Yalakalık, Dalkavukluk, Jurnalcilik, obsesyonu artık patolojik bir evreye ulaştı, bu üçlem üzerinden destan gibi romanlar yazılır.
Jurnalcılık ve dalkavukluk dünyanın en eski mesleklerindendir.
Her çağda, her toplumda jurnalcı dalkavuklar varlıklarını sürdürmüşlerdir.
Tarihler boyunca jurnalci dalkavuklar yüzlerce, krallığın, hükümdarlığın, İmparatorluğun yıkılmasına sebep olup seyirci kalmışlardır.
Osmanlı imparatorluğunda padişah 2 inci Abdülhamit döneminde jurnalci dalkavuklara duyulan güven, verilen ödenek ve itibar ve de teslimiyet son Osmanlı padişahı Vahdettin döneminde ayyuka çıkmış. 600 yıl hüküm sürdüren Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasında jurnalci, dalkavukların da aktif rolleri olmuştur.
 
Yazar Edmound JOLOUX jurnalci dalkavuklarla ilgili tespitinde şöyle diyor; “Düşmanınızı veya siyasi rakibinizi gülünç gösterip, başarısız kılmak, bertaraf etmek için etrafını jurnalci dalkavuklarla doldurunuz.”
 
DALKAVUK: Bir işin kendi arzusuna uygun olması veya kişisel bir ilişkide kendisine
tanınan konumun sürmesi için kendisinden üst durumda olan veya böyle yetkileri olan kişiler üzerinde etkili olabilecek kişilerin her arzusuna boyun eğen. Menfaat sağlamak amacıyla devlet dairesinde yetkili veya seçilmiş yüksek mevkii sahibine aşırı saygı ve hayranlık izlenimini vermekle beraber çıkar sağlamak amacıyla her türlü yalakalığı yapan.
 
JURNALCI: Yalan yanlış ihbarda bulunan jurnallama yoluyla kendine çıkar sağlayan yetkili yöneticilere yaranmak için her türlü entrikayı çeviren yalaka, düzenbaz. Jurnalci dalkavuğun tek ilkesi güçtür. Erki, gücü, yönetimi elinde tutanın yakınında, yanında olabilmektir.
 
Bundan yüzeli yıl önce Fransız büyük düşünür, şair, yazar, devlet adamı Victor Hugo “Bir Ülkede Dalkavukluk ve Yalakalık Getirisinin Değer Kazanması Demek O Ülkenin Sonunun Geldiği Demektir”  diyor.
 
Tamamını özetlersek jurnalcılık, dalkavukluk bir karakter bozukluğudur.
İnsanları Jurnale teşvik ederek kullanmak, bir birine düşürmek acizliktir.
Jurnalcı dalkavuğun ikiyüzlülüğünde dilinde tat, kalbinde fesat gizlidir.
 
Mevkiler makamlar, ebedi kalıcı değildir. Tarihin çöplükleri Padişahlarla Krallarla doludur.
Siyaset ve yaşam alçak bir kapıdan eğilerek geçmek ve geçinmek değildir.
 
Ne üzücüdür ki günümüzde jurnalcilik dalkavukluk farklı bir ruh, bir karakter, bir insan türü olup, siyaset arenasında çoğalmaktadır.
Ülkeyi yönetenler bir Genel Başkan, genel sekreter, il başkanı veya bir ilçe belediye başkanı ya da herhangi bir genel müdür bu seçkin insanlar jurnalci, dalkavuklara inanır ve itibar etme gafletine düşerlerse görevlerinde başarılı olmaları mümkün değildir.
 
Uygar toplumlar, çağdaş bireyler esaret altında biat edip gücün tutsağı olamazlar.
Onurlu bireyler, onurlu toplumu oluşturur. İnanıyor ve diliyorum ki kişilik bozukluğu olan jurnalci, dalkavuk siyasetçilerin de bir gün sonu gelecektir.
 
Yorgun Demokrat
Şükrü Boyraz