Romanlar, kendilerine ait yaşam biçimi  ve kültürü olan renkli bir halktır.

Romanlara ülkemizin her  bölgesinde  kendilerine özgü  yaşam biçimleriyle rastlamak mümkündür.

    Genel göçebe kültürünü yaşayan roman vatandaşlar devlete karşı tüm sorumluluklarını yerine getirdikleri ( Askerlik, vergi verme, oy kullanma vb.) ;ancak  ülkenin sahip olduğu kaynaklardan   yeterince   yaralanmadıkları  konusunda yakınmaktadırlar. Yakınmak ve hak talep etmek onların en doğal  vatandaşlık hakkıdır.

 

 Konut olarak baraka tarzı evlerde en az beş kişinin  yaşadığı ; eğitim ,sosyal, ekonomik alanda gerekli desteği almadığını ileri süren bu kent yoksulları genellikle hamal, seyyar satıcılık, hurdacılık, kağıt ve plastik toplama gibi beden gücü gerektiren sigortasız güvencesiz  işlerde çalışarak geçimlerini sağlamaya çalışmaktadırlar.

 

 Kültürlerinin en önemli unsuru Müzik ve Dans olan Romanlar geçmişten gelen ve   kendilerine karşı gösterilen ön yargı ve yanlış bakış açısından dolayı toplumdan yalıtılmış ve ötekileştirilmiş olarak hissetmektedirler.

 

Romanlar ülkenin yurttaşları olarak eşit muamele, rahat geçinebilecekleri güvenceli  iş, kronik bir sorun haline gelen ön yargıların aşılıp kültürlerini özgürce ifade edecek alanların yaratılması gerektiğini düşünmektedirler. Bu kent yoksulları  yıllarca iktidar tarafından sorunlarının suistimal edilerek sorunlarına yeni sorunlar eklendiğini ileri sürmektedirler.

 

Yaşam alanları düzensiz ve sağlıksız olan  Romanlar  alıştıkları, uzun süredir yaşamlarını sürdükleri bu yerlerde Yerinde Kentsel Dönüşüm istemektedirler; fakat evleri değerli araziler üzerinde bulunması nedeniyle devlet Kentsel Dönüşüm adı altında evlerini düşük ücretlerle alarak onları istemedikleri kentten çok uzak alanlara göndermek istemesi kaynaklı mağdur olduklarını belirtmektedirler. Ayrıca mahallelerinin yok edilmesiyle kültürlerinin ortadan kalkacağını düşünmektedirler. 

 

Yeni Genel Sağlık Sigortasının kendileri için tam anlamıyla bir facia olduğunu ifade ettiler. Çok çocuklu aile yapısına sahip olduklarından ve çocuklarının çoğunun işsiz olması kaynaklı sağlık sisteminden yararlanamamaktadırlar. Devletin yeşil kart uygulama kriterlerinin  değiştiğini günümüzde  her evde bulunan temel gereksinim eşyaları ( buzdolabı, televizyon, çamaşır makinesi vb.) baz alınarak değerlenme yapılmasından dolayı bir çok kişi bu sağlık sisteminden faydalanamamaktadır. Başbakanımızın bize  en az 3  çocuk yapın diye  öneride bulunuyor  biz de 3  değil 5 ve daha fazlası var sonucu  bu mu olmalı mı? Diye dert yakınmaktadırlar.

 

 

Temel  geçim kaynaklarının  beden gücüne dayandığını ancak  teknolojinin gelişmesiyle bu iş sahasının nerdeyse  yok olmak üzere  olduğunu  iktidarın bu durum karşısında kendilerine iş olanağı  sağlamadığından    işsizlik  kabusuyla  karşı karşıya kalmakta olup  aile düzeninin    bozulmasına yol açmaktadır. İşsizlik ve geleceksizliğin sonucu olarak gençlerin büyük bir bölümünün gasp vb yasal olmayan işlere bulaştığını belirttiler. Bu işlerin yapılması bu gençlerin kaderi olmadığını ancak koşulların bu duruma sürüklediklerini açıkladılar.

 

Çocuklarının son yıllarda eğitime  önemli oranda ilgisi artığını   ve  Türkiye’nin çeşitli illerinde  üniversite kazanmalarına  rağmen     ekonomi   sıkıntılarından  dolayı çoçuklarını  üniversiteye  göndermekte zorluk yaşadıklarını belirttiler.

 

Sosyal sıkıntılarının giderilmediği gibi siyasal sıkıntılarının da çok olduğunu ifade ettiler. Ülkenin kamu kurum- kuruluş ve demokrasi temsilinde  çok arka planda olduklarını açıkladılar.  Çok az  sayıda   Romanın  kamu kurum- kuruluşunda çalıştığını; fakat   çalışanlarında toplumun ön yargılarından dolayı  kendilerini ifade  etmekten kaçındığını dile getirdiler .Demokrasi  temsilinde milletvekilli , belediye başkanı, meclis üyesi gibi  mevkilerde yer almak istediklerini ancak kendilerine çok uzak bir durum olarak gördüklerini ileri sürmektedir.Devlete  karşı bütün sorumluluklarını yerine getirdiklerini  ifade eden  bu vatandaşlarımıza  hak ettiği  bütün sosyal ve siyasal  haklar  verimeli eğer eşit vatandaşlık kavramından bahsediyorsak.

                                               Bülent bozkır  / İzmir  Çiğli

                                                 Uluslar arası ilişkiler öğrencisi