Covid-19 sonrası toplumsal refahın yeniden tesisi ve daha iyi bir gelecek için Birleşmiş Milletler (BM) Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın (SKAlar) yol göstericiliğine ihtiyaç duymaktayız. 

Geçtiğimiz Haziran sonu açıklanan 2020 Yılı Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları Endeksi Raporu, BM üyesi ülkelerin SKAları uygulamada ve gerçekleştirmede yaşadıkları zorlukları güncel veriler ile ele almakta. Rapor, SKAların kabulünün üstünden beş yıl geçmesine rağmen, ülkelerin SKA'ları 2030 yılına kadar gerçekleştirmelerinin zor göründüğünü belirtmekte. Cambridge Universitesi Yayınları tarafından yayınlanan rapor, Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı (SDSN) ve Bertelsmann Stiftung uzmanlarından oluşan bir ekip tarafından hazırlandı. 

Raporda öne çıkan bulgular 
Rapor, 2015-2019 yılları arasında küresel ölçekte SKAlarda önemli gelişmeler kaydedildiğini ancak ilerlemenin, SKAlara, bölgelere ve ülkelere göre değişkenlik gösterdğini ortaya koymaktadır. Önceki yıllarda olduğu gibi, SKA Endeksinin ilk üç sırasında İsveç, Danimarka ve Finlandiya yer almaktadır. Ancak, bu ülkelerin de amaçlardan en az birine ulaşma konusunda önemli zorluklar ile karşılaştığı tespit edilmiştir. Ülkeler tüm SKAları gerçekleştirme konusunda beklenen performansı kaydedememiştir. Covid-19 salgınının, SKA 1 (Yoksulluğa Son), SKA 2 (Açlığa Son), SKA 3 (Sağlıklı Yaşam) ve SKA 8 (İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme) gibi SKAlar üzerinde kısa vadede muhtemel olumsuz etkilerine değinen rapor, salgının, başta gelir eşitsizliği olmak üzere diğer eşitsizlikleri de büyük ölçüde artırdığını vurgulamaktadır. 

SKAların, COVID-19 sonrası iyileşmede uluslararası toplumun, bölgesel örgütlerin ve ülkelerin planlarının tam merkezinde olması gerektiğini bildiren rapora göre; küresel işbirliği için tüm ülkelerde iyi örneklerin hızla yaygınlaştırılması, gelişmekte olan ülkeler için finans mekanizmalarının güçlendirilmesi, açlıkla savaşan noktalara önem verilmesi, sosyal korumanın sağlanması, yeni ilaç ve ve aşıların desteklenmesi SKAların uygulanması açısından önem taşımaktadır. SKAlar, Covid-19 sonrasında iyileşme sürecine rehberlik etmeli ve salgın sonrası yaşamın daha sürdürülebilir bir şekilde geliştirilmesine yardımcı olmalıdır. Tüm ülkelerde hastalık kontrol altına alınmadıkça hiçbir ülkenin salgından korunması mümkün olmayacaktır. Hükümetlerin acil sağlık krizine verdikleri tepkileri de analiz eden rapora göre; Covid 19 sürecinde, böyle bir pandemi için iyi hazırlanmış olduğu düşünülen en zengin ülkelerin halk sağlığı sistemleri bile büyük bir zayıflık göstermiştir. 33 OECD ülkesinde Covid-19’a erken yanıtın etkisi üzerine yeni bir yaklaşım ve pilot Endeks sunan rapora göre, Güney Kore Covid-19’un sağlık üzerindeki etkilerini en iyi yöneten, ekonomi üzerindeki etkilerini azaltan en başarılı ülke olarak göze çarpmaktadır. Güney Kore’nin yanı sıra, Baltık ülkeleri ve Asya Pasifik ülkeleri bu yeni Endekse girmeyi başarmıştır. Batı Avrupa ülkeleri ve ABD, Covid-19’un sağlık ve ekonomik etkilerini azaltmada daha az başarılı olmuştur. Covid 19 salgını ile daha iyi mücadele eden ülkelerin başarısı büyük ölçüde yoğun halk sağlığı hizmetlerine ve nüfus arasında iyi hijyen uygulamalarına dayanmaktadır. Bu ülkelerde hastalık belirtileri gösteren insanlara test, izolasyon ve karantina uygulaması yapıldığı, belirti gösterenlerin düzenli olarak izlendiği; genel olarak toplumun maske, sosyal mesafe ve hijyen kurallarına uyduğu ve işletmelerin, mümkün olduğu kadar çalışanlarına evden çalışma imkanı tanımasının da salgının kontrol altına alınmasında etkisi olduğu ifade edilmektedir. Covid 19’un kırılgan gruplar olarak tanımlanan yaşlıları, evsizleri, düşük vasıflı işçileri ve mültecileri kısa ve orta vadede orantısız bir şekilde etkileyeceğine dikkat çeken rapor, daha da artan eşitsizliklerin SKA 10’un (Eşitsizliklerin Azaltılması) gerçekleştirilmesine yönelik çalışmalara engel olacağını vurgulamaktadır. SKA 5 (Cinsiyet Eşitliği) konusunda raporun yazım tarihi itibarıyla elde edilen veriler, Covid19’un, kadınları, işgücü piyasasında uğradıkları iş kayıpları ve aile içinde maruz kaldıkları artan şiddet nedeniyle orantısız olarak etkilendiğini vurgulamaktadır. Ayrıca salgına bağlı ölüm oranının tütün, sigara vb. alışkanlıklar veya biyolojik hastalıklar gibi nedenler ile erkeklerde daha yüksek seyrettiği belirtilmektedir. Krizin, özellikle dijital teknolojilere erişim imkanı olmayan toplumlar ve kurumlar (ör. okullar) üzerinde olumsuz etkilerine dikkat çekilmektedir. 

2015 yılında kabulünden bu yana Doğu ve Güney Asya, SKAlarda en fazla ilerleme kaydeden bölge; Côte d’Ivoire, Burkina Faso ve Kamboçya en fazla ilerleme kaydeden ülkelerdir. Buna karşılık, Venezuela, Zimbabve ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti, çatışmalar ve diğer ekonomik ve sosyal nedenlerden dolayı en çok gerileyen ülkelerdir. Rapora göre, yüksek gelirli ülkeler, diğer ülkelerin SKAlara ulaşmalarını engelleyen sınır ötesi etkiler yaratmaktadır. Sürdürülemez tedarik zincirlerinin neden olduğu ormansızlaşma ve biyolojik çeşitlilik tehditleri gelecekteki salgınların olasılığını artırmaktadır. Politik söylemlere rağmen, az sayıda ülke SKAları ulusal bütçeler dahil kamu yönetimi uygulamalarına ve prosedürlerine anlamlı bir şekilde entegre etmiştir. Özellikle, küresel ekonomi ve ticaretteki büyüklüğü ve önemi göz önüne alındığında, G20 ülkeleri SKAlara yönelik politika çabalarını ve eylemlerini yoğunlaştırmalıdır. 

Bir sonraki sayıda, Sürdürülebilir Kalkınma 2020 Raporu’na göre Türkiye’nin Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları performansı ve amaçların gerçekleştirilmesine yönelik çözüm önerileri ele alınacaktır