan yaptığı, rezil suçluların dahi kılıf uydurularak serbest kaldığı ülkemizde ve dünyanın birçok yerinde, demokrasinin gelişmediği toplumlarda kadın ve çocuk olmak gerçekten zor.
Ülkemizde kadın sorunlarının en önemli nedenlerinden biri, kadının yaşamını Anayasal Haklar ya da Medeni Kanun’dan çok, toplumsal ve dini geleneklerin şekillendiriyor olmasıdır.
Dinsel sömürü kadınlara zarar veren gerçekdışı söylemlerle doludur. 
Anayasal düzeni ve Cumhuriyet rejimini korumaya kararlı, omurgalı, onurlu, vicdanını, ruhunu iç ve dış düşmanlara satmamış, ülkemizin sömürge olmasına peşkeş çekilmesine ve din devleti yapılmak istenmesine karşı çıkan milyonlarca çağdaş yurttaşın yanı sıra, umudun kuşları, sevgili kadınlarımız.
Ülkemizde 14 Milyon ailenin 7 Milyonu “Koruyucu Aile” olmaya uygun ve Ülkemizde 14 Bin korunmaya muhtaç çocuk bulunmakta. Ülke genelinde Kadın Barınma Evlerinin çoğalması ve korunmaya muhtaç çocuklara sahip çıkmak için Mart 2014 yerel seçimlerinde kadınlarımız siyasette mutlak suretle yer almalıdırlar.
Çağdaş Demokrasi Kadınsız Olmaz. Cumhuriyet sevdalısı kadınlarımız; Bahtınız, Ufkunuz, Yolunuz açık olsun.
Yorgun Demokrat
Şükrü Boyraz