İnsanlığı nasıl bir geleceğin beklediği, onun nasıl bir geçmişten geldiği kadar ilginç bir konudur. Bu ikisini de merak etmeyen insan var mıdır?
Geçmişin zaman tünelinden geriye doğru çok uzun bir yolculuk yapmamız, evrimcilerin, arkeologların, antropologların, sanat tarihçilerinin araştırmalarıyla mümkün, ancak gelecekte nasıl bir dünyada yaşayacağımızı kestirmek güçtür. İnsanlığın geleceği, bugünden kestirilemeyen pek çok olgunun birbirini etkilemesi sonucu sürprizlerle dolu olacak.
Gene de, geçmişte pek çok insanın yaptığı gibi, bu konuda bazı tahminlerde bulunmak gerekir ve gerçekçi kestirimlerde bulunmak mümkündür.
Tabii, güneşin soğuduğu, dünyanın yörüngesinin değiştiği, dinozorlar gibi pek çok canlı türünün yok olmasına neden olan büyük bir göktaşının çarptığı, iklimin tamamen değiştiği çok olağanüstü koşulları hesaba katmıyoruz. Geleceğe ilişkin öngörülerimizi de sonsuza kadar uzatmıyor, 100 yıllık bir zamanla sınırlıyoruz. Yüz yıl, nedir ki, göz açıp kapayıncaya kadar geçecek bir zaman aralığı…
Böyle 3-5 kuşak sonra insanları neler bekliyor? Torunlarımız, onların torunları, nasıl yaşayacak, nelerle uğraşacak, neler düşünecektir? Yüz yıl sonrası dünya nasıl bir dünya olacaktır?
Öncelikle belirtmek gerekir ki, bugün çözümlemeye çalıştığımız sorunların önemli bir kısmı çözülecek, İnsanlar daha iyi, daha adil, daha güvenli, daha sağlıklı yaşayacaklar.
Ülkeler arasındaki bağımlılık ilişkileri ve refah düzeylerindeki büyük farklar azalacak, milletler arasındaki ilişkiler gelişip sıklaşacak fakat bu ilişkiler bugünkünden daha adil olacaktır. Her ulusun, bağımsız ve hür yaşama bilinci artacaktır.
İnsanların özgürlükleri de gelişecektir. Kimse kimseye eziyet ve işkence yapamayacak, insan hakları kavramı daha da gelişecek, kimse işsizlikten aç kalmayacak, sınıflar arasındaki farklar azalacaktır.
Daha temiz ve yeşil bir çevrede yaşamamız da kesin gibi görünüyor. İnsanlar daha sağlıklı ve kullanışlı evlerde yaşayacaklar, kent içinde, kentler ve ülkeler arası ulaşım kolaylaşacaktır.
İnsanlar daha iyi beslenecek, hastalıklar daha kolay ve çabuk iyileştirilecek, koruyucu hekimlik gelişecektir. Ömür uzayacak, nüfus artışı yavaşlayacaktır.
Eğitimde bölgeler ve okullar arasındaki uçurum kalkacak, eğitim olanaklarının eşit dağıtımında büyük mesafe alınacaktır.
Teknolojik gelişme hızlanarak devam edecek, insan gücü kullanılan birçok işi makineler yapacak, çalışma saatleri azalacak; insanlar daha çok bilimle, sanatla uğraşır olacaklardır.
Adam kayırma, rüşvet, iltimas gibi uygulamalar kalkacaktır.
Yüz yıl sonraki insanın daha tok gözlü, kendi hakkına razı, zenginleşme hırsı yerine kendini yetiştirme çabasında bulunan, daha bilgili ve daha olgun olması beklenir. Kabilecilik, milliyetçilik, ırkçılık tarihe karışarak bunun yerini bütün milletlerin ve insanların eşitliği ve kardeşliği, bunlar arasında toplumsal dayanışma düşüncesi alacaktır.
Büyük insanlıktaki silkiniş
Toplumsal bilimlerin daha da gelişip yaygınlaşması, eğitim düzeyinin yükselmesi sonucu, insanların evren, geçmiş ve gelecek, varoluşun nedenleri hakkındaki görüşleri genişleyecek, bunun sonucu, gerçeküstü varlıklara olan inançları zayıflayacak, batıl inanışlar yok olacaktır. Dinlerin birbirlerine üstünlüğünü iddia eden görüşler, dolayısıyla din çatışmaları tarihe karışacaktır.
Bütün bunları tahmin edebilmek için, insanlığın gelişim çizgisini gözden geçirmek yeter. Şurası tartışma götürmeyecek kadar açıktır ki, insanlık, savaş gibi bazı çılgınlıkları saymazsak sürekli ileri gidiyor. Yaşamak kolaylaşıyor, insan hak ve özgürlükleri gelişiyor. Köleliğin kalıntıları olan bağımlılıklar, eşitsizlikler azalıyor. Atalarımızın Afrika’dan yollara çıkıp dünyanın dört bir yanına yayılmaya başlamamasından beri bu hep böyle sürüyor. Sözünü ettiğimiz gelişme, her ülkede aynı zaman içinde ve eşit olarak gerçekleşmeyecek fakat zamanla bütün insanları kapsayacaktır.
Yaptıkları programlarla, uyguladıkları siyasetlerle insanların alın terinden servetler yığan, milletleri birbirine düşüren, dil, din, inanç ayırımı yapan, cehaleti ayakta tutmaya çalışan uluslararası şebekeler ve yerel güçler, boş işlerle uğraşıyorlar. İnsanlığın saat gibi işleyen ilerleyişi, bütün bunları tarihin çöp sepetine atacaktır.
İnsanlığın teknolojiyi sürekli geliştirmesi, onu insanlığın refah ve mutluluğu için kullanması, insanlar arasındaki sosyal eşitsizliğin giderilmesi için en önemli neden, büyük insanlıktaki uyanış ve silkiniştir. İnsanlığın bugünkünden çok daha parlak bir geleceğe doğru gittiğini düşünerek bugünden sevinebiliriz.