Nazım Ustanın dediği gibi “Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleketin insanları” Osmanlının çöküşü sonrası, yeni kaderini tayin etmek için harekete geçti, özgürlüğünü kaybetmemek ve çocuklarının geleceğini işgalci devletlerin inisiyatifine bırakmamak için canlarını ortaya koydular.
1919 yılının 19 Mayıs’ında Umut SAMSUN’dan en parlak haliyle doğdu. Bu vesileyle, Türkiye Halkı; 29 Ekim 1923 tarihinde, CUMHURİYETİ ilan eden KURUCU MECLİS sayesinde, tam bağımsız ve özgür bir devlet yapısına kavuştu.
Özgürlük ve bağımsızlığımız, nice; kadın, erkek ve gençlerin kanlarıyla sulanarak filizlenmiştir.
Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün; Kurtuluş Savaşı’nı başlattığı, 1919 yılından 1927 yılına kadar, saltanat ve hilafetin kaldırılarak, Cumhuriyet’in kuruluşu ve devrimlerin gerçekleştirildiği süreci anlatan ve tarihi bir belge olan NUTUK, geçmişimiz ve geleceğimiz için en önemli kaynaktır.
Bu günlerde; rehberimiz olan NUTUK’un dağıtılması anlamlı bir davranış olmakla birlikte, sadece dağıtılmasının hiçbir önemi yoktur. Kütüphanelerimizi süslemek için, 25 lira verilerek veya hediye olarak alınabilecek bir aksesuar olmamalıdır. Onu OKUMAK ve ANLAMAK önemlidir.
NUTUK; 1919 ile 1927 yılları arasında kurtuluştan inkılaplara kadar, ama en önemlisi TEK ADAM’dan (Monarşi) CUMHURİYET’e (Parlamenter Sistem) geçişin zorluklarını ve gelişimini belgeler ile açıklaması yönüyle değeri paha biçilmezdir.
Bu kaynağın en anlamlı ve dikkate değer bölümü, Mustafa Kemal’in Samsun’a çıktığında, Osmanlı Devleti’nin Genel Durum ve Görünüşü ile başlayan ilk sayfasındaki söylemidir.
Bu maksatla; bir kez daha tekrar edilmesinde fayda vardır.
“Osmanlı Devletinin içinde bulunduğu grup, I nci Dünya Savaşında yenilmiş, Osmanlı Ordusu her tarafta zedelenmiş; şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalamış. Büyük Savaş uzun yıllar boyunca sürmüş, millet yorgun ve fakir bir durumda. Milleti ve memleketi I. Dünya Savaşına sürükleyenler, kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve hilafet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşanın başkanlığındaki hükümet aciz, haysiyetsiz korkak. Yalnız padişahın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı.”
Sakarya savaşı galibiyetinden önce Haziran 1921 yılında Ankara’ya gelen ve Mustafa Kemal’ ile görüşen, Fransız Mösyo Frankllin Bouillon’a, “Tam istiklal, bizim üzerimize aldığımız görevin can damarıdır. Bu görev, bütün millete ve tarihe karşı yüklenilmiştir. …..Aydın olsun cahil olsun, istinasız milletimizin bütün fertleri, belki işin içindeki güçlüğü iyice kavramamış olsalar bile, bu gün yalnız tek bir nokta etrafında toplanmış ve fakat sonuna kadar kanını akıtmaya karar vermiştir. O nokta, istiklalimizin tam olarak kazanılması ve devam ettirilmesidir.” diyerek, kurtuluş ve istiklalin hayati bir öneme haiz olduğunu ifade eden Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleri, üzerinde dikkatlice durulması gereken bir ders niteliğindedir.
NUTUK’un devamında;
Büyük taarruzdan önce, 9 Şubat 1922 yılında Doğu Cephesi Komutanı Kazım Karabekir Paşa’nın, Mustafa Kemal Atatürk’e gönderdiği;
“Millet meclis, değerli şahsiyetlerden kurulmazsa, iki büyük sakınca, memleketi bugünkü perişanlığından kurtaramayacaktır. Birincisi, düşüncede yenilikler olmayacak. İkincisi, en önemli tasarılar herhangi bir duyguya kapılarak tartışmaya dahi lüzum görülmeden reddediverilecektir. Böyle bir meclise karşı, üyelerini büyük uzmanların oluşturduğu ikinci bir meclisin bulunmasını yararlı görüyorum” telgrafına,
Mustafa Kemal Atatürk’ün 4 Mart 1922 tarihli karşı telgrafında; “Millet Meclisi üyelerinin değerli ve uzman kişilerden seçilmesini sağlamak; Meclis’in iç teşkilatında, komisyonların kurulmasında, Bakan Kurulu’nun seçilmesinde ilim ve ihtisasa son derece önem vermek hususundan ibarettir.” diyerek, TBMM’nin iradesi üstünde hiçbir gücün olmayacağını ifade etmiştir.
17 Kasım 1924 yılında kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (İlerici Cumhuriyet Partisi) ile ilgili Mustafa Kemal Atatürk’ün NUTUK’ta söyledikleri de o günden, bu güne süre gelen dinsel ve etnik değerleri siyasete alet eden güruhların uyguladığı yöntemlerin tespitidir.
“Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası diye bir parti kurdular. Bu partinin gizli eller tarafından çizilen programını da ortaya attılar. CUMHURİYET kelimesini ağzına almaktan bile çekinenlerin, Cumhuriyeti doğduğu gün boğmak isteyenlerin, kurdukları partiye CUMHURİYET ve hem de TERAKKİPERVER (İLERİCİ) CUMHURİYET adını vermiş olmaları, nasıl ciddiye alınabilir ve ne derece kadar samimi sayılabilir. …..Yeni parti, dini düşünce ve inançlara saygı perdesi altında; “Biz hilafeti yeniden isteriz, biz yeni kanunlar istemeyiz; bize Mecelle yeterlidir; medreseler, tekkeler, cahil softalar, şeyhler, müritler biz sizi koruyacağız. Bizimle birlikte olunuz! Çünkü Mustafa Kemal’in partisi Hilafeti kaldırdı. İslamiyet’e zarar veriyor, sizi gavur yapacak, size şapka giydirecektir” diye bağırmıyor muydu? …..Yeni partinin kullandığı slogan bu gerici haykırışlarla dolu değil miydi?”
Mustafa Kemal Atatürk’ün 1919-1927 yıllarındaki Milli Mücadele ve İnkılapları gerçekleştirirken yaşadıklarını anlatan büyük eseri NUTUK’u okuduğumuzda sanki bu gün DEJAVU (Daha önceden yaşanmış bir anı tekrar yaşama hissi.) yaşıyormuşuz gibiyiz.
NUTUK’un izinden giderek; 16 Nisan 2017 tarihinde yapılacak ANAYASA değişikliği halk oylamasını tahlil ettiğimizde; Bu Milletin 93 yıl sonra bir kez daha kaderinin ve istiklalinin oylamasının önüne koyulduğunun bir kanıtı değil mi?
93 yıldan beri geliştirip büyütmeye çalıştığımız, CUMHURİYET değerleri ve KAZANIMLARI açısından dikkatle değerlendirilmesi gereken bir oylama olmayacak mı? Bence öyle olacak.
O ZAMAN;
  • 100 yıl geriye gitmemek ve cumhuriyet kazanımlarımızı kaybetmemek için,
  • Parlamenter Sistemden vazgeçmemek ve Meşrutiyet Yönetimi’ne dönmemek için,
  • Halk iradesini, bir kişiye teslim etmemek için,
  • Kadınlarımızın kazanımlarını geri vermemek için,
  • Sivil Darbeye müsaade etmemek için,
  • En çok ihtiyacımız olan Hukuk Sistemi’ni bir kişinin eline teslim etmemek için,
  • Gençlerimizi EL BAB gibi başka ülkelerin topraklarında şehit vermemek için,
  • Cumhuriyetimiz çatısı altında; kadın, erkek ve çocuklarımız olarak birey olduğunu gösteren devrim yasalarını kaybetmemek için,
  • Suç işleyenlerin Yargıya Hesap vermekten kaçmamaları için,
  • Faşizmi iliklerimize kadar hissetmemek için,
Ve en önemlisi 93 yıl önce KURTULUŞ MÜCADELESİ VE ÖZGÜRLÜK SAVAŞI vermiş atalarımızın İRADESİNİN yeniden TECELLİ etmesi için hep birlikte bu ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE HAYIR demeliyiz.