30 Mart Yerel Seçimler sürecinde, Ayrıştırma Kutuplaştırma Partisinin mitinglerinde “Hırsız Var” pankartı, ayakkabı kutusu bulundurmak ve göstermek suç.
Büyük işler yapmakla övünen iktidar, nitekim Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluğunu da gerçekleştirdi.
İktidar partsinin İzmir mitinginde cüzdanı çalınan bir yurttaş hırsız var, cüzdanım çalındı diye haykıramamış. Gündoğdu meydanında dayak yiyip gözaltına alınmaktan korkmuş.
Aziz Nesin sağ olsaydı bu konuda neler yazardı kim bilir?
Nasrettin Hocanın evine hırsız girmiş, komşuları toplanmış Hoca kapıyı kitlemeyi unuttun veya camı açık bıraktın diye söylendiklerinde Nasrettin Hoca aşk olsun komşular hırsızın hiç mi suçu yok? demiş.

Ülkemizde Cumhuriyet öncesi yaşanan gerçekler masallaştırılıp ibret öyküsü olarak kuşaklar boyu anlatılır.
Yoksul bir çoban birgün evine yeni doğmuş bir kuzu getirir, küçük oğlu Seyithan bu kuzu kimin diye sorar. Babası çoban Ali bizim der. Seyithan bizim koyunumuz yokki, kuzumuz olsun dediğinde, ağam sana verdi der geçiştirir. Seyithanın annesi emlik süt kuzuyu biberonla beslerken deli çoban bu kuzuyu mutlak çalmıştır diye mırıldanır.
Hırsızlık babadan oğula geçer sözü doğrudur.
Birgün Seyithan bulgur aşı yemekten bıktığı için mızmızlanır, annesi selenin altına bakar yumurta da kalmamış ki sana iki yumurta kırayım dediğinde Seyithan komşunun kümesinden iki yumarta çalar annesi hiçbirşey olmamış gibi oğluna nasihat edip ahlak dersi vermek yerine o iki yumurtayı pişirir lavaş ekmeğe dürer Seyithanın eline verir. Seyithanın kursağına düşen o haram yumurta dürümü iflah etmez. Seyithan büyüdüğünde bir eşkıya olur, yol keser cana kıyar sonunda yakalanır. Kadı idam kararı verir, meydana üç ayaklı dar ağacı kurulur, gözleri bağlanmadan son arzusu sorulur. Annesi yavrum kuzum diye feryat etmektedir, Seyithan son arzusunun annesini öpmek olduğunu söyler annesi yanına getirildiğinde dilini çıkar, dilini öpücem der. Gözyaşları içinde annesi dilini oğluna doğru uzatır, Seyithan annesinin dilini ısırır koparır ve haykırır ben küçükken o dil beni talim terbiye etseydi şu an idam sehpasında olmazdım der.

İnsanları kurnazca veya zorla soymak, yağmalamak, gaspetmek hırsızlıktır. Kolay yoldan mal mülk sahibi olmak, rüşvet almak veya çalmak eylemi ahlaksızların çirkin bir sanatıdır.
Sıradan hırsızlar bir yeri veya bir bireyi soyarken kendilerini tehlikeye atarlar, genellikle yakalanır cezasını çekerler.
17. Yüzyılda Portekizli filozof Antonio Vieira “Çalacaksanız büyük çalın, yaşarsınız. Küçük hırsız olursanız hapse atılırsınız veya asılırsınız.” diyor. Günümüzde küçük hırsızlar elfeneriyle büyük hırsızlar Deniz Feneri'yle soyuyorlar çalıyorlar.
Kimilerine göre devlet malı denizdir yemiyen domuzdur. Çalmak ve rüşvet almak mübahtır, nasıl olsa günün birinde tövbekar olur. Ahlak ve huy abdestine gerek yok, sulu yalanla yıkan gitsin...

Banka müdürünün ayakkabı kutuları
Bakan çocuklarının çelik kasaları
Başçalanın nasihatı “oğlum sıfırla milyondolarları”
dillerde koro halinde bir şarkı “Bareber Yürüttük biz bu yollarda”
Din İman dediler, yetim hakkı yediler.
Hırsızın ideolojisi çalmaktır, bu büyük bir günahtır.
Çalarak çelik kasa dolduranda, aç kalıp bir ekmek çalanda hırsızdrır.
Hırsız Hırsızdır...

Yorgun Demokrat
Şükrü Boyraz