Sosyal demokrasiye inanmış yurttaşların birleştiği bir siyasi partinin en önemli özelliklerinden birisi parti içi demokrasidir. Parti içi demokrasinin yaygınlaştırılması ve üyelerinin aidiyet duygusunun geliştirilmesi açısından ön seçim önemli bir etkendir. Aidiyet duygusunu tadacak üyelerin, partisinin en önemli yönetim organlarında görev yapacak milletvekillerinin seçiminde söz sahibi olmasının dayanılmaz hafifliğini hissetmesi genel seçimlere de yansıyacaktır.
Ön seçimle birlikte kontenjandan adaylarda atanacak; kontenjandan aday gösterilecek milletvekili adaylarının da, akademisyen, uluslar arası ilişkilerde uzman, hukukçu, ekonomist ve seçmeninde takdir edeceği nitelikte kişiler olmasına dikkat edileceğine inanıyorum.
20 yıldır yapılmayan ön seçimin CHP içinde büyük bir heyecan yarattığı ve her geçen gün bu heyecanın daha çok hissedilir hale geldiği dikkat çekiyor. Özellikle “Seç beni seçeyim seni” yaklaşımı ile oluşturulan delegasyon yerine partilerin temelinin oluşturan üyelerle yapılması itici bir güç oluşturuyor. Bu durum üyelerin partili olmanın değerini hissetmesi acısından önemli bir sinerji yaratıyor.
Bu sinerjinin, tüm yurttaşlara yayılmasını sağlanmasının yolu, sosyal demokrasiye inançlı, özgürlükçü, liyakatli, mücadeleci ve faşizmin karşısında dirayetli duruş sergileyebilecek nitelikli adayların tespit edilmesidir.
Yazımızın en önemli noktasını da bu kısım oluşturuyor. CHP’nin yaptığı bu önemli ön seçimi iki aşamada değerlendirmek gerekiyor. Bunlardan birincisi, ön seçim sonucu milletvekilliği listesine girecek adayların tespiti, ikincisi ise ön seçimde oy kullanacak üyelerin test edilmesi.
Birinci aşamada herhangi bir sorun yok, üyeler sandık başına gidecek en az 5 en fazla 10 adaya oy verecek ve listeler oluşacak.
İkinci aşama ise çok önemli bir yer teşkil ediyor. 20 Yıldır ön seçime karşı çıkanların niyetleri herkesin malumdur. Ancak; CHP’de Genel Başkan değiştiğinin gerçekleştiği tarihten itibaren ön seçim yapılmamasının gerekçesi, partinin üye yapısına yönelik endişedir. İşte bu gerekçeyi açığa düşürme, parti üyelerinin üstünde kalmış önemli bir görevdir.
İki bölgeden oluşan İzmir’de ön seçime katılacak 152 aday adayı bulunmaktadır. Aslında tüm adayların özelliklerini ve öz geçmişlerini incelemek istiyorum. Ancak, 1’inci bölgede olmam nedeniyle, sadece, bu bölgenin adaylarını inceleme fırsatı bulabiliyorum. Bu adayların 45-50’sine yakınını tanıyorum. Tanımadıklarımı ise; tanıyanlara sorarak, broşürlerini inceleyerek ve internette Google amcaya sorarak anlamaya ve tanımaya çalışıyorum.
Tanımaya çalışıyorum, çünkü, bu partinin üyesi olarak sınavdan iyi not almak istiyorum. Çoktan seçmeli sınavda 10 tane doğru cevabı bulmak için iyi çalışmam gerekiyor. Sınavı başarı ile sonuçlandırırsam, ön seçim CHP'de kurumsallaşır.
Bu sınavda anahtar liste; ne feodal yapıdır, ne de ekonomik güçtür. Bu sınavda anahtar; tüm yurttaşların kabul edebileceği özelliklere sahip olan; liyakatli, eğitimli, çalışkan, söylemleri yanında yaşam tarzıyla da sosyal demokrasiye inanan adayların değerlendirilmesidir. Ayrıca, sadece TBMM’de değil, sokaklarda da mücadele edebilecek özelliklere sahip olan şahsiyetlerin tercih edilmesidir.
Sadece parasının gücü, feodal yapı ve hemşericilik ruhu içerisinde aday seçilmemelidir. Sorgulanmalı, araştırılmalı ve iradeler anahtar listelere ipotek edilmemelidir.
Sorgulamayan toplumlar her zaman karanlığa mahkum olurlar.