Mademki ben bir insanım,
Hakkın varlık deryasıyım,
Mademki ben bir insanım,
Bilgi ve bilimin araçlarını, gereçlerini bulan insan doğanın yeraltı ve yerüstü görüneninin içinde saklı olan aslını bulması ile doğa insanların Tanrısal Anasıdır.
İnsanoğlu doğanın çirkin ustası ve baş belası olmakla beraber, adına dünya dediğimiz bu gezegenin üreten ve yöneten efendisidir.
İnsanoğlu bugün bütün uygarlığını yok edecek, dünyayı yaşanmaz kılacak, Atom’a ve Nükleer Enerjiye sahiptir.
Her çağda ihtiraslar uğruna, düşünce adına, ırk adına, inançlar adına büyük savaşlar, katliamlar yaşanmış ve yaşanmaya devam ediyor.
İyi inanç, siyasetin dışında kalıp, politikadan arınmış olan inançtır.
Ne acıdır ki milenyum çağında günümüzde hala inançlar politik amaçlar için kullanılmaktadır.
2000 yılından Alman Spiegel Dergisi bir araştırma yapmış Spiegel Dergisinin özel sayısının verilerine göre dünyada ki inançların tablosu çıkarılmış;
İslam : 1 Milyar 200 Milyon
Hıristiyan : 1 Milyar 730 Milyon
Ateist : 1 Milyar 300 Milyon
Hindu : 670 Milyon
Konfus : 315 Milyon
Şintoizm : 65 Milyon
Budist : 20 Milyon
Yahudi : 18 Milyon
Diğerleri : 130 Milyon
Dünyadaki inançların dağılımı böyle bilinmektedir.
Bu araştırmaya göre; İslam inancı, Hıristiyan inancı, Ateizm yani hiçbir inanç Evrensellik tahtına oturamamış.
Savaşları önlemek, demokrasileri geliştirmek adına dünyayı daha yaşanır kılabilmek için insanlar Evrensel İnsan Hakları Beyannamesine ihtiyaç duymuşlar.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (Önsözü)
İnsanlık ailesinin bütün üyelerinde bulunan haysiyetin ve bunların eşit ve devir kabul etmez haklarının tanınması hususunun, hürriyetin, adaletin ve dünya barışının temeli olmasına,
İnsan haklarının tanınmaması ve hor görülmesinin insanlık vicdanını isyana sevk eden vahşiliklere sebep olmuş bulunmasına, dehşetten ve yoksulluktan kurtulmuş insanların, içinde söz ve inanma hürriyetlerine sahip olacakları bir dünyanın kurulması en yüksek amaçları olarak ilan edilmiş bulunmasına,
Uluslararasında dostça ilişkiler geliştirilmesini teşvik etmenin esaslı bir zaruret olmasına,
Üye devletlerin, Birleşmiş Milletler Teşkilatı ile işbirliği ederek insan haklarına ve ana hürriyetlerine bütün dünyada gerçekten saygı gösterilmesinin teminini taahhüt etmiş olmalarına,
Madde 1
Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.
Madde 2
Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir akide, milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin işbu Beyannamede ilan olunan tekmil haklardan ve bütün hürriyetlerden istifade edebilir.
Bundan başka, bağımsız memleket uyruğu olsun, vesayet altında bulunan, gayri muhtar veya sair bir egemenlik kayıtlamasına tabi ülke uyruğu olsun, bir şahıs hakkında, uyruğu bulunduğu memleket veya ülkenin siyasi, hukuki veya milletlerarası statüsü bakımından hiçbir ayrılık gözetilmeyecektir.
Bilindiği gibi İnsan Hakları Beyannamesi 30 maddeden oluşuyor başta süper güçler olmak üzere dünyanın bir çok yerinde ve ülkemizde insan hakları ayaklar altında.
Süper güçler dünyaya hükmetmek varlıklarını sürdürebilmek için, ürettikleri savaş malzemelerine Pazar bulabilmek için yıllardır dünyanın bir çok yerinde özellikle (BOP) Büyük Ortadoğu projesini İslam Âleminde ve bütün Ortadoğu’da farklı senaryolarla uygulamaktadır.
ABD’de ülkemiz için Ilımlı İslam Modeli ön görülünce siyasetçilerimiz ve iktidar Müslümanlık adına takkiye yaparak din eksenli siyasi yarışa girdiler. AKP iktidarının saltanatını sürdürebilmek için kutsi değerler ve inançlar üzerinden yapılan siyasi yanlışları gün ve gün çoğalmaktadır.
AKP iktidarı ülkeyi ileri demokrasi ile yönettiğini söylemekte ileri demokrasilerde insanların inançları, gelenekleri, kılık kıyafetleri, ten renkleri, ırkları, mezhepleri siyaseten kullanılmaz.
Çağdaş demokrasilerde iktidar oy avcılığı için ülke toplumunu inanan, inanmayan diye iki kutup’a ayırmaz.
Aydın’da CHP li Belediyenin camilerin dış duvarına astığı “Hayırlı Ramazanlar” Pankartı Aydın Müftüsünü rahatsız etti. Müftülükten Cami İmamlarına gönderilen cep telefonu mesajında “BAŞKANLIĞIN AFİŞLERİ DIŞINDA CAMİ MÜŞTEMİLATI İÇERİSİNDE VE CAMİ DUVARLARINA ASILAN AFİŞLERİN KALDIRILMASINI RİCA EDERİM. Aydın Müftüsü Ömer Kocaoğul.”
Başbakan Tayyip Erdoğan “Camiler Kışlamız, Minareler Süngümüz” sloganıyla iktidara geldi. Ülkemizdeki Camiiler AKP’nin büroları gibi kullanılmakta. CHP’li Belediyelerin ramazan afişleri toplatıldı. Başbakan ve Bakanlar Meclis bütçesinden iftar sofraları donatıyorlar, para halkın cebinden çıkıyor reklamı, oy avcılığı, din taciri iktidara kar olarak dönüyor.
Saltanatını sürdürebilmek için özgür basını susturup, yandaş medyaları çoğaltarak devlet kurumlarını avucunun içine alarak yalan yanlış haberlerle ülke halkını kandırdıklarını sanıyorlar. Taksim Gezi Parkı mitinglerinde eylemciler can havliyle Dolmabahçe Valide Sultan Cami’sine sığındılar, Başbakan her gittiği yerde “Cami’de içki içtiler” diyerek kamuoyuna yalan söyledi. Cami’nin müezzini Fuat Yıldırım Cami’de içki içilmedi dedi diye baskı ve sorgulamaları devam ediyor.
Başbakan “Kucağı Kundaklı Türbanlı Kız Kardeşimize 60 Kişiden Oluşan Bir Gurup Hakaret Ettiler” söylemi de düzmece çıktı. Birileri Türkiye Cumhuriyeti Başbakanını yalan yanlış söylemlerle kandırıyor.
Cami’ye sığınmış insanları karalamak, Cami’ye saygı değil nifaktır. Ayıp ve Günahtır.
Yorgun Demokrat
Şükrü Boyraz