'''''''''''''''''''''''''''''''''''''
Yani belli oldu ki halkımız bu dilden anlıyor!..
''Ananı da al git ulan!''
''Hepiniz oradaydınız ulan!''
''Şu gavatı alın ulan!''
''Terbiyesizlik yapma ulan!''
...
Çoban aşık olduğu kızı istemeye gönderir anasını babasını.
Kahveler içilir,Allah'ın emri okunur.
Kız babası kendini ağıra satar;ne kızı verir ne dünürü küstürür.
Boynu bükük tutarlar evin yolunu.
Bir süre sonra köyün en yaşlısını yanlarına alıp giderler.
Yine Allah'ın emri ile kızı isterler ama,nafile.
Sevdasından vazgeçmeyen çoban,köyün imamını alır gider.
Olmaz!
Öğretmeni götürürler.
Olmaz!
Köy ortasında birgün dert yanarken,köyün delisi de dinler olayı.
Deli Cemil derler adına.Der ki:
''Siz beni götürün,bakın kız nasıl alınırmış görün!''
Çaresizlik bu ya,''deneyelim'' demişler ve o akşam yine gitmişler.
Kahveler içildikten sonra,Deli Cemil almış sözü:
''Ulan'' diye başlamış.
''Bundan iyisini mi bulacaksın?Niye vermiyon kızı?''
demiş.
Kızın babası:
''Yahu birader,senin gibi ağzı dualı bir kul gelmedi ki vereyim?''
Kısacası;
Herkesin anladığı bir dil var.
...
Ahmet Kaya'nın 15 Şubat 1999 da ''Yılın Sanatçısı'' seçildiği gecede zamanın tanınan bütün şarkıcıları,artistleri, gazetecileri ve tanınmış bütün yüzler oradaydı.Cesaret edip kimse ona sahip çıkmadı.Çok demokrat diye tanınan İlyas Salman bile ertesi günü Diyarbakır'da onu ''Şov yapmak'' la suçladı.Ve o tüm bu olanlara cevap verdi:
''İki damla gözyaşıyla,satıldım pazarlarda...Ben yandım siz yanmayın Allah aşkına!'' 
...
Ben Pir Sultan'a benzetirim Ahmet Kaya'yı.
Bütün şarkılarını ezbere bilirim.
Herkes solcu olabilir,türkücü de olabilir,ünlü de olabilir...
Ama Ahmet Kaya olamaz!
...
Her zaman ''mazlum üzerinden siyaset yapma'' yı büyük bir ustalıkla beceren Başbakan,bugün bunu Ahmet Kaya üzerinden yapıyor.Zaman zaman ''Kerbela'' diyor,bazen ''Dersim,Maraş...''
Şimdi Ahmet Kaya diyor.
Gençliğini aklına getirip:''Şafak türküsü'' diyor.
Daha önce ''Erdal Eren'' dediği gibi.
Bu AKP'liler de o ne derse ''eyvallah'' diyor.
Peki soruyorum:
''Yılın sanatçısı apar topar dışarı atılırken,yuhlanırken,arkasından marş okunurken...''
NERDEYDİNİZ ULAN?
...
Çok sevdiği memleketten ayrı yaşamanın zor olduğunu kendimden bilirim.
Bir de gurbet elinde nefessiz kalıp ölmek var!
Paris'te,Diyarbakır'dan binlerce kilometre uzakta nefesi kesildiğinde arkasından bir Fatiha'mı okudunuz?
Mezarına bir gülmü bıraktınız?
Bugünmü aklınıza geldi?
Ahmet Kaya'yı çokmu seviyordunuz ULAN?
...
Üstün başın toz içinde kaldımı ?
Seni kaç kere dövdüler?
Mahsus mahal dedikleri zindanda öfkeni kınına koydunmu?
Kiraz ağacında gömleğin yırtıldımı?
Kapıyı çarpıp gittiğin oldumu?
Penceresiz kaldınmı hiç?
Yüzünü dağlara dönüp ağladınmı?
...
Sen!
Ahmet Kaya'yı
Nereden Bileceksin?
ULAN !