Osmanlı Devletinin 8. Padişahı 2. Bayezid barış yanlısı bir padişah oğlu Yavuz Sultan Selim Trabzon sancakbeyliği yaptığı dönemde babası 2. Bayezid’di Memlük’ler ve Safevi’lere karşı savaşmaya ikna edemeyince babasına baş kaldırıp 2. Bayezid’la savaşır, mağlup olunca Kırım’a kaçmak zorunda kalır. 19 Nisan 1512 de güçlü bir orduyla İstanbul’a geldiğinde 24 Nisan 1512 de babası 2. Bayezid tahtını oğlu Yavuz Sultan Selim’e bırakmak zorunda kalır.  İki gün içinde 26 Nisan 1512 babası 2. Bayezid’i katleder. Birkaç ay içerisinde kardeşi Şehzade Korkut’u idam ettirir. Diğer kardeşi Şehzade Ahmed’i öldürttürür. Kardeşlerinin çocuklarını da zehirleterek öldürtür. Böylelikle Osmanlı tahtına tek başına egemen olur.

23 Ağustos 1514 de Memlük Devletiyle anlaşarak Safevi Devleti, İran Şahı Şah İsmail’le Çaldıran savaşını başlatır. Sonucunda Safevi’leri yenilgiye uğratır.  1516 yılında Memlük lerle de savaşarak Suriye-Filistin ve Mısır’ı Osmanlı hâkimiyetine alır.

Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran savaşında müttefikleri olan Memlük’lere  bir yıl içerisinde savaş ilan etmesi ve Sultan Körsu Gavri’nin savaş alanında öldürülmesi saltanat ve taht uğruna babası 2. Bayezid ve kardeşlerini öldürmesi ne kadar zalim bir diktatör olduğunun tarihi belgesidir.

Bugünkü Ortadoğu’nun hemen hemen tümünde yağmacılık ve katliamlar yapmıştır.

Yavuz Sultan’ın 12 Eylül 1520 de sırtında aslanpençesi denilen bir çıban çıkar, sırtı delinir, karşılıklı tutulan 2 aynada ciğerlerini görür ve bir çıban bir diktatörün sonu olur.

Şah İsmail ve İran, Safevi Devletinin suçu Şii olmalarıdır. Anadolu da 1514 lü yıllarında Aleviler Osmanlı İmparatorluğunun İran Şahı Şah İsmail’le Safevi Devleti ile arasın da bir savaşın olmaması gerektiğini söyledikleri için barış yanlısı oldukları için Yavuz Sultan Selim Anadolu’da 40 binden fazla Alevi’yi kılıçtan geçirir. 1606 yılında Hırvat Devşirmesi, Kuyucu Murat Paşa lakaplı bir Osmanlı Sadrazamı da On binlerce Alevi’yi diri diri kuyulara attırır. Geçtiğimiz yıl İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kuyucu Murat Paşanın türbesini özenle restore edip yenilemiştir.

Yavuz Sultan Selim yaşamı boyunca İslam Ülkeleri ile savaşmış Şii’leri, Türkmen’leri, Acem’leri, Türk’leri, Arap’ları, Alevi’leri İslam Müslüman’ları katletmiş böyle cani bir diktatörün, İstanbul da temeli atılan 3. Boğaz Köprüsüne adının verilmesi mevcut iktidarın AKP nin yani Ayrıştırma, Kutuplaştırma Partisinin zihniyetini ortaya koymasıdır.

 Tarihsel sürecin her döneminde Alevi katliamları yapılmış bu eli kanlı katilerden biri de Başbakanın dilinden düşürmediği, kahraman diye anıp anlattığı Ebu Suud’dur. 

Osmanlı Devletinin padişahı olmak uğruna babasını ve kardeşlerini hunharca öldüren, Osmanlının en zalim diktatörünün isminin İstanbul da temeli atılan, üçüncü boğaz köprüsüne Alevi’lerin cellâdı olan Yavuz Sultan Selim isminin verilmesi, Başbakanında diktatörlük hırsının göstergesidir.

Ebu Suud’un, Kuyucu Murat Paşanın ve Osmanlı Devletinin 9. Padişahı Yavuz Sultan Selim’in övgüye değer hiçbir yanı yoktur.

İsterseniz büyük bir meydana bu canilerin heykellerini dikin ve bu meydana da Ehlibeyt-i katleden Yezid’in adını verin.

 

Siyasiler oy uğruna bu kadar küçülmemelidir.

 

Başbakanın asli görevi ayrıştırmak, bölmek, dışlamak, olmamakla beraber, tarihin çöplüklerin de kalan diktatörleri hatırlatmak ve yüceltmekte olmamalıdır.

Yorgun Demokrat

Şükrü Boyraz