Bir önceki yazımda, Mart 2020 sonrası Covid19 salgınının yayılması ve vaka artışları ardından alınan kapatma kararları; bu kararlarda ismi cismi geçmeyen görülmeyen, görmezden gelinen sahne emekçilerini anlatmaya çalışmıştım. Sokağa, meydana çıkmadan görünür olunmadığını defaatle gördük tarihte. Uzağa gitmeye gerek yok, işte şu anda devam eden Soma ve Ermenek'li madencilerin eylemleri, sadece sendikalı oldukları için işlerinden atılan, direnen metal işçileri...

İzmir Ses  Verdi

Kasım ayı başında yayınlanan yeni genelgeyle bir çok sektöre kısıtlamalar geldi. Konuştuğumuz konu bağlamında, gece 22:00 sonrası kültür ve eğlence sektörüne kapatma kararı, durgun bir su gibi hareketsiz olan sektör çalışanları arasında bir kıpırdanma yarattı. İzmir ses verdi. Kararın ertesindeki günlerde kararın uygulamaya başladığı saatte, yüzlerce müzisyen, işletmeci ve bu işletmelerde çalışan emekçiler 'Hayatı Değil Kovid'i Bitirin', 'SesSizOlun' diyerek yarım saatlik bir sessizlik eylemine başladılar. Müzisyenler enstrümanlarıyla, işletmeciler pos cihazlarıyla, garsonlar tepsileriyle...

İzmir'de başlayan 'Sessizlik' eylemi başka şehirlere de ilham oldu. Arka arkaya Datça'dan, İstanbul'dan, Antakya'dan, Ankara'dan, Marmaris'e kadar bir çok yerden sesler gelmeye başladı.

Talepleri kısa ve netti; 'Salgın için önlemleri artırın, tamam. Fakat bizler kimseye muhtaç olmak istemiyoruz. Bu ülkeyi vergilerimizle ayakta tutuyoruz hayatımız boyunca. Devlette bu süreçte bize destek olsun.' Bu sözler benim, özü böyleydi hemen hemen.

Salgının etkisini artırması, vaka sayılarının hızla artmasından dolayı yeni kısıtlamalar peş peşe gelmeye devam etti. Biz biliyoruz ki alınan tedbirler bir tür zevahiri kurtarma, oyalama taktikleri. Dünyadaki örneklerine bakınca haftalarca kapatılmış şehirler görürüz orada. Devlet vatandaşına 'sen evinde otur, ben sana bakacağım' diyor. Bir önceki yazımda bir çok ülkeden kültür, sanat, spor vd alanlarda devletlerin ayırdıkları fonları, bütçeleri anlatmıştım. Biz de ise esnafa yönelik vergi yapılandırmaları çıkıyor. Neyse...

Yeni kısıtlamalar kültür ve eğlence sektörünü tamamen durdurdu. Ama soru ortada duruyor; Bu insanlar taş mı yoksa ağaç kabuğu mu yiyecek?

Alınan yeni kısıtlama kararlarının ardından İzmir'deki eylem de şekil değiştirdi. Hem eylemin kamuoyunun gündemine girmiş olması, hem de yeni kısıtlamaların getirdiği daha sert önlemlerden dolayı eylem haftanın bir günü 'Ses Çıkarıyoruz' şeklini aldı.

Yerel Yönetimlerin Önemi

Ben yerel yönetimlerin çok çok önemli olduğuna inanırım ve bunu her daim dile getiririm. Bazen heyecanım, öfkem, kahretmem bundandır. Kökleri derinlere salan, insana, çevreye, canlıya duyarlı bir inşa sürecinden bahsediyorum. Merkezin tüm kültürel, politik engellerine rağmen 'başka bir dili, bakışı' var etmek bile muazzam değişikliklere zemin hazırlayabilir.

Beklentilerimiz yönünde olumlu bir adımı İzmir Büyükşehir Belediyesi attı. Eylemleri takip ettiklerini, desteklerini ilettiler. Belki bütün sorunlar çözülemez, fakat bu iradenin çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Japon atasözünün dediği gibi; "Müzik değiştiğinde dans da değişir.

Kim bilir, değişim dediğimiz sihir hayatın ritminde saklıdır.