Kadın işçi olduğu için emeği sömürülen tarlalarda, tezgâhlarda, fabrikalarda emeğin ve alın terinin damla damla süzüldüğü 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlanırken, ülkemizde 1934 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakları verildiğinde 1935 yılında tek partili dönemde Cumhuriyet Halk Partisinden 18 kadın Milletvekili parlamentoya girmiş. Aradan geçen 79 yılda Milletvekili sayısı bir hayli artmış olmasına rağmen, bugün TBMM sadece 74 kadın Milletvekili bulunmakta. (Yurdumuz Anadolu Meclisimiz Babalarla dolu.)
Kadınsız Demokrasi Olmaz!
8 Mart uzun, çileli mücadeleler sonrasında bugün ülkemizde her kesimce kutlanıyor, ama kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve de cana kıymalar ne yazık ki devam ediyor.
UNESCO araştırmalarında Türkiye’nin doğusunda her 100 kız çocuğundan 43 ü okula gönderilmiyor.
“Ne İrtica Ne de Darbe” diyen ve hakka yürüyen Prof. Dr. Türkan Saylan yıllar önce ülkemizde “Haydi Kızlar Okula” diye kampanya başlatıp binlerce Kardelen yetiştirmişti. Ağır hasta olmasaydı, yürümeye mecali olsaydı yargılanıp mahkûm edilecekti.
Adalete güvenmesseniz, kime güveneceksiniz?
Ülkemizdeki Laik, Demokratik Cumhuriyet Hukukunu devşirmek isteyenler, dince kutsal kavramları siyaset adına kullanıp, dini siyasallaştırıp, demokrasiyi dinselleştirmek isteyenler din üzerinden takkiye yapanlar, gaflet ve delalet içerisindeler.
TBMM Sokak Çocuklarını Araştırma Komisyonu raporuna göre 1650 çocuk sokaklarda yaşıyor. Sokakta çalışan ya da çalışmak zorunda bırakılan 16 bini aşkın çocuk ve en acısı da binlerce akıbeti meçhul kayıp çocuk. Ülkemizde Seferberlik varmışçasına Başbakan yeni evlenenlere 3 az olur 5 çocuk yapın diyor. Çok çocuk eğitim eksikliği ve beraberinde yoksulluğu getirir.
Aç kalan birey ve toplum değer yargılarını yer.
Kadın ailenin ve demokrasinin temelidir. Demokrasinin gelişmediği ülkelerde din kadına bir baskı aracı olmakla beraber, birde kadını yücelten bir deyim de var.
“Cennet Annelerin Ayakları Altındadır” mademki öyle kadına bunca şiddet ve zulüm neden?
Yorgun Demokrat
Şükrü Boyraz