1 Kasım 1922 yılında Osmanlı Saltanatı yerine
Cumhuriyet kurulmuş monarşi kaldırılmıştı. Ülkemiz
için yeni bir güneş doğmuş ve aydınlık Türkiye’nin
devrimlerle taçlandırıldığı dönemin başlangıcı
olmuştu.
1 Kasım 2015 tarihi tekerrür edecek diye
ummuştuk. Ancak; bu umut ve bekleyişimiz otobüs
ve balkon konuşmalarıyla başka bir bahara kaldı.
Sonucun böyle olmasının nedenlerini sorgulamamız
gerektiğinde aklıma hemen MHP ve PKK geliverdi.
7 Haziran Genel Seçimlerinden sonra ki süreç
içerisinde;
Siyasal ve terörizm anlamında 2 büyük gelişme ldu.
Birincisi MHP her şeye hayır dedi,
İkincisi PKK terörü tırmandırdı.
Hafızamızı hemen tazeleyelim, 2007 ve 2011 genel
seçimlerinin hemen önünde PKK ateşkes ilan
ederek AKP’nin seçimleri rahat geçirmesini
sağlamasına rağmen, 7 Haziran seçimlerinden
sonra terörü tırmandırarak kaos ve korku ortamı
yaratmıştır.
HDP’nin ısrarla ateşkes çağrılarına uymayan PKK’nın amacı neydi?
MHP çerçevesinden baktığımızda;
MHP Genel Başkanı Devlet BAHÇELİ 2007 Genel
Seçimlerinden itibaren AKP’nin koltuk değnekliğini
yaptı ve ülkenin tüm gerici yasalarını hep
destekledi.
7 Haziran seçimlerinde; hiçbir noktada koalisyona
yanaşmadı. CHP’nin başbakan ol teklifine bile
alaycı bir şekilde yanıt verdi.
Meclis başkanlığı seçiminde AKP’nin Meclis
Başkanlığı seçimini kazanmasına direkt hizmet etti.
Hiçbir şeye evet demedi, her şeye hayır dedi. Ülkeyi
hem AKP’nin insafına bıraktı hem de uzlaşmaz tavrı
ile kendi sonunu hazırladı.
1 Kasım seçimleri; MHP’nin 40, HDP’nin 21
milletvekilini kaybederek, 59’unun AKP, 2’sinin ise
CHP saflarına geçmesi ile sonuçlandı.
Bu sonuç insanın içini acıtıyor. Cumhurbaşkanı ve
AKP’nin 7 Haziran seçimlerinden sonra izlediği
politika ve söylemler tam bir kaos ortamı
yaratmasına rağmen halkın böyle bir tercihi çok
düşündürücü.
Hep şunu söylerim. Etnisite ve Dinsellik üzerine
yapılan siyaset, terörü ve gericiliği daima
körüklemiştir. Türk ve Kürt milliyetçiliği, Alevi ve
Sünni ayrımcılığı bizim ülkemizde her zaman
ölüm/katliam getirmiştir.
Bunu yaratan derin devlet her zaman amacına
ulaşmış ve gücü elinde tutmaya devam etmiştir.
Faşizim terörü, terör de ölümleri ve istikrarsızlığı
getirmiştir.
1 Kasım seçimlerinden sonra umutsuzluğa
kapılmak hiçbir şeyi çözümlemeyecektir. Kitlesel
mücadeleye devam edilmelidir. Gezi sürecinde ve
katliamlarda hayatını kaybeden gençlerimizin
anısına faşizim ve diktatörlük karşısında eğilmeden
bükülmeden mücadeleye devam etmeliyiz.
Onlar; barış, özgürlük ve gelecek nesillerin refah ve
huzur içerisinde yaşayabilmeleri adına gençliklerini
feda etmişlerdir.
CHP’nin kaşarlanmış siyasetçileri.
Genel Başkan Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU
7 Haziran seçimlerinden sonra hem koalisyon
çalışmaları hem de erken seçim sürecinde
uzlaşmacı ve devlet adamlığı rolü ile çok önemli bir
sınav vermiştir ve süreci çok başarılı bir şekilde
yönetmiştir.
CHP içinde gerçekleştirdiği demokratik
değişim ve uygulamaları parti tabanı tarafından
umutla karşılanmıştır. Bu yaklaşımı partiyi daha da
ileriye götürecektir.
Ancak; her ne hikmetse tüm genel seçimler
sonrasında partinin kaşarlanmış siyasetçileri hemen
devreye girerek seçim sonrası nemalanma çabası
içerisinde olmaktadırlar.
Bırakın artık bu siyaset hırsını da, seçimler öncesi
partinizin oy kazanması için biraz çalışın ve emek verin.
Sizleri de biliyor bu partinin tabanı, siz vekil iken ne yaptınız da ne bekliyorsunuz.
Ya oturun yerinizde rahat durun, ya da nimetlerinden faydalandığınız
partiniz için çıkarsız ve beklentisiz bir şekilde çalışın.
Yettiniz artık.
Nazım Ustanın şiiri tamda bu günler için;
Düşmezse düşmesin yakamızdan ölüm
Bizimde üstümüze güneş doğacak gülüm
Gülüşüne bir kurşun sıksa da ölüm
Unutma ki umuda kurşun işlemez gülüm..