Yazımın başlığı çok anlamlı diye düşünüyorum. Neden mi? Önce Cumhuriyetin sözcük anlamına bakmak lazım. Millet tarafından seçilen parlamentoya dayanan ve başında cumhurbaşkanı olan siyasi bir rejim şekli.

 Hemen bütün ülkelerde tek ortak yanı, devlet başkanlığı makamının babadan oğula veya aile yakınlarına miras kalmamasıdır. Evet bu çok önemli bir kriter, çünkü Gazi Mustafa Kemal Atatürk silah arkadaşları ve atalarımız kanları pahasına bu ülkeyi emperyalizmin kanlı ellerinden kurtardıktan sonra halkın iktidarını kurmak için bu siyasi rejimi seçmiştir.

 Önemli kavramlarından biriside; Ulusun, egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı devlet biçimidir. Cumhuriyet kelimesi dilimize Arapça “cumhur” kelimesinden gelmiş olup, cumhur kelimesi halk, ahali, büyük kalabalık demektir.

 Ayrıca, milleti ifade etmek içinde kullanılır. Bu tariflerin devamında Türk Dil Kurumu Türkçe sözlükte “Cumhuriyet” kelimesinin anlamı: Milletin, egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı yönetim biçimi. Siyasî bir rejim olarak cumhuriyet, halka dayanan, gücünü halktan alan bir devlet şeklini ifade eder. Dolayısıyla iktidarın millete ait olduğu bir sistemdir. Bu sebeple cumhuriyette egemenlik bir kişi veya zümreye değil, toplumun bütün kesimlerine aittir. Bu anlamda, başta devlet başkanı olmak üzere, devletin temel organlarında görev yapan kişilerin seçimle işbaşına geldikleri, bunların belirlenmesinde veraset sisteminin kesinlikle rol oynamadığı bir hükümet modelini benimser.

 Milletin iradesini ve gücünü temsil eden Cumhuriyet rejimi 29 Ekim 1923 yılında ilan edilmiştir. 89 yıldan beri bu kutlu gün tüm ülkemizde coşku ve sevinçle kutlanmaktadır. Niye kutlanmasın ki, insan kendi egemenliğini elinde tuttuğu bir sistemi nasıl kutlamaz ki.

 Hem de nasıl kutlar, kanlarının son damlasına kadar mücadele atalarına saygı duyduğu ve analarının bacılarının büyük fedakarlık içerisinde mücadele ederek kazandığı kurtuluş savaşı sonucunda elde ettikleri bağımsızlığı ve egemenliği bir kenara itebilirler mi?

 Olur bazen işte, olmadı mı? Çanakkale savaşında ülkesini emperyalist güçlerden korumak için Diyarbakırlı, Afyonlu, Konyalı, Trabzonlu vatanseverlerin canlarını verdiği ve Çanakkale şehitliğinde koyun koyuna yatmak zorunda kaldığı bir dönümde antlaşma masalarında ülkemizi teslim ettiğimiz dönemleri hatırlayınız. Damat Ferit’lerin emperyalizmin yanında olduğu dönemleri nasıl unutabiliriz. Ayrıca, Kurtuluş Savaşımıza darbe vurmak için çıkartılan isyanlardan, Kuvay-ı İnzibatiye, Zile Ayaklanması ve  Şeyh Sait İsyanı nasıl unutabiliriz.

 Bu hatırlatmalar sonrası günümüze gelerek bu gün yaşadıklarımızı analiz edelim. AKP iktidarı 10 yıldan beri bu ülkeyi yönetiyor. Ülkemizde bir çok değişikliğe imza attılar, bunları kısaca söylemek gerekirse; eğitim, TSK, emniyet ve nihayetinde yargı değişimi gelmektedir.

Sonrasında terörde tırmanış, istihdam ve yatırım zayıflığı, işsizlikte büyüme ve en önemlisi dış ilişkilerde itibarsızlaşma ayrıca komşularımızla olan savaş çığırtkanlığı cabası.

 Bunların hepsini yurttaşlarımız içine sindirmiş ki son seçimlerde % 50’ye yakın tekrar oy alarak iktidara geldi bu parti. Ama bardağı taşıran son damla yukarıda anlamını ifade ettiğim atalarımızın kanları uğruna mücadele ederek kurdukları Cumhuriyet söz konusu, hele hele bu bağımsızlığımızı ilgilendiren bir konu olunca gerisi teferruat kalıyor.

 Söylediğimiz bu konular ışığında bugün şuna iyi dikkat etmek lazım kendi ülkesinde kendi şerefli bayrağını açan gence tekme atan ve buna tahammül edemeyen bir zihniyet varoldu. Gelecekte neler olabilir, varın siz düşünün.

 Bu gün bir acı birde büyük mutluluk yaşıyoruz. Öyle bir mutluluk ki varlığımızın taşlandırıldığı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Silah Arkadaşlarının hayatları pahasına kurdukları cumhuriyetin yıl dönümü. Ancak, bu gün tüm Türkiye'yi keder ve elemle izliyoruz. Bu gün varlığımızı borçlu olduğumuz cumhuriyet kutlamaları polislerle panzerlerle engelleniyor. Bu gün referandumda yetmez ama evet diyenler, aynı düşünceleri cumhuriyet kutlamaları içinde diyecekler mi? Seneye kutlamaları bırakın cumhuriyeti telefuz etmemiz bile yasaklanacak mı dersiniz.

 Bu gün Kuzey Afrika ülkelerinde oynanan oyunların ve Suriye’nin yaşadığı iç savaş senaryolarının bir yenisi de ülkemizde sahneye konulmaya mı başlandı? Milli bayramlarımızın yasaklanması bu savaşın çırası olma yolunda mı? Ne dersiniz?

 Bunların her zaman farkında olan yurttaşlarımız, tüm yurtta sel olduk aktı, yel olduk esti, bayrak olduk dalgalandı ve hep beraber özgürlüğümüzün simgesi Cumhuriyetimize sahip çıktık. Yılmadı yılmayacak.

Tüm vatanseverler bir kez daha hep birlikte haykırdı. Bağımsızlığımız söz konusu ise gerisi teferruattır. Bu işgal kuvvetlerine Kurtuluş Savaşında attığımız bir tokat gibi bugün hayasızca bu kutlamaları yasaklayanlara atılan tokat oldu.

 Cumhuriyeti Atalarımız kurdu, bizler ilelebet yaşatacağız.